The OthersAşk yuvamız keşke dubleks olsaydı

Aşk yuvamız keşke dubleks olsaydı

13.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aşk yuvamız keşke dubleks olsaydı

Aşk yuvamız keşke dubleks olsaydı
12 Aralık 1998
Çintay
Aşk yuvamız keşke dubleks olsaydı

Telefon çaldı. Kibar bir ses "Emine Uşaklıgil'le mi görüşüyorum?" diye sordu. Sonra da hemen uyanarak özür diledi. Maison Française'den arıyordu, listedeki isimleri karıştırmıştı. Yok, mühim değildi. Neticede Sibel Can'la karıştırılmamıştım. Emine Uşaklıgil sanılmak şıktı "*** Hanım," dedi ses, "sizin eviniz çok güzelmiş, izin verirseniz bir çekim yapmak istiyoruz." Evet, bizim evimiz çok güzeldi. Tam bir aşk yuvasıydı. "Seni Seviyorum Demenin 2002 Yolu" adlı kitapta önerildiği gibi tuğlalarının saklanması gereken bir evdi. Sonra nefis parçalar vardı. Taa Londra'lardan taşıdığım turuncu şişme yastık duvar saati, Caddebostan Wood House'dan yıllar önce aldığım ve üzerindeki sos lekeleriyle artık antika kategorisine giren masif masa... Horhor'dan düşürülen kanepe, Hindistan'dan Liila'ya, oradan bize gelen üstü gümüş kaplama hissi uyandıran ağaç şifonyer, Şişhane'den aynalı disko küresi... Kombinin ahtapot misali borularını kamufle etmeye yarayan, tanesi bir milyona Mahmutpaşa'dan alınan elma dalları... Değerli çerçeve ve yastık koleksiyonlarım... Ve evin görkem kısmını oluşturan 5000 civarında kitapla dolu kütüphaneler...Ama yani ev, öte taraftan da gecekondudan farksızdı. Müteahhitin beşinci sınıf malzeme ve sekizinci sınıf işçilikle ortaya çıkardığı "şey"in her tarafı yamuk, eksik ve sorunluydu. Mutfak tesisatındaki sorun yüzünden geçen akşam evi 36. defa su bastı. Telefon tesisatının sorunları halledilemediği için Ericsson 688'ime gelen son fatura 66 milyondu. Küçük odada hareket edebilmek için bir sinek ya da kelebek olmak lazımdı. Neticede aşk yuvası geyiği başka, dekorasyon dergisine çıkma durumu bambaşkaydı. Yani ben de istemez miyim, şöyle 250 metrekare, mümkünse dubleks bir dairem olsun... Sonra ben o duvarları istediğim gibi boyayayım, yatak odasını kan, kaloriferleri gümüş yaldız yapayım... Hem bu sefer çok iddialıyım, desen çalışacağım. Anlıyorsunuz değil mi, biraz imkan tanınsa, azıcık para saçılsa neler yapacağım...
Şimdilik elimden daha fazlası gelmiyor, mağaza hislerimi paylaşıyorum:
* Mudo'lar içinde en iyisi Rumeli Caddesi'ndeki. Üst üç kat Mudo Concept. İthal dolap, şifonyer tipi parçalar pahalı ama banyo ve mutfak aksesuvarları hesaplı. Beş milyonun altında sabunluktan bardağa, çerçeveden askıya bir sürü hediyelik bulunuyor. Yeni kaşmir ve tüylü karamel yastıklar nefis ama 25 milyon. Eski yazlıklardan da favorim banklar ve bordo deri kanepe. Hediye almak isteyen varsa cepli (albüm olarak da kullanılabilen) banyo perdesiyle her karesine resim konan küp çerçeveyi kabul edebilirim.
* Casa Club'lar artık Beymen Home'ların içinde de açıldı ama en ferah ve bol çeşitlisi Nişantaşı'ndaki. Mobilyaları, özellikle de kanepeleri benim için fazla light ama tencereler, tavalar öldürüyor. Tanesi 1.900.000'e lacivert cam bardaklar çok hafif. Mutfak kısmı başta, her şey işlevsel. Ofisler için dosyalama sistemleri falan da iyi ama yani mutfak diyorum anlıyorsunuz di mi? Bu arada fiyatlar değişken.
* Buna karşılık Beymen Home'daki her şey abartılı vaziyette kazık. Dörtlü kanepelere yarım dakika oturmak üzere çöküp 12 saat deliksiz uyunabilir. Nefis birkaç dolap göze çarpıyor ama mesela Malezya'dan gelen cevizimiz 700 milyona müşteri bekliyor. Bağdat Caddesi'ndeki Origins'den 10 milyona aldığım saç örgüsü kazak benzeri yastığın neredeyse aynı 54 milyon. Japon porselenlerine kayıtsız kalmak çok zor ama yüksük kadar kaseler 25 milyon. Alman porselenleri daha makul, küçük boylar 12 milyon. İnce ve zarif desenli bordo vazolara bittim.
* Para derdi sizi germediyse, Nişantaşı'na çıkıp, Maçka'da Güngör ve aynı sıradaki çekici tasarımcılara, Abdi İpekçi'de de Escada'nın üstündeki Oda'ya, Decorum'a ve karşı sıradaki The English House'a bakın. Bir de Valideçeşme'deki minimalistçi City'ye...
* Hüsrev Gerede'den yokuştan inerken Hiç. Fiyatlar imkansız değil, çizgiler de sahibe Emel Hanım da çok hoş. Kadife koltuk ve kanepeler en hoş.
* Nişantaşı'na geri döndük. Home Sweet Home var. Bir Tunaman Çarşısı'nın içinde, bir de Akkavak'ta. Kaliteli masifler, üzerinde bir hayat geçirilebilecek televizyon koltukları. Fiyatlar eskiden daha makuldu.
* Valikonağı'nda D & R'ın bitişiğinde birinci katta 3. Dünya diye bir dükkan. İçeride Hindistan'dan, Afrika'dan, Güney Amerika'dan gelme oyuncaklar. Çok eğlenceli; üstelik korkutmayan fiyatlara.
* Akmerkez'e uzanıyoruz: En alt katta Beymen'e yakın Zebra'da toplam 35 kere girip baktığım birbirine bağlı 20 civarında küçük fenerden oluşan aydınlatma hadisesi. Kısaca çok güzel. Ama Londra'da 16 pound (yaklaşık 6.5 milyon) Zebra'da tam 65 milyon TL!
* "Olsun," diyenlere yine aynı katta Planart. İşlemeli perde çok gözalıcı ama esas olan çalışma masasının olağanüstü sandalyeleri. Daha ufak parçalar peşinde olanlara Gorbon'daki salata kaselerini, meyve sebze heykellerini ve lameli doreli cam tabakları önerebilirim. Bir de Melike Zeynep'teki kırmızı ekoseli yünlü nevresim takımını.
* Bağdat Caddesi'nden iki adres: Erenköy Şaşkınbakkal arası, 1. kattaki Origins ile Göztepe'deki ışıklara gelirken Liila. Buranın Bahariye McDonalds'ın karşısında da yeri var; küçük Hindistan.
* Kadıköy, Moda Caddesi ve caddenin bitiminde eskicilerin olduğu sokaklar. Eski kapılar, tavan göbekleri... İstediğiniz gibi yaptırma imkanı.
* Horhor. Yer kalmadı; sıkı pazarlık edin.
* Kumaşçılara da yer yok ama Kapalıçarşı'da Köylü Pazarı cevher.



