Arazi mafyası Sarıyer’i yedi bitirdiAfiyet olsun!Sarıyer’in en büyük sıkıntısı kaçak yapılaşma. Halk dertli: Çivi çakmak yasak ama işini bilen yapıyor...ZÜLBİYE DEMİROĞLUSarıyer, Boğaz’ın en güzel ilçelerinden. Rumeli Hisarı, Emirgan, İstinye, Tarabya, Baltalimanı ve Kilyos gibi semtleriyle sahil şeridini süsleyen bu güzel ilçe, halka göre günden güne eriyip gidiyor. 1980’li yıllardan başlayarak günümüze kadar devam eden kaçak yapılaşma Sarıyer’in en büyük sıkıntısı. Milliyet İstanbul ekibi olarak yaptığımız gezide ilçenin sorunlarına mercek tuttuk, halkın şikâyetlerini dinledik. İşte vatandaşın ağzından Sarıyer:
Estetik kalmadıDerya Mülkam: Sarıyer’de yapılaşma çok kötü, estetik denen bir şey yok. Kaldırımları binaların dış yüzeyine yapılan taşlardan döşediler, yürürken ayağımız taklıyor. Her tarafta cami var ama çocuklarımıza oyun alanı yok.
Burak Gökalp: Balıkçılar, olur olmaz yere motor bağlıyor. Bizden toplanan vergilerle sahile demirler, zircirler yapıldı ama motorlar mahvetti.
Yakup Örücü: Belediye, gecekondu mafyasına göz yumuyor. İki katlı yere dört-beş katlı binalar dikiliyor.
Doç. Dr. Mithat Baydur: Zekeriyaköy ve Demirciköy’de yeni kentler oluşturdu. Bu ilave 80 -100 bin nüfus da mevcut ana caddeyi kullanıyor. Trafik sıkışık, karşıya geçmek bile zor. Başkan, Sarıyer’de oturan Sabancı, Koç gibi zenginlerin ilçeye katkısını sağlasın.
İbrahim Tüfekçi: Kanalizasyon 35 bin kişi için yapılmış ama şimdi nüfus 400 bin. Birinci katları lağım basıyor.
Adnan Cömert: Kaçak yapılaşma devam ediyor. Altyapı yok, arıtma yok. Kanalizasyonlar olduğu gibi denize akıyor.
Aydemir Anık: Sarıyer’de kaçak inşaat yok, yasak deniyor ama yasak, zengin kesimi etkilemiyor. İşini bilen istediği yere yapıyor, olan garibanlara oluyor. Eskiden ‘Yeni Uyum’ denen yerde bir dal koparamazdınız. Yeni orman kanunuyla özeleştirildi, peşkeş çekildi.
Selahattin Kırçal: 5 bin metrekarelik alanlara
yüzde 6 yapılaşma izni veren yasayı fırsat bilen müteahhitler, vatandaşın 300-500 metrekarelik arsalarını toplayıp villalar yaptı.
Arsa bitti, mafya gittiDUYGU ASENAŞubat ortasında pırıl pırıl bir
hava, Sarıyer’deyiz. Burası bir Portofino, bir Pire kadar güzel... Güzel olabilirmiş daha doğrusu.
Ama burası Türkiye, burada egemen olan şey rant, yani çıkarlar. Sarıyer de çıkar gruplarının talan ettiği yerlerden birisi işte. Talan ki ne talan. O yüzden Sarıyer bugün bir Portofino değil...
Milliyet İstanbul ekibi ve ben, işe başlamadan önce ünlü Sarıyer böreği yiyelim diyoruz. Ama her yer "Sarıyer Börekçisi" dolu, acaba hangisi en eski ve "esas" olanı. "Okerler Sarıyer Börekçisi"nin önündeyiz, "içeri girip sorayım, esas börekçi nerede" diye diyorum. Arkadaşlarım gülüyorlar bana. Ben de biliyorum ki adamlar, "burasıdır, buyurun" diyecekler... Oysa diyorlar ki, "İleride sağda, caminin yanındadır eski börekçi"... Sevinçle çıkıyorum dükkandan, arkadaşlarım da şaşırıyor.
Sarıyer hakkındaki ilk kararımızı veriyoruz, "İnsanları çok dürüst." Sarıyer Karaköy Börekçisi 1895 yılında Hüseyin Ondur tarafından kurulmuş. Şimdi dördüncü kuşak iş başında. Hamur elle açılıyor ve hakiki odun ateşinde pişiyor. Nefis gerçekten.
Kaldırımda yürünmüyorSarıyerli Derya Mükan, kaldırım taşlarını gösteriyor, bunlar aslında yüzey taşları, o nedenle üzerinde yürümek çok zor, ayak kayıyor, düşülüyor, topuklar kırılıyor.
"Şu çirkinliğe bakın’ diyor... Evet, çirkin binalar, korkunç bir tabela kirliliği, yollara park etmiş arabalar, oyun alanı yok ama adım başında cami var, balıkçı motorları sahil şeridindeki düzenlemeyi harap etmiş... Çok merak ediyorum acaba Türkiye’de bulunduğu yerin estetiğini düşünen bir belediye başkanı var mıdır? Sarıyer’in en büyük sorunlarından biri de, şu meşhur yıkık dökük ve
yarım bırakılmış villalar. Halkın ortak görüşü, "Ya yapın, ya yıkın, bizi bu çirkinlikten kurtarın."
Sarıyerliler’e göre burası da mafyadan nasibini almış durumda, gecekondu ve otopark mafyası iş başında. Ancak gecekondu mafyası ve inşaat sektörü yavaş yavaş tası tarağı toplamış gidiyormuş, çünkü artık inşaat yapacak yer kalmamış... Otopark mafyası ise var elbette. Örneğin sivil plakalı bir araba gelip sizin aracınızı çekiyor ama aracın içinde bir polis de var ve size devlete ait olmayan bir makbuz kesiyor gibi bir şeyler...
