Dr. Babuna’nın, kendisine gereken iliği nisan ayında bulduğunu ortaya çıkaran Sağlık Bakanlığı, ‘Yalanın belgeleri geliyor. Babuna masum değil’ görüşünde
Ercüment İşleyen
Sağlık Bakanlığı, lösemi hastası Dr. Oktar Babuna'ya uygun iliğin ABD'de nisan ayı başında bulunduğunu, ancak kampanyanın hız kesmemesi için hazirana kadar kamuoyundan gizlendiğini belirledi. Bakanlık, Babuna'nın hastalığının ilik naklini gerektirmediği, bugüne kadar gördüğü ilaç tedavisiyle hastalığın büyük ölçüde geriletildiği görüşüne vardı.
Kemik iliği nakli için düzenlenen kan ve bağış toplama kampanyasının arkasında bir "örgüt" bulunduğu yargısına varan Sağlık Bakanlığı, aralarında Babuna'nın da bulunduğu altı kişi hakkında soruşturma açtı. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Haluk Tokuçoğlu, "Bu işte Babuna da masum değil" dedi.
Bakanlığın Babuna kampanyasını durdurmaya karar vermesine yol açan soruşturmada ilginç iddialara ulaşıldı. Müfettişler, kampanyanın "Adnan Hoca" olarak tanınan Adnan Oktar yanlıları tarafından örgütlenip yürütüldüğü, İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı'nın da bu amaçla "kullanıldığı" sonucuna vardı.
Bu gelişme üzerine Babuna, İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çarin, Dr. Altuğ Engin, Dr. Cihat Gündoğdu, Ayça Pars, Cenk Yabaş ve Furkan Bayoğlu hakkında soruşturma yapılması istendi.
Bakanlık, Babuna'ya "altıda altı" uygun kemik iliğinin nisan başında ABD'de bulunduğunu, ancak bunun da kamuoyundan gizlendiğini ortaya çıkardı. Yetkililer, Babuna'nın, bakanlığın geçen haziranda kampanyaya el koyduğunu duyurduğu gün, kendisine uygun kemik iliğinin bulunduğunu açıkladığına dikkat çekerek, "ABD'den gerçek belgeleri istedik. Uygun kemik iliğinin bundan 2,5 ay önce bulunduğunu artık biliyoruz. Tüm belgeler yakında elimizde olacak" dediler.
Soruşturmayı yürüten Tokuçoğlu, bu kapsamda bir kampanya gerçekleştirmeye bakanlığın bile gücünün yetmeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Gerçekte Babuna'nın hastalığı KLL Richter sendromu. Bu tanı konulan hastalara kemik iliği nakli yapılmaz. Bir doktor olarak bunu en iyi bilmesi gerekenlerden biri de bizaat Babuna. Ancak tam tersi açıklamalarda bulunup, uygun ilik bulunmazsa 15 gün içinde öleceğini söyledi. Bu da hematologlara saç baş yoldurdu. Kendisine ABD'de ilaç tedavisi yapıldı. Hastalığı da büyük ölçüde geriletildi. Şimdi herşey ortaya çıkmaya başlayınca 'İlik nakli yaptırmayacağım.
Devlet böyle istiyorsa evimde ölümü bekleyeceğim' gibi gerçeğe aykırı şeyler söylüyor."
"Fakülte kullanıldı"
Sağlık Bakanlığı'nın kampanyayla ilgili Etik Kurul toplantısında, Tıp Fakültesi Vakfı'nın da kullanıldığının anlaşıldığını belirten Tokuçoğlu şöyle konuştu:
"Vakıf Başkanı Prof. Faruk Erzengin ailenin isteğiyle kampanyada rol aldıklarını anlatıyor. Başlangıçta bir - iki bin kan gelecek diye düşünmüşler. Vakıf sadece şartlı bağış hesabı açmış. Yani bağışların vakıfta değil, kampanyada kullanılması sağlanmış. Ancak vakıf bundan sonra devreden çıkartılmış. Ziraat Bankası'ndaki hesaplarla da ilgileri yok, kanların yurtdışına gönderilmesiyle de. Kanların barkodlamasını da vakıf yapmamış. Kimin yaptığı da belli değil."
Yetkililer, Türkiye'den gönderilen kan örnekleri üzerinde doku tiplemesi yapıldığına işaret ederek, "Bugün ABD'de lösemi hastalarının bilgi bankalarına başvurusunda sekiz bin dolara kadar ücret alınıyor. Banka bir bilgisayara yüklenmiş doku tiplemesi ve adreslerden oluşuyor. Uygun ilik bulunursa 33 bin
dolar daha alınıyor. Kampanyanın arkasında işte bu rantın olduğunu düşünüyoruz" dediler.
