10.02.2014 - 17:38 | Son Güncellenme:
İHA
Cine5’te yayınlanan bir programa katılan tecrübeli teknik adam Yılmaz Vural, açıklamalarda bulundu. Vural, futbol hayatında hakkının yenip yenilmediği şeklindeki soru üzerine, “Haklar yeniyor tabi. Türkiye’de başarı eşittir bir başkasını başarısız göstermek. Kendi yaptığı ile bir yere gelmek değil. Çünkü insanlar bakmış ki bir şeyler yapmakla başarılı olunmuyor. Dolayısıyla ben onu başarısız göstereyim ki onun yerinde olabileyim diye düşünüyor. Hiç hoş değil. Artık eğitime de saygı kalmadı. Ben kendi mesleğime bakıyorum örneğin, diploması olmayan arkadaşlarım bile bu işte görev almaya başladılar. O zaman okumanın, öğrenmenin anlamı ne” cevabını verdi.
“İNSANLA YAPILAN İŞİN İÇİNE YABANCIYI KOYMAMAK LAZIM”
Türkiye’deki yabancı teknik direktörler ve futbolcularla ilgili düşüncelerini dile getiren Vural, “İnsanla yapılan işin içine yabancıyı koymamak lazım. Benim oyuncularımla zaman geliyor Türkçe anlaşamıyorsun. Bir insanı anlamak için o dili çok iyi bilmen lazım. Edebiyatından literatürüne hakim olman lazım. Yabancı ile nasıl anlaşacaksın, tercümana anlatıyorsun. Çok önemli yabancı antrenörler geldi bu ülkeye ama başarılı olamadılar. Çünkü insanla çalışıyorsun. Bizde önce insan gelir. Avrupa’da önce iş sonra insandır” diye konuştu.
“PIONTEK’İN YARDIMCILIĞINI KABUL ETMEDİM”
Vural, Türk futbolunda yabancıların olmaması gerektiğini belirterek, “1989 yılında ben Bursaspor’dayken Şenes Erzik ve Türkiye Futbol Federasyonu Asbaşkanı Prof. Dr. Turgay Atasu beni aradılar. ‘Yılmaz, Milli Takım’da sana görev vermek istiyoruz. Yarın gelebilir misin’ dedi. ‘Maç var’ dedim. Ertesi gün gittim. Bana, ‘Sepp Piontek’i Milli Takım’ın başına getirdik. Seni de yardımcısı olarak görmek istiyoruz. Fatih Terim’i de Ümit Milli Takım’ın başına getirdik. Bir gün bu adam giderse Milli Takım sana kalır. Kabul et’ dediler. Basına sürekli Türk futbolunda yabancılara karşı olduğum yönünde açıklamalar yaptığımı, şimdi tersi bir şekilde görevi kabul edersem ‘fırsatçı’ diye anılacağımı söyledim. Teşekkür ettim. Ben şuna çok seviniyorum, bu bir insanın yaşam şansıydı. O da Fatih Terim’in yaşam şansı oldu. Belki ben orada olsam Türkiye böyle çok önemli bir teknik adam kazanamayabilirdi. Bazen bunu yanlış yorumluyorlar” şeklinde konuştu.
“FUTBOLUN BU HALE DÜŞMESİNE ÜZÜLÜYORUM”
3 Temmuz şike soruşturması sürecini değerlendiren Vural, futbolun bu hale düşmesinin kendisini çok üzdüğünü ifade ederek, “Biz de onlardan bir tanesiyiz. Biz de deşifre ettik, rezil ettik ortalığı. 14 Nisan 2011’de bu kanun çıktı. Ondan sonra beş maç kaldı. Beş maçta yapılanlar Türkiye’nin bütün bu şike olaylarının dedikodusunun faturasını bu camiaya çıkardı. Burada vicdanları inciten taraf burası. Halbuki bu yasa çıktıktan sonra bir nefes alma müsaadesi verilebilirdi. Bu yasa bir dahaki sezonda geçerlidir denilebilirdi” dedi.
“ROBERTO CARLOS’UN TEKNİK DİREKTÖRLÜK YAPMASINA KARŞI ÇIKTIM”
Brezilyalı eski futbolcu Roberto Carlos’un teknik direktörlük yapmasına karşı çıktığını belirten Vural, şunları söyledi:
“TSYD semineri vardı. Çıkarken Roberto Carlos yanıma geldi. Kendisine, antrenörlük yapmasına karşı olduğumu, nedeninin de lisansının olmaması olduğunu söyledim. Carlos’a ‘sen öyle bir kapı açtın ki, arkandan Türk arkadaşlarımız da geldi. Artık Türkiye’de eğitim sayende bitti. Senin bu işin içinde olman futbol adına çok önemli bir olay. Girin bu işin içine ama yapın eğitiminizi kardeşim. Emeğe karşı saygısızlık’ dedim. Aramızda bir problem yok. Öpüştük, koklaştık.”