The OthersFay üstünde göç

Fay üstünde göç

13.09.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fay üstünde göç

Fay üstünde göç


Ercüment İşleyen


*Demirel ailesi: 1992 Erzincan depreminde evleri yıkıldı. Gölcük'e göçerken baba Demirel trafik kazasında öldü. Büyük felakette de Dilek Demirel dışında kalan tüm aile fertleri. Dilek şimdi Erzincan'a döndü
*Uslu ailesi: Onlar da '92 Erzincan depreminden sonra Batı'ya göçmeye karar verdiler. Yalova Mesa konutlarında zar zor bir ev aldılar ve o gece umutları enkaza gömüldü. Uslu ailesi de şimdi Erzican'da
*Öztekin ailesi: Erzincan'da iki üyesini kaybeden aile Adapazarı'na yerleşti. Ancak felaket onları burada da yakaladı. Evleri yerlebir oldu. Şans eseri kurtuldular. Erzincan'a dönüş için onlar için kolay olmadı
*Asiye Tokuç: O da Erzican depremini yaşadı. Bir yakınını kaybetmedi ama korkusu onu Batı'ya kaçırmaya yetti. Ama Gölcük'te 17 Ağustos gecesi korkunun büyüğünü yaşadı. Çaresiz memleketine döndü

Marmara Bölgesi'ni vuran depremin acısı, binlerce kilometre uzaklıktaki Erzincan'da yürekleri yaktı. Erzincan'da 1992 depreminde yakınlarını kaybedip, korkuyla batıya göçeden yüzlerce aile, depreme bu kez Gölcük, Yalova, Sakarya'da yakalandı. Erzincanlılar bir kez daha enkaz altında kalan yakınları için gözyaşı döktü, aileler biraz daha küçüldü. Şimdi denkler yine toplandı, depremin sürüklediği bini aşkın insan 17 Ağustos'tan sonra Erzincan'a geri döndü.

