Türkiye'nin altıncı hipodromu Şanlıurfa'da açıldı. Kentte artık her pazartesi günü "Kop da gel, ayrıl da gel" sesleri yükseliyor.
Nuh Tufanı'ndan sonra ilk kez "suya kanan" Peygamberler şehri, henüz Oxford'a sahip olamadı, ama Türkiye'nin altıncı Atyarışı Hipodromu artık Şanlıurfa'da...
Urfalı "GAP'ta at oynatmaktan" memnun...
Bayramlık "sıkma gömleğini", ceketini, tiril tiril şalvarını kuşanmış, hipodromu deprem konutu hızıyla tam üç ayda tamamlayanları "babaya rahmet" diyerek kucaklamakta.
Nasıl sevinmesin?...
Nesiller boyu süren "derin koma"dan "GAP serumu" ile silkinip uyanmış, yoksulluğun yerini yavaş yavaş sosyal statü ve lezzet arayışları alan Urfa'da yıllardan sonra yine açılan Emek Aile Sineması, bir başına koca şehri avutamamakta...
Ekmek topraktan, su GAP'tan, keyif hoş, işler yolunda.
Fabrikaysa... Fabrika:
1923 - 1993 arası üretime geçen 50... Çoğunun "adı" fabrika: tuz ve buz fabrikaları(!) gibi... Urfa'nın yeni miladı sayılan 1995'den sonra kurdela kesenlerin sayısı ise 67.
Tarımsa... Tarım:
Sadece Harran'da 107 bin hektar münbit toprak, buğdayı, pamuğu için emiyor kanallardaki suyu... Binbir zorlukla sulanabilen 30 bin hektar arazi, "milattan sonra" dört beş misli...
Anılarda kalan çatlamış toprak, şimdilerde timsah derisi kadar kıymetli dönümü 3 milyondan 1700 dolara çıkmış.
Harran Üniversitesi yedi bin talebeye kucak açmış.
Konutun metrekaresi bin
dolar Şanlıurfa'da...
Organize sanayi bölgelerinin birincisi dolmuş, ikincisi yapılıyor, serbest bölge çalışmaları harıl harıl sürüyor...
Hayatını balıkçılık yaparak kazanana, kimse ağzı açık bakmıyor...
Artık "uykusunu almış" Urfalı, gözlerini ovuşturup, takvime dikkatle bakıyor.
Hayatın çile, kanaat ve itaatten ibaret olmadığını görüyor... Karın tokluğu geride kalmış, fantezi, hobi, yaşam zevki arıyor.
GAP mucizelerinden, su sporları, üniversitenin kürek takımları da onu kesmiyor... Gelenekler ile modemi birleştirmeye çalışıyor.
İşte bu yüzden, hemen her ailenin en az bir ata sahip olduğu, Arap atının ikinci vatanı Şanlıurfa'da, atyarışları bayram havası estiriyor.
Zaten at yarışı ile kadim dost insanlar; Şanlıurfa'da 45 yıldır mahalli yarışlar yapılıyor. Ama, bugün Urfalı, altılısını padokta atları gördükten sonra oynuyor. 788 dönümlük araziye kondurulan 240 ahırlı, at hastaneli, ot yem depolu, seyir kır kahveli, doping binalı, 800 kişilik tribünlü, piknik alanlı bir trilyonluk hipodrom ve onun getireceği zenginliğin yanında kaybedilen birkaç bilete aldırmıyor.
150 kişi hipodromda iş sahibi olmuş. Oteller dolmuş, lokantalar kebap yetiştiremiyor. Esnafın ağzı kulaklarında...
Kavurucu sıcaklardan önce "Türkiye'nin ocakbaşı" Şanlıurfa, modern zamanların keyfini çıkarıyor.
Bahisler tutmasa da, biliyorlar ki, "at koşacak GAP kazanacak!"
Biliyorlar ki, 32 milyar dolarlık bu dev proje adım adım yürüdükçe, Güneydoğu'ya daha çok sular akacak...