Yavuz Kocaömer

Yavuz Kocaömer

ykoca@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu program Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinde uygulanıyor. Spor kulüpleri ile okullar iş birliğine gidiyorlar. Burada da konu ikiye ayrılıyor. Engelli çocuklar, engelli spor kulüplerinin antrenörleri tarafından okulda beden eğitimi derslerinde izleniyor ve içlerinden yetenekli olanları seçilerek, performans sporu yapmak üzere kulüplerin alt yapılarına alınıyorlar.
Aynı şekilde engelsiz çocuklarda benzeri bir yol takip ederek, eğer yetenekleri varsa kulüplerde değerlendiriliyor. Böylece de ileride ülkelerini temsil edecek engelli engelsiz sporcular daha ilkokul sıralarından başlayarak gözetim altında yetenekleri değerlendiriliyor ve çalışmalara başlanıyor.
İlgili federasyonlar da bu çalışmalara birer gözlemci gönderip bilgi alıp, geleceğin milli sporcularını seçmeye çalışıyor ve bu yetenekli sporcuların spor yaptıkları kulüplere destek olmaya çalışıyorlar.
Ülkemizde ise; genelde böyle bir çalışma yok. Onun için de spordaki uluslararası başarılarımız ya tesadüfen ortaya çıkan kişisel yetenekleri bağlı kalıyor veya geleneksel sporlarımızın dışına çıkılmıyor. Bunun en yakın örneği de geçtiğimiz haftalarda İstanbul’ da yapılan Dünya Kısa Kulvar Yüzme Yarışları Yüzme Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Okur “Milli Takım olarak iyi şeyler yapmaya çalıştık. Fakat imkanlar dahilinde bu kadar oluyor. İstanbul‘da bir tane yüzme havuzu var. Okullarda beden eğitimi derslerine sınıf öğretmenleri giriyor. Haftada 2 saat olan ders 1 saate indiriliyor. Biz bu şartlarda sporcu çıkarmaya çalışıyoruz” diyor.
Her zaman söylediğimiz gibi, günlük politikalarla ve tesadüfi başarılarla sonuç almak yerine, Türk sporunun yeniden yapılandırılması için ilgili bakanlıkların ve kurumların bir araya gelip bir program yapmalarının zamanı gelmiş, geçmektedir.
Büyük masraflar edilerek geçen yıl yapılan ve üzerinden 13 ay geçen Spor Şurası’nda alınan kararlar takip edilmedi ki böyle bir işbirliğine gidilsin. Bizde laf olsun diye yazıyoruz işte...