04.03.2010 - 00:45 | Son Güncellenme:
Kablosuz ağların günlük hayatta rahatça kullanılabilecek olgunluğa erişmeleri hayli zaman aldı şüphesiz. En yeni standart olan 802.11n uyumlu donanımların ve yazılımların oturması bile kolay olmadı. Fakat artık pek çok uyumluluk probleminin ve benzer teknik sorunların geride kaldığını rahatça söyleyebiliriz.
Pek çok kullanıcı çeşitli kaygılar sebebiyle uzun yıllar boyunca kablosuz ağlardan uzak durdular. Veri güvenliğini sağlamanın kablolu ağlara oranla daha zor olması ve radyasyon korkusu bunlardan sadece ikisiydi. Öte yandan düzgün çalışan kablosuz internet erişimine bir kez alıştınız mı, bunun getirdiği rahatlıktan bir daha vazgeçebilmenize de imkan yok.
Her ne kadar modern kablosuz ağ donanımları belirli bir olgunluğa erişmiş olsalar da, yine de zaman zaman istediğiniz verimi alamayabilirsiniz. Gerçekte birkaç küçük noktaya dikkat ederek, bazı ufak ayarlar yaparak bu sorunları aşmak mümkündür. Her teknoloji gibi kablosuz ağların da kendilerine has huyları, sıkıntıları vardır. Bunlar hakkında vereceğimiz ipuçları sayesinde, kablosuz ağınızdan azami performans almanız mümkün olabilir.
1- Farklı Kanalları Deneyin
Bir kablosuz ağda 14 kanal mevcuttur. Bu kanallar aralarında 5 MHz frekans payı olacak şekilde ayarlanmışlardır. Mesela 1 ve 2 nolu kanallar arasında 5 MHz pay vardır. Bu hesapla, 1 ve 3 nolu kanallar arasında 11 MHz fark olacaktır ve bu fark böyle artar.
İlk bakışta iki kanal arasında bırakılan 5 MHz payın oluşabilecek çakışmaları önlemeye yeteceğini düşünebilirsiniz. Kağıt üzerinde bu yeterli gibi görünebilir, ancak uygulamada işler biraz daha farklıdır. Öncelikle kablosuz ağın kurulduğu ortamların hiçbiri birbirine benzemez. Bu yüzden de laboratuvar ortamında gayet düzgün çalışan bir kablosuz ağın, sizin evinizde sorun çıkarması gayet normaldir.
Bu durumda ilk yapılacak işlerden biri, kablosuz ağınızdaki farklı kanalları denemektir. Teorik olarak 1, 6 ve 11 nolu kanallar birbirlerinden herhangi bir karışma olmayacak kadar geniş aralıklarla ayrılmışlardır. Ancak sizin çalıştığınız çevredeki diğer unsurlar, gerçekte arada kalan bir kanalın, mesela 3 nolu olanın duruma daha uygun sinyal yaymasına sebep olabilir.
Kanal ayarını kablosuz routerın temel ayarlar kısmında bulabilirsiniz. Farklı kanalları bir müddet kullanarak hangisinin bulunduğunuz mekanda daha iyi çalıştığını kısa sürede tespit etmeniz mümkündür.
2- 40 MHz Kanalları Deneyin
N standardı kablosuz ağların bir özelliği de, 5 GHz frekans bandında çalışabilmeleridir. Daha önceki standartlar 2.4 GHz bandında sınırlıydılar. 5 GHz frekans aralığının özelliği hem daha güçlü olması, hem de çevreden gelen parazite karşı daha dirençli olmasıdır.
5 GHz frekans bandını kullanabilmek için kanalların 40 MHz bandında açılması gerekir. 2.4 GHz aralığında çalışanlar ise 20 MHz aralığında açılırlar. Ne var ki, eğer N standardı bir router kullanıyorsanız, ayarlar kısmında bunu değiştirmenize yarayacak seçenekler olduğunu görebilirsiniz.
