Bundan birkaç yıl önce bir Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız, müşterek bir dostumuza şöyle diyor: “Yavuz Kocaömer’i de sevmeyenler var” Zamanın Sayın Spor Bakanını çok iyi anlarız. Çünkü onun çevresindekiler gerçekten bu satırların yazarını sevmezler. Lafı uzatmadan bunların hangi gruplara dahil kişiler olduğunu sıralayalım.
- Engellilerden ve spordan sorumlu, görevlerini yapmayan veya yapıyormuş gibi gözüken bakanlarımız.
- Bu bakanlarımızın basın danışmanları.
- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nde yıllarca sadece siyaset peşinde koşup, hiçbir işe yaramayan muhtelif kademede çalışanlar. “Gelen ağam, giden paşam” diyenler.
- Görevini yapmayan, bulundukları illerde engellileri düşünmeyen, abuk-sabuk konuşan, hatta Milli Takım’ların kendi illerinde kamp yaptığı zamanlar, sanki bir şey yapıyorlarmış gibi kitabına uydurup harcırah alan Gençlik ve Spor İl Müdürleri.
- Engellilerin sırtından para kazanan ve onları istismar eden engelli ve engelsiz insanlar.
- Laftan başka bir şey üretmeyen federasyon başkanları ve yönetim kurulu üyeleri.
- Engellilerle, sadece ilgilenmiş olmak için ilgilenen belediyeler.
- Engelliler sporlarını, defalarca anlatmamıza rağmen, hâlâ bu sporların “Dandik” olduğunu düşünen, hasbelkader spor teşkilatında yönetici olmuş kişiler.
Bu görevdeki insanların bizi sevmemesi kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü biz çoğunlukla onların tekerlerine “Çomak” sokarız. Onları yazılarımızla Türkiye’ye tanıtırız. Yanlışlarını yazarız.
Ayrıca da bizi sevip sevmemeleri de önemli değil. Sevmeyen 100 kişi ise, sevenlerimizin yüzbinler olduğunu biliyoruz ya, o da bize yeter. Önemli olan bizi değil, itiraf edemeseler bile, yaptığımız işleri sevmeleri.