04.03.2021 - 17:21 | Son Güncellenme:
1395 yılında 1912 tarihine kadar Osmanlı himayesinde kalan Üsküp'te az da olsa Osmanlıca konuşuluyor. Avrupa şehirlerinde yaygın şekilde kullanılan tramvaylar ve Metrolar Üsküp'te henüz tam olarak kullanılmıyor. Ancak seyahatiniz esnasında, ulaşım anlamında sıkıntı yaşamamak için taksi ve otobüsleri kullanabilirsiniz.Şehrin tam anlamıyla keşfedebilmek için en az 2 gününüzü ayırmanız gerekecek. Tarihi yerler açısından zengin olan Üsküp'ün doğal güzelliklerinin olduğunu söylemek de mümkün. Makedonca dilince 4000'den daha fazla Türkçe kelimenin olması nedeniyle, burada kendiniz yabancı hissetmeyeceğiz neredeyse kesin.Şehrin hava şartlarına bakıldığı zaman Temmuz veya Ağustos aylarında ziyaretinizi gerçekleştirebilirsiniz. Bu dönemde şehir, diğer aylara göre daha az yağış alır. Büyük İskender'in izlerini görebileceğiniz Üsküp, seyahat sevenler için kaçırılmayacak bir şehirdir. Eğer Üsküp'e gidip gitmeme konusunda henüz karar aşamasında iseniz, tavsiyemiz daha fazla zaman kaybetmeden, Makedonya'nın, hatta Avrupa'nın en güzel şehrine bir an önce gitmeniz olacak.
1693 yılında yaşanan depremden sonra yapılan yenileme çalışmalarının bir eseri olan Makedonya Meydanı, 18.500 metrekarelik alanı kaplıyor. Kentin kalbi olarak nitelendirilen meydanda, birçok alışveriş merkezi, kafe ve restoran bulabilirsiniz. Makedonya Meydanının tam merkezinde ise at üstündeki Büyük İskender'in heykeli bulunuyor. Meydan kalabalık olsa da size tavsiyemiz burayı ziyaret edip görmeniz olacak.
Tarihi dokusunun yanı sıra, atmosferiyle de gezilmeyi hak eden Türk Çarşısı, fotoğraf çekmek, eğlenceye doymak isteyenler için büyük fırsatlar sunuyor. Türkçe müzikleri dinleyebileceğiniz Barlar Sokağı eğlenebileceğiniz noktalardan sadece birisidir. Fotoğraf çekmek niyetiniz varsa, buraya gece gelmeniz, daha panoramik fotoğraflar çekmenizi sağlayacaktır. 1555 ve 1963 yıllarında yaşanan depremler sonucu bölge çok fazla hasar görmüştür.
Kentin simgelerinden birisi olan Üsküp Kalesi, Romalılar tarafından 5. veya 6. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Vardar Nehri'nin kuzey kısmında yer alan kale, Türk Çarşısına da yakın bir tepede bulunuyor. Depremler sonucunda ağır hasarlar gören kale buna rağmen yıkılmamıştır. Romalılar ve Bizanslılar sonrasında, Osmanlılar tarafından da kullanılan kale, şu sıralar yıkıntı biçiminde varlığını sürdürmeye çalışıyor. Manzarasının güzelliği ve tarihi dokusu nedeniyle mutlaka uğramanızı tavsiye ediyoruz.
Tam bilinmese de bazı kaynaklarda Taş Köprü'nün Mimar Sinan'ın eseri olduğu söyleniyor. 1451 ile 1459 yılları arasında inşa edilen Taş Köprü, 214 metre uzunluğundadır. 12 kemere sabitlenecek biçimde tasarlanan Taş Köprü, 1555 depreminde ağır şekilde hasar görmüştür. İkinci Dünya Savaşı esnasında yıkılma tehlikesi geçiren Taş Köprü, şuan aktif olarak yaya trafiğinde kullanılıyor.
2014 yılında faaliyete alınan Arkeoloji Müzesinin mimari yapısı, Antik Yunan tarzını yansıtıyor. Sergilenen eserlerin birçoğu kopya olmasına rağmen, Makedonya tarihinin en iyi şekilde anlaşılabileceği yer olduğu söyleniyor. 6 bin metrekare alanda bulunan müzede çeşitli eski devletlerin paraları sergileniyor. Bazı katlarda heykeller ve kaplar bulunuyor. Arkeoloji Müzesi, Üsküp seyahatinizde görmeniz gereken yerlerdendir.
Hayırsever Misyonerlerin kurucusu, 1979 yılının Nobel Ödülü alan kişisi Rahibe Teresa'nın 1910 ile 1928 yılında yaşamış olduğu evdir. 2009 yılında kendisine duyulan minneti anmak adına açılan bu ev, Üsküp gezisinde görülmesi gereken yerlerden birisidir. Alt katı müze olan evin üst kısmıysa katolik kilisesi olarak faaliyetlerine devam ediyor. Dönemde Üsküp Osmanlı hakimiyetindeyken doğan Rahibe Terasa'yı anmak adına ziyaret edilebilecek en güzel Üsküp eserleri arasında bulunuyor.
1489-1497 yıllarında inşa edilen, Taş Köprüye yakın mesafede bulunan Davut Paşa Hamamı, Sadrazam Davut Paşanın isteği doğrultusunda inşa edilmiştir. İsa Bey Hamamı ile birlikte varlığını koruyabilen bu tarihi hamam Üsküp seyahatinde görülebilecek önemli mekanlardan birisi sayılabilir. 1948 yılında Makedonya Ulusal Galerisi haline getirilen yapıda, 14 ile 20. yüzyıllar arasında eser yaratıcısı sanatçıların yaratımları sergileniyor.
1492 yılında inşa edilmiş Mustafa Paşa Cami, dönemin sadrazamı olan Mustafa Paşa tarafından inşa edilmiştir. Aslında uygun şekilde restore dilip tekrardan hizmete açılmıştır.
Pella Meydanında yer alan Makedonya Takı mutlaka gezilmesi gereken alanlar içerisinde bulunuyor. Ülkenin bağımsızlığı onuruna yapılan eser, yüksek maliyeti nedeniyle çok fazla eleştiri almıştır.
1436 yılında inşa edile Murat Paşa Caminin şu anki yerinde, eski dönemde Aziz George Manastırı bulunuyormuş. Kentteki hatta birçok camiden farkı, ahşap bir tepesinin olmasıdır. Murat Paşa Camisi Üsküp sınırlarında mutlaka görülmesi gereken mekanlardan birisidir.