Bu ayarlar sayesinde, normalde 5 GHz bandında açılması uygun görülmüş olan 40 MHz genişliğindeki frekansları, 2.4 GHz bandında da açılmaya zorlayabilirsiniz. Normalde bunun sizin kullandığınız donanıma bir zararı yoktur. Temel faydası ise, ağınızın daha güçlü çalışmasını sağlayacak olmasıdır.
Öte yandan, 2.4 GHz bandında 20 yerine 40 MHz kanallar kullanmaya kalkarsanız, karşınıza başka bir sorun çıkacaktır. Kablosuz ağınızın çevredeki diğer ağlarla ciddi çakışmalar yaşaması ve onların işleyişine sekte vurması muhtemeldir. Bu durum sadece komşularınızın ağlarını değil, sizin farklı amaçlarla ve cihazlarla kurduğunuz ağları da etkileyebilir.
Bu seçeneği kullanıp kullanmamaya çevre şartlarına göre karar verebilirsiniz. Eğer bulunduğunuz yerde pek fazla komşu ağ ya da benzer radyo iletişimi yoksa, 40 MHz frekansları 2.4 GHz bandında çalıştırmayı tercih edebilirsiniz.
3- Sadece N Standardı Kullanın
Eğer kullandığınız tüm kablosuz ağ donanımları n standardını destekliyorsa, o zaman bunları sadece n modunda çalışacak şekilde ayarlayabilirsiniz. Peki bunun faydası nedir? N standardı donanımlar, daha eski olan b/g standardı ağlardan daha güçlüdürler. Ancak bu güç yüzünden bazen çeşitli ağ çakışmaları da yaşanabilmektedir. Bu yüzden de n standardı ağların, bu tür çakışmaları önleyecek pek çok özel koruma tedbiri mevcuttur.
Eğer tüm donanımlarınız n standardı ise, ağınızı da sadece n modunda çalıştırmak size bariz bir avantaj kazandıracaktır. Bunu bir odadaki herkesin aynı lisanı konuşmasına benzetebiliriz. Arada çevirmenler olmayacağından, iletişim daha hızlı ve verimli yürüyecektir.
Ağınızı tamamen n modunda çalışmaya ayarladığınızda, seçenekler arasında "Extra Wireless Protection" dikkatinizi çekebilir. Bu da b/g standardı ağlarla çakışmaları önlemek amacıyla tasarlanmış bir çalışma modudur. Bunu kapalı konuma getirmek de ağınızın gücünü artıracaktır.
Ne var ki tüm bu uyumluluk ve korumaları kapatmanın hayli olumsuz bir etkisi mevcut. N standardı bir kablosuz ağ, tüm bu önlemler olmadan tam güçle çalıştırıldığında, çevresindeki diğer tüm kablosuz cihazların çalışmasını etkileyecek denli güçlü bir parazit yaratabiliyor. Özellikle b/g standardı kablosuz ağların bundan ciddi anlamda etkilendikleri bilinen bir gerçek.
4- Güç Ayarlarını Değiştirin
Kullandığımız bilgisayarlardaki kablosuz ağ adaptörleri farklı kuvvette yayın yapabilme yeteneğine sahiplerdir. Unutmayın ki bir kablosuz ağda veri akışı iki yönlüdür. Kablosuz rotuerınız gücünü genellikle pirzden çeker ve bu yüzden de herhangi bir sorun yaşamadan her zaman tam güçte yayın yapabilir.
Ancak bilgisayarınız için her zaman aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Özellikle taşınabilir bilgisayarlar pil ömürlerini mümkün olduğunca uzatabilmek için, diğer tüm donanımları olduğu gibi, kablosuz ağ adaptörünün gücünü de zaman zaman kısabilirler. Bu kısıntı routerdan gelen veriyi almanızı önlemez, ama sizin sinyaliniz zayıflayacağından veri pakedi göndermekte zorluklar yaşayabilirsiniz. Bu da bağlantının yavaşlaması ya da sık sık tamamen kopması şeklinde kendini gösterecektir.
