04.03.2021 - 17:18 | Son Güncellenme:
Adından da anlaşılacağı üzere Kelebekler Vadisi’nde 100’e yakın kelebek türü bulunmaktadır. Doğal olarak sıcak yaz günlerinde güneş ile birlikte eşsiz bir manzara sunmaktadır. Genellikle tekneler ile ulaşılan vadiye Likya Yolu olarak bilinen yürüyüş yolundan da dik yamaçların kullanılmasıyla inilmektedir. Kanyon duvarları 400 metreyi bulmaktadır. Dolayısıyla duvarlar tırmanış amacıyla da kullanılmaktadır. Günde yalnızca 1-2 defa bölgeye elektrik verilmektedir. Böylelikle bölgenin doğal yapısı da en iyi şekilde korunmaktadır.
Fethiye merkezine yaklaşık 12 km uzaklıkta olan Ölüdeniz, deniz, kum ve güneşin haricinde birbirinden harika tarihi kalıntılar eşliğinde eşsiz bir doğa manzarasını misafirlerine sunmaktadır. Bembeyaz renkli kumsalı ve gelgit sayesinde yıl boyunca sürekli olarak temiz kalan suyu sayesinde milyonlarca kişi tarafından tercih edilmektedir. Ölüdeniz’e gidildiğinde genelde Babadağ’a çıkılarak yamaç paraşütü yapılmaktadır. Böylelikle bölgenin her türlü güzelliği kuş bakışı görülebilmektedir.
Kayaköy’ün tarihi milattan önce 3.000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Şu anda bir hayalet şehir olan Kayaköy Fethiye şehir merkezine yaklaşık 8 km uzaklıktadır. Likya Uygarlığına ait olan Karmylassos Antik Kenti üzerine kurulmuştur ve yapıların tamamı bu uygarlığa aittir. Yerleşik hayatın ilk örnekleri arasında gösterilen Kayaköy, yürüyüşü seven ve tarihle ilgilenen kişiler tarafından ziyaret edilmektedir. Yol boyunca çeşitli yürüyüş parkurlarının da yapılmış olması, bölgede keyifli bir şekilde vakit geçirmeyi mümkün kılmaktadır.
Eşen Çayı’nın uzantısı olan Karaçay’da bulunan kanyon genellikle sıcak yaz günlerinde tercih edilmektedir. Çoğu suya göre daha serin ve soğuk suyu olan kanyon yaz aylarında tatilciler tarafından talep görmektedir. Fethiye şehir merkezinden kalkan dolmuşlar ile bölgeye ulaşmak mümkün. Ayrıca kanyon içerisinde çeşitli doğa sporları da yapılmaktadır. Safari, rafting ve trekking bu sporların arasında yer almaktadır. Şehir merkezinden 18 km uzaklıkta olan Saklıkent Kanyonu Fethiye’ye gidildiğinde kesinlikle görülmelidir.
Nezih ve huzurlu yapısı sayesinde Çalış Plajı yakın tarihlerden itibaren yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından tercih edilmeye başlamıştır. Fethiye ilçe merkezine yaklaşık 3-4 km uzaklıkta olan plaja tekneyle de ulaşılmaktadır. Caretta Caretta olarak bilinen su kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları nadir plajlardan biri olarak da bilinmektedir. Ayrıca Çalış Plajı’nda çok çeşitli su sporları yapılmakta ve plaj oyunları oynanmaktadır. Plaj boyunca çevrede çok sayıda konaklama tesisi, restoranlar ve barlar bulunmaktadır.
Kabak Koyu, son yıllarda keşfedilmiş ve yoğun talep görmeye başlamıştır. Yeşilin farklı tonlarının ve mavinin birçok tonunun bir arada bulunduğu koy 1987 yılında keşfedilmiştir. Bu tarihe kadar ayak basılmamış olan koy buzul çağından etkilenmemiştir. Dolayısıyla yapısını çok iyi korumuştur. Civardan geçen Likya Yolu aracılığıyla bölgeye ormanlık alan içerisinden geçilebilmektedir. Bunun haricinde tekneyle de koya girilmektedir. Fethiye’deki tekne turlarına katılması halinde istisnasız olarak bu koya gidilmektedir. Bölgede ayrıca Kelebekler Vadisi’nde olduğu gibi çok sayıda kelebek ve kuş türü bulunmaktadır.
