Yavuz Kocaömer

Yavuz Kocaömer

ykoca@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta Yılmaz Özdil, köşesinde rahmetli Metin Oktay ile ilgili, insanlığını anlatan bir yazı yazdı.

Rahmetli ile futbolu bıraktığı günden, bizi terk ettiği güne kadar ağabey-kardeş gibi yaşadık. Müşterek çok anılarımız oldu. Bunlardan ikisini aşağıda sizler ile paylaşıyorum:

“Sene 1976, Metin ağabey ile, İstanbul’da, neredeyse her gece gazinolara, müzikhollere gidiyoruz. Bir akşam rahmetli Ferdi Özbeğen’in program yaptığı bir lokalde, tesadüfen aynı anda tuvalete gittik. Çıktığımızda, tuvalette oturan yaşlı bir teyzeye, Metin ağabey o günün parasıyla 2 asgari ücret tutarında bahşiş verdi. Şaşırdım “Ne yapıyorsun baba?” dedim. Bir eliyle boynumu tuttu “Bana bak, biz neredeyse her gece böyle lokallerde eğlenip, keyfimize bakıyoruz. Anamız yaşındaki bu kadınlar, sabaha kadar pislik kokuları içinde oturuyorlar. Sana vasiyetimdir, bundan sonra en büyük bahşişi bu teyzelere vereceksin” dedi.

Haberin Devamı

Nur içinde yat Metin ağabey! Vasiyetini tuttuğumdan da hiç şüphen olmasın.

“Sene 1994, Metin ağabey ile İzmir’de 18 yaş Türkiye Gençler Tenis Şampiyonası’nı izliyoruz. Turnuvadan sonra sohbetimiz uzuyor, sabahı ediyoruz. Saat 06.30 civarında, o zamanki Efes Otel’in merdivenlerinde oturup sohbet ederken, uzaktan bir küçük çocuk elinde beş-on gazete ile geliyor. Metin ağabey, “Gel buraya, kaç gazete var orda, kaç para?” diye soruyor, parasını verdikten sonra tüm gazeteleri kenara bırakmasını söylüyor. Çocuk sevinç içinde giderken, Metin ağabeyin sesi yükseliyor. “Gel bakayım buraya. Hadi al bu gazeteleri yeniden sat, kazanacağın parayla da kendine küçük bir şey alırsın.”

Metin Oktay’ın, bunun gibi sayılamayacak kadar çok, insanlıkla ilgili bizlere verdiği dersler var. Belki bir gün onları da yazarız.

NOT: Okurlarımızın mübarek Ramazan Bayramı’nı kutlar, huzur içinde geçirmelerini dilerim.