Bunu önlemek için bilgisayarınızın kablosuz ağ adaptörünün yayın gücünü bizzat artırabilirsiniz. Windows 7 ve Vista kullanıcıları bunu Denetim Masası altındaki Güç Seçenekleri içinden yapabilirler. Kullandığınız bilgisayarın marka ve modeline bağlı olarak, işletim sisteminden bağımsız çalışan bir kablosuz ağ kontrol yazılımı içinden de bu seçeneklere ulaşmak mümkündür.
Eğer doğrudan ayarları ana kaynaktan yapmak isterseniz, o zaman Başlat menüsü altındaki Çalıştır komut satırına "devmgmt.msc" komutunu tırnak işaretleri olmadan girin ve çalıştırın. Açılacak olan kumanda paneli kablosuz ağ adaptörünüzün hemen tüm ayarlarını yapabileceğiniz yerdir. Buradaki Gelişmiş Ayarlar seçeneği altından yayın gücünü en üst seviyeye getirebilirsiniz.
Yayın gücünü devamlı en üst seviyede kalacak biçimde ayarlamak, kablosuz router ile cihazınız arasındaki iletişimin gücünü ve kalitesini yükseltecektir. Ancak özellikle netbook gibi taşınabilir cihazlarda bunun pil kullanım süresini hayli etkileyeceğini de unutmayın. Tabii bir de yayılan radyo sinyalinin gücü hep en üst seviyede olacağından, aygıtı doğrudan kucağınız yerine bir taburenin ya da masanın üzerinde kullanmak daha tercih edilir olacaktır.
5- Sinyal Karmaşasına Dikkat Edin
Bulunduğunuz ortamdaki malzemeler ve diğer elektrikli aygıtlar, kablosuz ağlarınızın sinyal gücünü ciddi oranda düşürebilirler. Bunları doğru tanımlamak ve mümkünse bazı unsurların yerlerini değiştirmek, kablosuz ağınızın verimini ciddi oranda artırabilir.
Öncelikle yerini kolayca değiştiremeyeceğiniz unsurları ele alalım. Kablosuz ağ routerınızı yerleştirirken bunları dikkate alarak konumlandırma yapabilirsiniz. Herşeyden önce binanın iç yapısı önemlidir. Tuğla duvarlar ve metal içeren ara bölmeler sinyali ciddi oran keserler. Cam, tahta ve alçıpan malzemeler çok daha geçirgendir. Kablosuz ağ sinyalleri mekan içindeki koridorlardan faydalanarak rahatlıkla daha uzağa ulaşabilirler. Gerçekte en ideal yerleşim, alıcı ve vericinin birbirlerini rahatça çıplak gözle bakıldığında görebilecekleri şekilde konumlandırılmasıdır. Ancak tabii bu her zaman mümkün olmaz.
Yüksek parazite yol açabilecek bir diğer unsur ise su kaynaklarıdır. İçi su dolu metal kalorifer petekleri ve su sebilleri gibi unsurlar sinyali umulmadık biçimde kesebilirler. Bunlar hem metal, hem de su içerirler. Su ise radyo dalgalarını çok ciddi oranlarda absorbe edebilir. Zaten mikor-dalga fırınların çalışma prensibi de suyun bu özelliğine dayanır. Özellikle büyük su depoları, radyo sinyallerini engellemeleri açısından ciddi bir sıkıntı kaynağıdır.
Tabii ki ortamda bulunan diğer elektronik aygıtların etkisi de dikkate alınmalıdır. Mesela mikro-dalga fırınlar kasalarının yalıtım özelliği nedeniyle sinyal saptırırlar. Ses sistemlerinin hoparlörleri ve eski tip CRT tüplü ekranlar çok ciddi elektromanyetik parazit kaynaklarıdırlar. Bunun dışında radyo frekanslarını kullanan başka aygıtlar da vardır, mesela kablosuz DECT telefonlar. Bunlar 900 MHz ila 5.8 GHz arasında değişen farklı frekanslarda yayın yaparlar ki, bu da ciddi bir karışıklık kaynağıdır.