Zengin yasak tanımıyorHalk kendini mağdur hissediyor burada da, "Zenginler yasak tanımıyor, iki katlık yere bile beş katı dikiyor ama küçük bir yeri olup başını sokacak bir ev yapmak isteyenlere yasalar çalışıyor."
Doç. Dr. Mithat Baydur, "Burası İstanbul’un akciğerleriydi ama umarsız yapılaşma sonucu büyük yara aldı. Belediye de artan nüfusla başedemiyor. Trafik korkunçlaştı, Zekeriyaköy, Demirciköy halkı da bu yolu kullanınca" diyor. Sarıyer’e yapılan her site, hatta üniversite, ağaçların yok olmasına neden olmuş. Erozyon oluşmuş, her yağmurla yolları su basmaya başlamış. Kanalizasyon da yeterli değilmiş, patlıyormuş. Rant, Sarıyer’i yemiş bitirmiş. "Çıkar elde etmek" bu ülkede birinci dereceden kutsal şey ilan edilmiş, bu değişmeden güzel bir ülke düşlemek zor, çok zor.
Sarıyer Spor Klubü"Sarıyer Futbol takımı 1983’lerde birinci ligde oynuyordu. Selçuk Yula, Erdal Keser gibi futbolcuları transfer edebiliyordu, çünkü o dönemlerde yönetim kurulunda, Özer Çiller, Metin Kaya Çağlayan, İsmet Acar, Mustafa Taviloğlu gibi isimler vardı. Mütahit ağırlıklı isimler yani. Sarıyer’deki inşaat rantı bitince bu isimler çekildi ve Sarıyer 1. ligden düştü. Yani kulubü teslim edecek bir mütahit bulamayınca, anahtarı götürüp Belediye Başkanı’na verdiler." Böyle anlatıyorlar işte, ne acı değil mi? Kendi çıkarını düşünmeden yardım eden bir iş adamı var mıdır acaba?..
Belediye çöp topluyorBaşkan Sedat Özsoy anlatıyor; "Buranın bir bölümü öngörünüm bölgesi, çivi çakamazsın. Zaten Büyükşehir’e bağlı ve tamamı SİT alanı. Yeni Uyum ve Koç Üniversitesi ise yasaklardan önce yapılmış. Şehir planı yaptık, Büyükşehir ve Anıtlar Kurulu’nda bekliyor aylardır. Uyum diye bilinen o binalar aslında yasal. Yasa iptal olmuş ve geriye doğru işlemiş. Sarıyer hudutlarındaki yetkiler bize ait değil, nereye baksanız Büyükşehir karışıyor. Yasaya göre burada alınan karar Büyükşehir’de incelenip reddedilebilir. Parti farklıysa reddeder zaten. Vatandaş ise ‘Ben Büyükşehir Belediyesi, öngörünüm yasası tanımam, ben seni seçtim’ diyor. Ben şuraya bir pano bile koyamam, Büyükşehir gelir, parayı keser. Buralarda çöpçülük görevimiz var, lokanta denetimi bile yapamayız. Tüm yetkiler Büyükşehir’de. Yerel yönetim yasası mutlaka çıkmalı."
Sarıyer’in 23 mahallesinde 30 kadar cami var. Ama okul neredeyse yok denecek kadar az. Başkan Özsoy ise vakıf arazisine cami yapmayı savunuyor. Karar Büyükşehir’den çıkmış ama, "Merkezde cami yok" diyerek, cami projesini başlatmışlar. Çıkar grupları ve oy sevdası... İşte Sarıyer, işte ülkemizi mahveden iki durum...
İlçeme sahip değilim Sarıyer’in sorunlarını konuşmak için gittiğimiz Belediye Başkanı Sedat Özsoy da villa ve gecekondularla oluşan çirkinlikten şikayetçi. Temel sorununun planlama olduğunu belirten Özsoy, "Plan 8 aydır Anıtlar Kurulu’nda bekliyor. Zamanında yapılsaydı, bugün gecekondular olmazdı." İlçede, kaçak ve yasal yapılaşmanın tamamen durduğunu anlatan Özsoy, bugünü şöyle özetledi: "Arsa bitti, mafya gitti."
Başkanın vatandaş sorunlarına verdiği cevaplar şöyle:
"İlçede adeta aşağıdakiler ve yukarıdakiler gibi iki taraf var. Öngörünüm yasası nedeniyle bana ‘sen ön tarafa karışamazsın’ diyorlar. Denetim bile yapamıyorum. Belediye başkanı, ilçesine sahip değil. Böyle şey olabilir mi?"
Balıkçılık yaparak geçimini kazanan motorcular var. Sahile yaptığımız babalara motorları bağlıyorlar. O babalar koca motoru çeker mi? Büyükdere ve Pazarbaşı’na bağlasınlar diyorlar ama fırtınada hepsi parçalanır.
Kollektör yapılıyorBizden önce, ana meydana çok pahalı yüzey taşları, kaldırım taşı olarak döşenmiş. Halk şikayetçi, kayıp düşüyorlar. Doğalgaz kazısı yapıldığında söktüreceğiz.
Kanalizasyon sorunumuz olduğu doğru. Kollektör Sarıyer’i kurtaracak. Üç yılda tamamlanması planlanmıştı, bir buçuk senesi bitti. Sarıyer’in en büyük problemi arsa olmaması. Bir zamanlar düşüncesizce gecekondu yapanlar şimdi benden park istiyor. Hastane ve özürlüler için bir okul istiyorlar. Yapayım ama arsa bırakmamışlar ki."
İSTANBUL