Dilek’in gözyaşları bile öldü

Deprem sürgünlerinin yaşamı, göz yaşartıcı dramları, yitip giden canları anlatıyor. Dilek Demirel de onlardan biri.
Henüz 19 yaşındaki Dilek'in depremle ilk tanışması 1992'de oldu. Erzincan'ı sarsan depremde babası, annesi ve kardeşiyle kendilerini dışarı zor attılar. O gece Erzincan bir mahşer yerini andırıyor, hemen bitişiklerinde çöken binanın altından çığlıklar yükseliyordu.
Dilek, 12 yaşındayken yaşadığı dehşet saatlerini hiç unutamadı. Günlerce Allah'a kendilerine bir daha böyle bir felaket yaşatmaması için dua etti. Ailesiyle birlikte deprem çadırlarından birine yerleşip, yardım ekiplerinin dağıttığı yemekle karnını doyurdu.
Evleri büyük hasar görüp oturulamaz hale geldiği için baba Yavuz Demirel depremden bir hafta sonra kararını verdi:
"Batıya göçüyoruz."
Yakınlarının da tavsiyeleriyle aile Gölcük yolunu tuttu. Yavuz Demirel, depremden kurtarabildikleri eşyaları yüklediği kamyonun peşinden otomobiliyle Gölcük'e doğru hareket etti. Ancak depremden kaçan aile bu kez trafik canavarına yakalandı. Yavuz Demirel otomobiliyle kamyon altında kalarak yaşamını yitirdi.
Acılı eş Belma Demirel, kocasını toprağa verdikten sonra onun Gölcük'te yaşama hayalini gerçekleştirmek üzere yola devam etti. İki çocuğuyla birlikte Gölcük Merkez Mahallesi'nde satın aldıkları eve yerleşti.
Belma Demirel, kısa bir süre sonra eşinin acısını yüreğine gömüp yeni yaşamına uyum sağladı. Ancak komşularının sözleri içine bir kıymık gibi oturdu:
"Bu binalar yapılırken gördük. Hiçbirinin temeli yok. Allah bizi korusun.."
Deprem felaketlerine yabancı Gölcüklüler, Belma Demirel ile çocukları Cem ve Gürbüz'ün endişelerini abartılı buluyordu. "Buralarda deprem olmaz" diyerek korkularını yatıştırmaya çalışıyorlardı.
Ancak Erzincan'da 1992'de yaşanan korku dolu dakikaların izleri onların peşini hiç bırakmadı. Dilek anlatıyor:
"Televizyonda dünyanın neresinde olursa olsun bir deprem haberi gördüğümüzde hepimiz dikkat kesilirdik. En ince ayrıntısına kadar dinleyip öğrenmeye çalışırdık. Yaşadıklarımız hafızamızda hep canlı duruyordu. Üstelik biricik babacığımı, deprem tehlikesinden uzaklaşmak için buraya gelirken kaybetmiştik. Deprem içimize çok derin harflerle kazınmıştı."
Dilek, üniversite sınavlarında Erzincan Atatürk Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Haberleşme Bölümü'nü kazandı. Okula başlamadan önce ağustos başında Alanya'daki yakınlarının yanına tatile gitti. Ancak içinde tarif edemediği bir sıkıntı onu hiç yalnız bırakmıyordu. Tatilin bitiminde 16 Ağustos akşamı Alanya'dan otobüse bindi. Yola çıkmadan önce son kez telefonda konuştuğunda, annesi, "Seni çok özledim canım yavrum. Biran önce gelebilsen" diyordu.
Otobüs Kütahya'da mola verince Dilek de aşağıya indi. İşte o sırada yer sallanmaya başladı. Elektrikler kesildi. Herkes korku içinde depremin bir an önce bitmesini bekliyordu. Sarsıntılar sona erdiğinde hemen otobüslere bindiler.
Yolda radyoda depremle ilgili ilk bilgileri büyük bir korku ve heyecanla dinliyorlardı. "Önce merkez üssü Sakarya diye geçiyordu. Acaba Gölcük'te etkilenmiş olabilir mi diye düşündüm. İçimdeki sıkıntı büyüyordu. Oturduğum koltukta iki büklüm olmuş gözlerimi yerden kaldıramıyordum" diye anlatıyor Dilek. Bilecik yakınlarına geldiklerinde artık depremin vurduğu yerler arasında Gölcük'ün de bulunduğunu biliyordu.
İzmit'te indiğinde kendisini inanılmaz bir kargaşanın içinde buldu. Gölcük'e geçmek istiyor ancak trafik kilitlendiği için bulunduğu yerden kımıldayamıyordu. Sürekli Allah'a yakarıyor, annesiyle ağabeyini kendisine bağışlaması için yalvarıyordu. Sonunda Gölcük'e ulaşıp oturdukları sokağa girdiğinde gerçekle yüzyüze geldi. Daha 15 gün önce elinde bavuluyla tatile giderken ayrıldığı evi bir enkaz yığını haline gelmişti. Annesiyle ağabeyinin cesetlerine ulaşılması için tam bir hafta geçmesi gerekti.
Dilek Demirel, şimdi Erzincan'a geri döndü. Tıpkı depremde Gölcük'teki evleri yıkılan dedesi Gürbüz Demirel ile babaannesi Belkıs Demirel gibi. Dilek Demirel, iki depremde tüm ailesini kaybetti. Şimdi, yaşamın tüm güçlüklerine tek başına karşı koymak zorunda olduğunu biliyor. Artık ağlamıyor, gülmüyor, konuşmuyor.