6- Dipol Açısını Değiştirin
Kablosuz modem ve router üzerinde gördüğünüz antenlere "dipol" adı verilir. Bunların işlevi gerçekte herhangi başka bir radyo vericisinden çok farklı değildir. Ancak yayınladıkları radyo dalgalarının dağılım şekli kendine hastır. Anten çevresinde simit şekline benzer bir dalga yayarlar.
Yayının bu şekilde yapılması, antenin açısını önemli kılar. Kablosuz router antenleri genellikle bağlantı eksenleri etrafında dönecek biçimde üretilirler. Bunun sebebi antenin yere açısını ayarlayabilmeye imkan tanımaktır.
Eğer bilgisayarınızın seviyesi verici antenin altında ya da üstünde kalıyorsa, antenin açısını ayarlayarak erişimi güçlendirebilirsiniz. Diyelim ki router zemin seviyesinde duruyor, ancak siz dizüstü bilgisayarınızla odanın öbür ucundaki yüksekçe bir masanın üzerinde çalışıyorsunuz. Router antenini sizden uzağa doğru yönde geriye doğru yatırırsanız, o zaman yayın alanının en güçlü kısmının, bilgisayarınızın durduğu noktaya doğru yükselmesini sağlamış olursunuz.
7- Origamiye Başlayın
Madde başlığından dalga geçtiğimizi zannetmeyin, bir parça kartonu uygun biçimde kesip bükerek kablosuz erişiminizi güçlendirebilirsiniz! Bu aslında çok eski bir yöntemdir, ilk nesil a standardı kablosuz ağların güçsüzlüğünden bunalan çaresiz kullanıcılar tarafından geliştirilmiştir. Ama bugün de işe yaramaktadır.
Burada amaç bir parça kartonu kullanarak dipol üzerine geçecek bir çanak yaratmaktır. Böylece antenin yayın alanını dağa bayıra değil de, ihtiyacın yoğunlaştığı alana doğru yönlendirmek mümkündür. Böyle kağıttan mamul bir çanağı birkaç dakikada üretebilirsiniz. Ayrıca bir kez dipol üzerine geçirdikten sonra, odaklama alanını değiştirmek için tüm yapmanız gereken parmak ucuyla çanağı uygun yöne döndürmektir.
Konuyla ilgili olarak internet üzerinde pek çok uygulama örneği mevcuttur. Örnek şablonları görmek için www.freeantennas.com adresine göz atabilirsiniz. Çok daha güçlü doğrusal antenler imal etmek isteyen kullanıcılar için de bazı metal anten planlarını internet üzerinde bulmak mümkündür. Ancak bunları imal etmek daha fazla emek ve bilgi gerektirir.
8- Daha Güçlü Bir Anten Kullanın
N standardı kablosuz ağ ürünleri genellikle önceki nesillere kıyasla çok daha güçlüdürler. Ancak yine de router ya da modemlerin üzerindeki fabrika üretimi dipoller piyasadaki en güçlü antenler değildirler. Bazı durumlarda ne yaparsanız yapın bunların kapasitesi yeterli gelmeyecektir. Mesela çok büyük ya da çok fazla elektrikli cihaz barındıran bir ofis alanında, ne yapsanız da istediğiniz yayın gücüne ulaşamayabilirsiniz.
Bu gibi durumlarda cihazın üzerindeki standart dipol anteni daha güçlü bir modelle değiştirmek gerekecektir. Standart antenler genellikle 2 dBi civarında yayın gücü verirken, daha güçlü antenler yasal sınır olan 7 dBi seviyesine kadar ulaşabilirler. Unutmayın ki 3 dBi artış, yayın gücünüzün ikiye katlanması anlamına gelir.
