14.08.2016 - 16:01 | Son Güncellenme:
Milliyet Kıbrıs yazarımız Tevfik Aytekin'in yazısı...
Tarih 1975’i gösteriyor;
Limasol’lu genç delikanlı, kapısından eğilerek girdiğinde.
Tabela’da, Belediye Dairesi yazmaktaydı.
İlk işi tabelayı indirip, Lefkoşa Türk Belediyesi levhasını astı.
Elmacık kemiklerini şişiren gülümsemesi ile başkanlık koltuğuna oturmuş .
Terzi Akile’nin 28’lik delikanlı oğlu, kırk sene sonra yine bir bahar.
Yine bir terzinin oğlu ile giriştiği bir seçim yarışında, halk; Mustafa Akıncı’yı Cumhurbaşkanı yapacaktı.
***
Ekranların karşısına ilk geçtiğinde,
Yıllar onu, şişik elmacık kemikli, ton ton bir dedeye dönüştürmüş.
Aklı tabela da kalmış olacak ki;
İlk sözleri “Vicdanımla hissediyorum, yüreğimle söylüyorum” oldu.
Ve Anavatan tabelasını indirip Kardeş tabelasını asmıştı.
***
Sizi siz yapmak uğraşı, önce kardeşlikle başlar.
Yıllarca anavatan diyerek nemalanan politikacıları gördükçe, artık halkını tabelaya çevirmek istemiyordu besbelli.
***
Terzi Akile’nin torunu modacı olmuş. Belli ki ananesinden aldığı yeteneği, onu dergi kapaklarına kadar taşımıştı.
Babasını yıpratamayınca, insanın gözünü bürüyen bir koltuk için ona da sataşmışlar.
Yine bütün bir ülkenin kardeşliği, yeteneksizlerin tabelasını söküp.
Yerine gurur, kadın, biz ve modacı tabelalarını asıverdi.
***
Limasol’dan tanıdığı, şair-yazar, biraz da inatçı Bener Hakkı’nın büstünü kırdıklarında.
İlk önce o duymuş...
Bener’in inadına layık “Kırıyorsanız bizde yeniden yaparız” deyip, büstü açıvermişti.
Unutmayın, bazı insan inadı ile yaşar.
Boşuna demiyoruz, inadına barış diye.
***
Vicdanımıza göz dikmiş bir dilenci, nasıl ki cüzdanımıza ortak oluyorsa.
Vicdanımıza göz dikmiş bir politikacı da, cüzdanımızda ki paralar ile, partizanca atamalar yapabiliyor.
***
Bir dilenciden ziyade, ataması yapılan bu menfaatçiler ile yapılan sözleşme.
Halkın bütün seslerini, sorunlarını görmezden gelip, sonunda çıt yok hükümetini kuruveriyor.
Yaşadığımız bütün bu siyaset ve çözümsüzlük nevrozu, bize şunu öğretti.
Karanlık yerine, bir aydınlık galabalığı, ayrışmalar yerine gençlerin birleştiğini, çatışmalar, kamplaşmalar yerine kardeşliği, yazarlarına sövülünce, bu halkın dayanışmaya devam edebildiğini gördük.
Çatışma yerine, Barış ile ilgili bir öneriniz varsa alalım.
Sarfınazar etmeyin...
Yoksa önümüzdeki seçim, bu halk bazı partilerin tabelasını indirecek.