Prof. Dr. Aykut Barka 1963'te Çınarcık'ta meydana gelen 6.4 şiddetindeki depremin, Marmara fayının kırılmasını önlemiş olabileceğini söyledi
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Aykut Barka, 17 Ağustos depreminin Marmara Denizi'nde devam etmemesinin üç ayrı nedeni olabileceğini belirtti. İstanbul'u ve Marmara'yı, 1963'te Çınarcık çukurluğunda meydana gelen ve büyüklüğü 6.4 olan depremin kurtarmış olabileceğini söyleyen Barka, "Bu bölgede meydana gelen depremin etkisi hala sürüyor olabilir. Burada stres azaldığı, gerilim boşaldığı için Marmara'daki fayı kırmamış olabilir" dedi.
İkinci olasılığın Marmara'daki fayların geometrisiyle ilgili olabileceğini anlatan Barka, "Adalar'ın ve İstanbul'un güneyinden geçen fayların hareket bileşenlerinin büyük bir kısmının düşey hareket olması nedeniyle, farklı fay sistemlerine hareketin aktarılması kolayca mümkün olmayabilir. Üçüncü olasılık ise fayların sıçrama özelliği. Bu özellikten ötürü fayı atlamış olabilir" diye konuştu.
Yüzde 32 ihtimal
Barka, başta Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) Başkanı Prof. Ross Stein olmak üzere uluslararası ünlü uzmanlarla ortak yaptıkları hesaplara göre, önümüzdeki 30 yıl içinde İstanbul'a yakın bir alanda büyük bir deprem olma olasılığının yüzde 62, önümüzdeki 10 yıl içinde ise yüzde 32 olarak belirlediklerini ifade etti.
Prof. Ambrassey ve Prof. Finkel'in hazırladığı deprem kataloğunda Marmara Denizi ve çevresinde 1500'den bu yana şiddeti 7'den büyük dokuz deprem olduğunu kaydeden Barka, İstanbul'da önümüzdeki yıllarda büyük bir deprem olacağının kesinlik kazandığını söyledi. Barka, şimdi yapılması gerekenin zemin haritaları ve bina envanterlerinin çıkarılması olduğunu belirtti.
İstanbul'da depreme hazırlık çalışmalarının yetersiz kaldığını, bu çalışmalara bürokrasinin engel olduğunu anlatan Barka şöyle konuştu:
Büyük deprem kaçınılmaz
"İstanbul'da risk ortada. 7'den büyük deprem kaçınılmaz. Ama bir yıl, ama 10 yıl, ama 30 yıl sonra. Şimdi yapılması gereken fay tartışmalarını bir tarafa bırakmak, yapılması gerekenleri yapmak. Zaman kaybetmeden zemin çalışmaları yapılmalı. Binaların envanteri çıkarılıp dayanıklı, dayanıksız binalar saptanmalı. Nerelerin boşaltılıp boşaltılmayacağı belirlenmeli. Ancak görüyoruz ki, bu konuda hiçbir şey yapılmıyor ya da çok ağır yapılıyor. Türkiye'nin meydana gelecek büyük bir depremi hazırlıklı karşılayabilmesi için çok hızlı hareket etmesi gerekir. Kaplumbağa hızından kurtulmak gerek."
Barka, haziranda gelecek olan biri NATO'ya ait iki geminin, sorunu çözemeyeceğini, sadece deniz tabanının geometrik yapısı hakkında daha iyi
bilgi vereceğini de belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
Denizde tahmin zor
"Eğer Marmara'nın bulunduğu bölge kara olsaydı, şimdiye kadar çoktan deprem konusunda kesin tahminde bulunulabilirdi. Faylar hakında bilgi sahibi olunurdu. Gemiler bölgenin geometrik kesitini çıkarabilir. Fayların yapısı hakkında yüzde 100 kesin sonuç alınmayabilir. Ancak Sismik 1 Marmara'ya çıktığında öyle bir
hava yaratıldı ki, sanki bu gemi her şeyi çözecek havası estirildi. Oysa öyle olmadığı zamanla anlaşıldı."