12.04.2010 - 00:44 | Son Güncellenme:
Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın “medyada nefret söyleminin izlenmesi” projesinin bu yılki konferans başlığı, “İnciten sözler, yaralayan fiiller”di.
Milliyet Okur Temsilcisi’nin de katıldığı Bilgi Üniversitesi’ndeki üç günlük konferansta “düşmanlık/savaş söylemi”, “hakaret/aşağılama”, “abartma/çarpıtma”, “doğal kimliği aşağılama unsuru olarak kullanma/simgeleştirme” gibi kategorilerde yapılan medya taramalarının sonuçları tartışıldı. Akademisyenlerin de katılımıyla atölye çalışmaları yapıldı.
Sosyal Değişim Derneği’nin ‘Ulusal Basında 10 Yıl, 10 Örnek’ adlı araştırmasının yakında açıklanacak ilk sonuçları hayli çarpıcıydı. Proje koordinatörü Cengiz Alğan, Galatasaray-Leeds United maçı öncesinde 2 İngiliz taraftarın İstanbul’da öldürülmesi olayıyla maç sonucunu birleştiren Uzan grubuna ait Star gazetesindeki “Two size” manşetini “nefret suçu” içeren ırkçı bir örnek olarak sunmakla yetindi.
Köşelerde daha fazla
Galatasaray Üniversitesi araştırma görevlisi Ceren Sözeri, Kürtleri ve Ermenileri hedef alan haberlerden söz etti.
Uluslararası Hrant Dink Vakfı’ndan Medyada Nefret Söylemi projesi koordinatörü Özlem Dalkıran, 24 gazete taranarak yapılan çalışmada “nefret söylemi”ne köşe yazılarında daha çok rastladıklarını açıkladı.
Pompeu Fabra Üniversitesi’nden Prof. Teun van Dijk söylem, erk ve sosyal bilinç üzerine örnekler verirken; erki elinde bulunduranların bu gücü özellikle azınlıklara ve göçmenlere karşı kullandığını, adaletsizliğin günlük olarak üretilebildiğini hatırlattı. Ve önemli bir soru yöneltti: “Yazarın yazdığı ile okurun anladığı aynı mı?”
Dijk’e göre; “Bir okur olarak aklımızda kalan şey gazetelerdeki metinler ya da televizyondaki gördüklerimiz değil. Onu yeniden hatırlamıyoruz. Yeniden yaratıyoruz. Haberin bizde yarattığı etkiyi hatırlıyoruz. Göçmenlerle ilgili bir şeyler okuduğunuzda zaten olumsuz yaklaşım olduğu için sizde olumsuz bir şeyler kalıyor.”
Dijk “Mesela Türkiye’de Kürtlerle ilgili insanlar ne biliyor. Buna dair bir şey okuyacak ama insanların anladığı şeyle yazarın yazdığı niyet aynı mı? Metin önemlidir ama herkeste aynı etkiyi yaratmaz” görüşünde.
Dijk “Siyasetçiler bilerek bir dil kullanıyor. Kamusal söylemi elinde bulunduranlara sembolik elitler diyebiliriz. Konudan bahsediyorum. İçerikten bahsediyorum. Bu kişiler sadece bütün bu metinlerin içeriğini kontrol etmekle kalmıyorlar, bunların nasıl okunacağını da yönlendiriyorlar. Metinlerde sözcük dizinini değiştirerek farklı bir etki yaratabilir, haber olan şeyin önemi de azaltılabilir? Bu bir strateji aslında” diyor.
Düzenlemeye ihtiyaç var
Türkiye’nin “nefret suçu” konusunda kapsamlı, orantılı ve caydırıcı, medeni hukuk, ceza ve idare hukukuna dair hükümler içeren yasal düzenlemeler ihtiyacı da konferansta dile getirildi.
Avukat Fethiye Çetin de 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülen AGOS gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in, 2004 yılından itibaren sistemli bir saldırının hedefi haline getirildiğini savundu ve “Onun kamuoyunda hedef haline getirilmesinde medya çok önemli bir araç olarak kullanıldı” diye konuştu.
Çetin, cinayetten sonra bir yetkilinin kendisine, “Dink’i o dönem korumak için adım atmak cesaret gerektiriyordu” dediğini konferansta açıkladı.