Acının sınırı aştığı an

Selahattin Uslu, emekliye ayrıldığı yıl Erzican'da önünde küçük bir bahçesi olan ev satın aldı. Eşi Nezahat Uslu ile birlikte yaşlılığını huzur içinde geçirmeyi düşünüyordu. Ancak birkaç ay sonra deprem onun eviyle birlikte tüm hayallerini de yıktı.
Selahattin Uslu, 1992 depreminden sonra Erzican'ı terketmeye karar verdi. Depremde akrabalarından dördünü toprağa vermişti. Eşini karşısına alıp, "Hanım buralarda deprem felaketi eksik olmuyor. Gel biz Batı'ya gidelim. Hayatımızın geriye kalan bölümünü şu deprem korkusu olmadan geçirelim" dedi. Nezahat Uslu doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmak zor da olsa eşinin isteğine katıldı. Depremden sonra evlere giremiyor, bitmek bilmeyen artçı depremler nedeniyle gecelerinin çoğunu uykusuz geçiriyordu. Bütün bu kabusları geride bırakmak isteği onun da yüreğini ısıtıyordu.
Karı - koca Yalova'nın yolunu tuttular. Bankadaki paralarını son kuruşuna kadar harcayıp Mesa Blokları'nın hemen arkasındaki siteden bir daire alıp yerleştiler. Oğlu da gelini ve çocuklarıyla yakınlarında oturuyordu.
Ancak depremden kaçış 17 Ağustos'ta son buldu. Gece müthiş bir uğultu ve çatırdayan duvarların sesiyle uyandılar. Birkaç saniye sonra karı - koca çöken evin enkazı altında kaldı. Sabah kurtarma ekipleri Selahattin ve Nezahat Uslu'yu ölümün pençesinden çekip aldılar. İki yaşlı insanın gözü, enkaza dönüşen evlerini görmedi bile. Koşarak oğullarının evine gittiler. Ancak 7.4 şiddetindeki depremin yerle bir ettiği evin altında torunlarının cesetlerini buldular.
Şimdi Erzican'da acılı, şaşkın, ne yapacaklarını bilemeden yakınlarının yanına sığındılar. İki yaşlı insanın kaderini, yedi yıl içinde iki kez yakalandıkları deprem çizdi.

45 saniyede tükendiler

Şeyda Öztekin, Erzincan Valiliği'ne başvurduğunda derdini kısaca özetledi:
"Depremde Sakarya'daki evimiz yıkıldı. Yakınlarımı kaybettim. Çocuklarıma bakabilmem için n'olur yardım edin."
Valiliğin verdiği para ve yiyecek yardımı yaşamını düzene koymasına yetmiyor. Şimdilik Erzincan'daki yakınlarının evinde, iki çocuğuyla birlikte kalıyor. Erzican ve Sakarya'da, iki depremde kaybettiği babası, annesi ve kardeşlerinin acısıyla yüreği yanıyor.
Erzican depreminde kardeşini yitiren Şeyda Öztekin, eşi Sami Öztekin ve çocuklarıyla birlikte Sakarya'nın yolunu tuttu. TEK'te çalışan Sami Öztekin'in tayin isteği kabul edilmiş, deprem korkusu artık geride kalmıştı. Erzincanlılar'ın artık hücrelerine kadar işleyen deprem endişesinden uzaklaşmak Şeyda Öztekin'in anne ve babasına da cazip geldi. Onlar da henüz evlenmemiş iki çocuklarını yanlarına alıp Sakarya'ya yerleştiler. Her bayramda Erzincan'a gelip 1992 depreminde enkaz altında can veren küçük çocuklarının mezarını ziyaret ediyorlardı.
17 Ağustos gecesi yatarken birkaç saat sonra yaşamlarının bir kez daha depremle altüst olacağından habersizdiler. Saat 03.02'de dipten gelen dalga 45 saniye sonra sona erdiğinde Sakarya'da yıkılan binalar arasında Şeyda Öztekin'in evi de vardı. Ancak eşi ve çocuklarıyla birlikte kurtulmayı başarmışlardı. Hemen annesinin evine koştu. Ancak annesi, babası, kızkardeşinin cenazelerine bir hafta sonra ulaşılabildi. Öztekin ailesi de depremden kaçamamıştı.