Yedim
* "Bekletmek: Her iktidarın sürekli ayrıcalığı, insanlığın bin yıllık eğlencesi." Roland Barthes, Bir Aşk Söyleminden Parçalar

* Güllüoğlu'nun cevizli baklavası, Zeynel'in kaymaklı ekmek kadayıfı, Kafkas'ın kestane şekeri, Divan'ın çikolataya düşmüş portakal şekeri, Nestle Crunch Snack... Kısaca tatlı krizi diyelim.

* Derishow'da aşk yaşanacak pardösü ve paltolara rastladık. Kavuşmak çok zor çünkü deri pardösü 275 milyon lira.

* Mango'da 6 - 8 milyon arası nefis küçük abiye çanta çeşitleri. Ayrıca yılbaşı için yeni ışıltılı mallar, pofuduk etekler, yumoş trikolar gelmiş.

* Yenilenen Bilsak 5. Kat salı akşamı 6. yaşına giriyor. Manzara iyi, yemekler düzgün, bir de anılarımız var tabii.

* "Bir kadın için kendine yakışır bir geçim sağlamanın tek yolu, ona iyi bakacak kadar geliri bulunan bir erkeğe iyi bakmaktır." Bernard Shaw

* John's Coffee World, Karakol'un karşı sokağı, Nişantaşı. Favorimiz Chocolate Colombia ile Hazelnut. 125 gr., fiyatı 1.700 TL. On line siparişler için www.kahveci.com.