Ancak routerın konumu ve mekanın düzenlenmesi sebebiyle daha güçlü bir dipol takmak ta çözüm olmayabilir. Mesela router ofisin bir köşesindeyse ve yayının boylamasına ofise yönlendirilmesi gerekliyse, bu durumda doğrusal antenlerin tercih edilmesi gerekecektir.
Unutmayın ki daha güçlü bir anten satın alırken, 2.4 GHz ve 5 GHz arasındaki farka dikkat etmelisiniz. 2.4 GHz yayına yönelik bir anteni 5 GHz yayın yapacak bir router üzerinde kullanmak mümkün olmayacaktır.
Tabii bir de bu türden daha güçlü bir anten kullanmanın, ortamdaki frekans kirliliğini daha da artıracağını dikkate almalısınız. Eğer çevrede kablosuz ağ yayınlarından olumsuz etkilenecek başka cihazlar varsa, ortama daha da güçlü bir kablosuz ağ yayını vermek çakışma sorunlarını artırabilir.
9- Baz İstasyonu Kurun!
Bazı durumlarda mekanın konumu ya da kullanıcıların ihtiyaçları yüzünden yayını güçlendirmek için daha radikal adımlar atmak zorunda kalabilirsiniz. Tabii burada binlerce liralık harcamalar yapmaktan bahsetmiyoruz. Ancak kağıttan yansıtıcı yapmak kadar ucuza olmayacaktır.
Daha güçlü antenler yayını güçlendirirler, ancak yine de çok fazla sinyal karmaşası olan ya da mesafelerin geniş, ara bölmelerin fazla olduğu bir ortamda işe yaramayabilirler. Bu durumda en iyi çözüm bir "baz istasyonu" kurmaktır.
Kablosuz erişim noktası aygıtları bu iş için kullanılabilir. Çoğu kullanıcı bunları mevcut olan kablolu yerel ağa kablosuz erişim girişi sağlamak için kullanır. Ancak bu cihazlar aynı zamanda sinyal tekrarlayıcı olarak da görev yapabilirler. Mekan içinde uygun bir konuma yerleştireceğiniz bir kablosuz erişim noktası cihazını, ana router ile iletişime geçirerek, normalden çok daha geniş bir alanı, çok daha iyi bir sinyal kalitesiyle kapsayabilirsiniz.
Tabii cihazı seçerken router ile aynı standarda sahip, mümkünse aynı firmanın ürünleri arasından seçerseniz, hem işiniz kolaylaşır, hem de daha yüksek verim alırsınız. Ancak bu çözümün de diğerleri gibi ortamdaki sinyal kirliliğini artıracağını unutmayın.
10- Yazılımları Güncel Tutun
Her ne kadar yeni nesil kablosuz aygıtlar eskiye oranla çok daha sorunsuz çalışsalar da, bazen problemler yaşamak mümkündür. Öncelikle tüm aygıtların aynı firmadan ve aynı kablosuz ağ standardından tercih edilmesi tavsiye edilir.
Ne var ki bazen bunu yapmak mümkün olmayabilir. Özellikle parasal kısıtlamalardan dolayı en yeni, en güncel cihazları alamayabiliriz. Daha ucuz aygıtlar ise genellikle daha eski sürümlerdir. Fakat yine de bunlardan verim alabilirsiniz.
Çoğu donanım gerçekte yazılımsal bir güncellemeyle pek çok sorundan kurtarılabilir, hatta bazen yeni özellikler bile kazandırılabilir. Firmware tabir edilen donanım içi yazılımları güncellemek pek çok derde derman olacaktır. Bunun haricinde işletim sistemi tarafında çalışan sürücüleri de güncel tutmakta fayda vardır. Windows 7 her ne kadar genel sürücüleri kullanarak çoğu aygıtı başarıyla çalıştırabiliyor olsa da, biraz uğraşıp cihazınıza özel yazılmış sürücüleri bulup kurmanız her zaman tavsiye edilir.
Resimlerle: Adım adım: Kablosuz ağınıza anten dopingi
Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.