Korku tünelinde gibi

Takvimler 13 Mart 1992'yi gösteriyordu. Saat 19.20'de önce müthiş bir uğultu yükseldi. Erzincan 6.2 şiddetindeki depremle sarsılıyordu.
Deprem sona erdiğinde aralarında Sağlık Koleji, Hakim - Savcı lojmanları, Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Yurdu'nun da bulunduğu kamu binalarıyla çok sayıda ev yıkılmıştı. Toplam 15 saniye süren depremin ardından ölü sayısı bini, yaralı sayısı 3 bini geçiyordu.
Asiye Tokuç da depremin korkunç yıkımını yaşayanlar arasındaydı. O geceyi şöyle anlatıyor:
"Herkes bağırıyor, her köşeden yardım çığlıkları yükseliyordu. Elektrikler kesildiği için etraf zifiri karanlıktı. İşte o gece ben Erzincan'dan ayrılmaya karar verdim."
Asiye Tokuç, depremde yitirdiği iki yakını toprağa verildikten sonra Gölcük'teki oğlunun yanına gidip yerleşti. Artık yaşamının kalan bölümünde bir daha deprem felaketiyle karşılaşmak istemiyordu.
Ancak kaderinde depremle bir kez daha buluşmak yatıyordu. Tam yedi yıl sonra bu kez 17 Ağustos depremiyle yatağından fırladı. "Ben zaten sokaktan kamyon geçse, sarsıntısından korkuya kapılıyordum. Uyandığımda her yer sallanıyordu. Büyük bir gürültü geldi. Dışarıya çıktığımda, dört katlı apartman üç kata inmişti."
Asiye Tokuç depremde hiçbir yakınını kaybetmedi. Ancak bir türlü kurtulamadığı deprem korkusu onu bu kez Gölcük'te yakaladı. Hemen yola koyulup Erzincan'a geri döndü. Artık Erzincan'dan ayrılmayı düşünmüyor. Depremin önünde kaçmaktan yorulmuş, "öleceksem burada öleyim" diyor.

208 aile döndü

Depremden sonra Erzincan'a dönüp yiyecek ve para yardımı için Valiliğe başvuran aile sayısı 281'i buldu. Erzincan Vali Yardımcısı Kemal Yurtnaç, depremden sonra Erzincan'a dönenlerin sayısının bini aştığını belirterek, "Bunların tamamı 1992 depreminden sonra Erzincan'dan ayrılanlardan oluşuyor. Biz Valilik olarak, evleri yıkılıp ortada kalan bu insanlara yiyecek ve para yardımı yapıyoruz. Ancak hiçbiri Batı'ya geri dönmek istemiyor. Bu nedenle Valilik olarak Afet Yasası'nın Erzincan için de uygulanması, Batı'da evleri yıkılan Erzincanlılar'a afet konutlarının Erzincan'da yapılması için hazırlık içindeyiz. Bize Erzincan'da yer gösterilsin, Erzincanlı depremzedeleri burada iskan edelim. Böylece Batı'dan geriye göç de hızlanmış olur" diyor.
Erzurum'da da depremden sonra 139 aile Marmara Bölgesi'nden dönüş yaptı. Erzurum Valiliği yetkilileri, bu sayının sadece kendilerine yardım için başvuranları gösterdiğini belirterek, "Şu ana kadar dönen aile sayısı 250'yi geçti" diye konuşuyorlar. Iğdır ve Ardahan'da geri dönen aile sayısının ise 50'nin üzerinde olduğu belirtilirken, Ağrı Valiliği göçen 50 depremdeze ailenin barınma ihtiyaçlarını karşıladıklarını söylüyorlar. Marmara Bölgesi'nden Muş'a dönenlerin sayısının tam olarak belirlenemesine karşın 100 aileyi aştığı ifade ediliyor. Deprem sonra Bingöl'e dönen aile sayısı 50'yi bulurken Kars ve ilçelerine de yaklaşık 120 ailenin döndüğü açıklandı.



KEŞFETYENİ
Veda krizi! Ateş püskürdü: Bu kısmı bizi ilgilendirir
Veda krizi! Ateş püskürdü: Bu kısmı bizi ilgilendirir

Cadde | 12.04.2025 - 17:40

'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran oyuncu Sibel Taşçıoğlu'na veda paylaşımı yapmayan Evrim Alasya'dan sert açıklama geldi.

Yazarlar