09.06.2020 - 13:18 | Son Güncellenme:
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, birçok alanda köklü değişikliklere neden oldu. Salgın nedeniyle bir araya gelemeyen insanlar görüşmelerini sanal dünyada gerçekleştirirken, küçük çapta toplantılar da online olarak gerçekleştirildi.
İptal olan festival, fuar, konser ve lansmanlar da salgının devam etmesi nedeniyle sanal ortamda gerçekleşmeye başladı.
Sinema sektöründe çekimin farklı bir mekanda yapıldığı izlenimini vermek üzere yıllardır kullanılan "green box" teknolojisini daha gerçekçi atmosferde canlı yayınlara aktarmayı başaran Türk girişimciler, bu süreçte ihracatlarını hızla artırdı.
ABD, Kanada ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 30'u aşkın ülkedeki TV kanalları ve internet üzerinden canlı yayınlanan programlarda kullanılan teknoloji, Çin'de bir stadyumdan yapılan canlı yayın sırasında sanal bir ejderhanın seyircilerin üzerinden uçurulması ve sahneye konması görüntüleriyle dünya çapında ün kazandı.
Türk girişimciler, salgın sürecinde ise dünyanın dört yanındaki organizasyonları "artırılmış gerçeklik"le izleyiciyle buluşturdu.
Ege Serbest Bölgesi'nde bulunan Zero Density ortaklarından ve Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, firma olarak bugüne kadar 140 bin saatlik canlı yayın yaptıklarını söyledi.
Türkiye'den 33 ülkeye "sanal stüdyo" ihraç ettiklerini belirten Özkan, "İnsanlar salgın sonrası ne yapacaklarını araştırmaya başladıklarında bizlerle görüşmeye başladılar. Yurt dışında canlı konserler, canlı etkinlikler anlamında sanal olarak kullanımlarımız mevcut. Bunların artık zamanla daha da artacağını tahmin ediyoruz." diye konuştu.
Türkiye'de ise şu an tek müşterilerinin TRT 2 olduğuna değinen Özkan, Uluslararası Göç Filmleri Festivali'nin basın toplantısının TRT2 stüdyolarında çekildiğini aktardı.
Çok kısa sürede festivalin sanal yapılması için hazırlıkların tamamlandığını dile getiren Özkan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da festivalin basın lansmanını sanal stüdyo aracılığıyla yaptığını aktardı.
Sanal stüdyoların maliyet avantajından da bahseden Özkan, "Pahalı bir sistem gibi görmek doğru olmaz. Tam tersine uzun vadede çok ciddi maliyet avantajı sağlayacak bir sistem. İkincisi yeşil stüdyonuz varsa orada farklı farklı yüzlerce program yapabiliyorsunuz." dedi.
Geliştirilen teknoloji sayesinde sahne arkasındaki kalabalığın minimuna indiğine değinen Özkan, şunları kaydetti:
"Salgından sonra herkes sanal stüdyolarla ilgili araştırmalara başladı. Herkes evinden müşterilere nasıl hizmet verebilirim diye düşünüyor. Müşterilerimizin sayısının artmasını bekliyoruz, çünkü bu çok büyük bir konfor. Çok büyük bir imkan sağlıyor firmalara. Sadece televizyon için değil. Örneğin bankalar da evden özel bankacılık hizmetleri vermek istediğinde de kullanılabilir. İnsanların şubeye gelmeden sanki bankadaymış gibi hizmet alabilmeleri için. Aynı zamanda televizyon kanalı muhabirlerinin evinden çıkmamalarına rağmen yayın yapmasına olanak sağlayabiliyor. Bunun gibi yüzlerce imkan mevcut."
Firmanın Ar-Ge sorumlusu Kuban Altan ise salgın sürecinde firma olarak yurt dışında yaptıkları büyük organizasyonlardan bahsetti.
Hollanda'da bir firmanın girişimcileri için inovasyon ödülleri organizasyonunu sanal stüdyoda yaptığına işaret eden Kuban, şöyle konuştu:
"Bu ödüller sanal stüdyonun içinde haftada 3 gün canlı şekilde yapıldı. Çin'de bir otomobil firmasının lansmanı da sanal stüdyolarda yapıldı. Modeller, modellerin renkleri gerçek zamanlı ve artırılmış gerçeklikle gösteriyorlar. En ilginci ise Güney Kore'de K-Pop konserleri de artırılmış gerçeklik teknolojiyle sanala döndü. Bu konserleri izlerken de ücret ödüyorlar. Seyirciler konsere fiziken gidemiyorlar ama izlemek için ücretli bir şekilde bu konseri evlerinde seyrediyorlar. Bu da bizim teknolojimizle gerçekleşiyor. "
Sanal stüdyonun kullanımının her geçen gün arttığını vurgulayan Kuban, "Yöntem eski bir teknoloji ama son birkaç yılda gerçekçilik seviyesi çok üst boyutlara ulaştı. Son birkaç yıla kadar sanal stüdyo ile yapılamayan işler yapılmaya başlandı. Biz kendimizi gördüğümüzde bile neresi gerçek neresi sanal anlamakta zorlanıyoruz. Kovid-19 salgını geçtikten sonra da bu tür organizasyonların devamı gelecektir. Daha az insanla çok devasa büyük stüdyoları yapmanız mümkün." değerlendirmesinde bulundu.