Fethiye’ye gidildiğinde tekne turu ile gidilmesi gereken yerler arasında kesinlikle 12 Adalar yer almaktadır. Fethiye Körfezi’nin batı tarafında yer alan adaların plajları neredeyse hala bakir durumdadır. Doğa yürüyüşleri için, denize girmek için ve güneşlenmek için ada plajları bire birdir. Kızılada, Delikli Ada, Yassıca Ada, Tersane ve Domuz Adası bu adalar arasında yer almaktadır ve her yaz binlerce kişi tarafından turlar ile ziyaret edilmektedir.
Tlos Antik Kenti oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Fethiye ilçe merkezinin yaklaşık 40 km doğusunda yer alan kent, Yaka Köyü içerisindedir. Likyalılar döneminden kalan en önemli yapılardan biri olan antik kentte halen kazı çalışmaları devam etmektedir. Kent içerisinde tiyatro, stadyum, Kronos Tapınağı, akropol, bazilika, büyük hamam ve çeşitli mağaralar yer almaktadır. Tarih ile ilgilenen kişilerin kesinlikle görmesi gereken yerler arasında yer almaktadır.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren antik kent, Zeus’tan hamile kaldığına inanılmakta olan Leto adlı tanrıça adına kurulmuştur. Milattan önce 7. yüzyıla kadar dayanan tarihi ile dönem hakkında çeşitli bilgiler vermektedir. Kentin içerisinde Artemis, Leto ve Apollon tapınakları bulunmaktadır. Ayrıca çeşme, manastır ve Roma’ya ait tiyatrodan kalıntılar kent içerisinde bulunmaktadır. Kent girişindeki mesire alanı da piknik ve dinlenme amacıyla kullanılmaktadır.
İlçedeki ilk yerleşim yeri olma özelliğini taşıyan antik kent, ismini Apollon’un oğlundan almaktadır. Çok eski tarihlere uzanan geçmişi sayesinde o dönemlerin yapıları günümüze kadar ulaşmıştır. Fakat yaşanan doğa olayları yüzünden günümüze kadar çok az bir kısmı sağlam halde gelebilmiştir. Yapılan kazı çalışmaları ile lahit mezarlar ve amfi tiyatro ortaya çıkarılmıştır.
Kral mezarları tarihi ve gezmeyi seven neredeyse herkes tarafından çekilen fotoğrafları sebebiyle bilinmektedir. Mezarlara denizden ya da karadan rahatlıkla ulaşmak mümkün. Son derece farklı mimarisi sayesinde o dönemdeki bolluk ve zenginlik hakkında bilgi elde edilebilmektedir. Ayrıca inşa aşamasında kullanılan motifler ve oymalar, o dönemin mimarisini ve el işçiliğinin kusursuzluğunu da gözler önüne sermektedir. Kullanılan ışıklandırma sistemleri sayesinde akşam saatlerinde ziyaretçilere adeta görsel bir şölen sunulmaktadır.
Su perisi Lykia tarafından kurulduğuna inanılmaktadır. Antik dönemde de Likya Uygarlığı’na çok uzun bir süre başkentlik yapmıştır. Patara isminin tanıdık gelmesinin sebebi, eşsiz ve nefes kesen manzarası ile bilinen Patara Plajı’dır. Fethiye’ye gidildiğinde kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında yer almaktadır.
Müze içerisinde antik yaşama ilişkin çok sayıda tarihi eser ve yapıt yer almaktadır. Daha çok Likyalılar tarafından kullanılan Fethiye bölgesinde doğal olarak bu medeniyete ilişkin yapılar yer almaktadır. Koruma altına alınması gereken eserlerin tamamı müze içerisinde sergilenmektedir. Haftada 7 gün açık olan müze 08.30 ve 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Aynı zamanda St. Nicholas adası olarak da bilinen adanın uzunluğu 1 kilometreyi bulmaktadır. Daha eski adı Aya Nikola olan adada daha çok dini inançlara yönelik yapılar yer almaktadır. 5. ve 11. yüzyıllar arasında kullanılan adada Bizans ve Hristiyanlık kültürüne ait yapılar sayesinde bilgi edinmek mümkündür.
Şelale, bölgedeki tek doğal şelale olarak bilinmektedir. 250 metrelik bir kanyona sahip olan şelalenin suyu, senenin her döneminde oldukça serindir. Ayrıca şelalenin çevresinde trekking, safari veya rafting gibi çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. İlçe merkezinden dolmuşlar ile bölgeye kolaylıkla ulaşım sağlanmaktadır.