Artık konuşmayacak
Sağlık Bakanlığı'nın uygun iliğin Nisan ayında bulunmasına karşın kampanyaya desteğin kesilmemesi için bu haberin Haziran ayına kadar duyurulmadığı bilgisi konusunda yorum yapmak istemeyen Dr. Oktar Babuna, konuşmayacağını iletti.
Babuna'nın ablası Hüma Babuna, "Müsteşara saygımız sonsuz. Ancak öncelikle bahsettikleri belgelerin ortaya konulması lazım. Uygun dokunun bulunduğuna dair MD Anderson'dan gelen yazı var. Bu resmi bir belge. Uygun dokunun Nisan'da bulunması diye bir şey yok. 17 Haziran'da MD Anderson'dan gelen faksla haberdar olduk" diye konuştu.
Hüma Babuna, kardeşinin artık polemiğe girmek istemediğini, bundan sonra belgelerin yayımlanması durumunda demeç vereceğini belirterek, "Her iddianın belgesi var. Buna rağmen polemik yaşanıyor. Oktar bu belgeler basında çıkmadığı sürece kimseye demeç vermeyecek" dedi.
Bakan: Uluslararası dolandırıcılık
Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Türkiye'de toplanan kan örneklerini Connecticut yakınlarındaki Stamford'da bulunan "LifeCodes" adlı laboratuvarda rehin tutan Amerikan şirketine hiçbir taahhütte bulunmadıklarını açıkladı. ABD'den ödeme için yazılan mektubu "tuzak" olarak niteleyen Durmuş, kan örneklerinin Türkiye'ye iade edilmemesinin "uluslararası dolandırıcılık" anlamını taşıyacağını vurguladı.
Dr. Oktar Babuna için Türkiye'de açılan kampanyalarda toplanan kan örneklerinin tahlil edilmek üzere ABD'ye götürüldükten sonra, tahlil parası ödenmediği iddiasıyla bunlara el konulması olayı skandala dönüşüyor.
Laboratuvar sahiplerince tahlil ücreti olarak talep edilen 3.4 milyon doların (yaklaşık 1.4 trilyon lira) ödenmesinin söz konusu olmadığını bildiren Durmuş, Maliye Bakanlığı'nı ödemenin yapılmaması konusunda uyardığını açıkladı.
Durmuş, özel Amerikan laboratuvarında rehin tutulan ilik ve kan örneklerinin "Türk insanına ait çok değerli bir varlık" olduğuna da işaret etti ve bu örnekleri Türkiye'ye getirtmek girişim başlattıklarını bildirdi.
Durmuş, laboratuvarın kan örneklerini vermemekte direnmesi halinde olayın "uluslararası dolandırıcılık hüviyetine bürüneceği" uyarısında bulundu.
Uluslararası Kemik İliği Destek Laboratuvarı sahibi Linda Mickle, 17 Haziran'da Ankara'da Durmuş'la görüştükten sonra 3.4 milyon dolarlık ödeme talebini içeren bir mektup yazdı. Mickle, 23 Haziran'da Durmuş'a gönderdiği mektupta Mickle, tahlil ücreti olduğunu öne sürdüğü 3.4 milyon doların ödenmesine destek vereceği için teşekkür etti. Mickle, Sağlık Bakanı Durmuş'u, New York'ta bulunacağı süre içinde Connecticut'taki "LifeCodes laboratuvarını" ziyarete davet etti.
Durmuş, örnekleri elinde tutan ve Türkiye'den para talebinde bulunan Uluslararası Kemik İliği Destek Laboratuvarı'nın (İSBMD), yurtdışından gelen inceleme talepleri için başvuru başına 8 bin dolar (yaklaşık 3.3 milyar lira) talep ettiğini, uygun örnek bulunduğu takdirde ise, satış ücreti olarak 33 bin dolar (yaklaşık 14 milyar lira) aldığını ifade etti.
Genelkurmay da durdurdu
Genelkurmay Başkanlığı, Dr. Oktar Babuna için orduda başlatılan kampanyaya
son verdi. Genelkurmay Başkanlığı, 29 Haziran'da Sağlık Bakanlığı'na gönderdiği yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 Nisan - 28 Ekim 1999 tarihleri arasında kampanyaya katılma kararı aldığını, ancak son günlerde birtakım tereddütler yaşandını belirterek, bakanlığın resmi görüşünü istedi. Bakanlık, 1 Temmuz'da Genelkurmay'a Babuna kampanyasıyla ilgili görüşlerini iletti.
Dört yıla kadar hapis
Milliyet'in aldığı bilgiye göre, bakanlık, yazısında son gelişmeleri de ayrıntılı olarak anlattı. Babuna kampanyasının durdurulduğunu belirten Sağlık Bakanlığı, Etik Kurul'un aldığı kararları Genelkurmay'a iletti. Yazıda, kampanyanın Organ Nakli Kanunu'na aykırı olarak gerçekleştirildiği ve bu nedenle düzenleyiciler hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilebileceği vurgulandı.
Cumhuriyet savcılarının Babuna kampanyasıyla ilgili olarak soruşturma başlatması gerektiği de vurgulananan bakanlığın yanıtında, bu tür kampanyaların düzenlenmesi için bir alt komisyon oluşturulduğu bildirildi.
Yurtdışına gönderilen kan örneklerinin sonuçlarının da resmen istendiği belirtilen yazıda, kampanyanın bu haliyle devamının uygun olmadığı ifade edildi.
Yazının sonunda kampanyanın "etik ve yasal" açıdan sakıncalı olduğu vurgulandı ve bu nedenle Genelkurmay'ın verdiği desteğin durdurulmasının uygun olacağı kaydedildi.
Dışişleri örnekleri isteyecek
Türkiye, lösemi hastası Dr. Oktar Babuna'ya ilik bulunması için başlatılan kampanya kapsamında yurtdışına gönderilen yaklaşık 110 bin kan örneğinin sonuçlarını resmen istiyor.
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un ABD'den "Hazine değerindeki kanlarımızı geri alacağız" sözlerinin ardından bu konuda girişim başlatıldı. Sağlık Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı aracılığla ABD ve Almanya'ya tahlil edilmek üzere gönderilen kanların sonuçlarını istedi. Sağlık Bakanlığı, dün Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği yazıda, kan örneklerinin sonuçlarının Türkiye'ye getirilmesi için bakanlığın girişim başlatmasını istedi.
Bakanlık yazısında, ABD'deki ISBMD ve Almanya'daki Stefan Morsch Vakfı'nda yapılan kan tahlillerinin hangi koşullarda gerçekleştirileceğine ilişkin olarak imzalanan protokoller hakkında elçilikler kanalıyla araştırma yapılması istendi. Yazıda, "Bu konuda bakanlığımızda bir bilgi yok. Elçilikler aracılığıyla elde edilebilecek bu bilgilerin bize iletilmesi gerekmektedir" dendi.
Bakanlık yetkilileri, kanların Türkiye'ye getirilmesinin şart olduğunu belirterek, "Yurtdışındaki kanların sonuçları Türkiye'de kemik iliği nakli yapılan 9 merkezde muhafaza edilecek ve uygun iliğin hastalara nakli gerçekleştirilecek" diye konuştular.
Yetkililer, kan sonuçlarının alınması için tahlil yapan laboratuvarlara para ödenmesi gerektiğini de anımsatarak, "Bu parayı bakanlık olarak bizim ödememiz yasal değil. Paralar, kampanyayı düzenleyen kişiler tarafından ödenmeli" dediler.
Giden kanları kimse üstlenmek istemiyor
Dr. Oktar Babuna için toplanan kanların yurtdışına çıkarılması konusunda usulsüzlük yapıldığı iddiaları üzerine kampanyada adı geçenler organizasyonun bu bölümüyle ilgileri olmadığını öne sürdüler.
Sağlık Bakanlığı'nın sonuçları için yurtdışına ödeme yapmayı reddettiği kanlar Babuna'nın arkadaşlarıyla İstanbul Tıp Fakültesi'ni de karşı karşıya getirdi. Sağlık Bakanı Osman Durmuş, önceki gün ABD'de yurtdışında rehin kalan kanlar için "Ödeme gerekiyorsa, bunu kampanyayı organize eden ve bu işten para kazanmayı hedefleyen Cenk Yabaş ve Furkan Bayoğlu yapsın" dedi.
Yurtdışına nakil sırasında ABD'de olduğunu belirten Cenk Yabaş, "Kanların yurtdışındaki laboratuvarlara gönderilmesiyle benim hiçbir ilgim yok" savunmasını yaptı.
Kampanyayı yürütenlerden Zeynep Şener de, "Bu laboratuvarlarla İstanbul Tıp Fakültesi irtibata geçti. Kanların gönderilmesinde iki doktorun imzası var" dedi.
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı ve Vakıf Başkanı Prof. Dr. Faruk Erzengin ise, Babuna'nın arkadaşlarını suçlayarak şu açıklamayı yaptı:
"Biz kampanyayı yürüten Oktar'ın arkadaşlarına 'Kanları yurtdışına göndermeyin' dedik. Burada tek hataları o oldu. Gönderilen kanların parasıyla belki daha çok cihaz alınırdı ve testlerin çoğu burada yapılabilirdi. Ama `Oktar ölüyor vaktimiz kalmadı' telaşına düştüler. Bir an önce kanların test edilmesi için de yurtdışına gönderdiler. Ben onlara test ücretlerinin ödenmediği takdirde güç duruma düşeceklerini söylemiştim."