Geçtiğimiz haftalarda sevgili Bülent Tulun’la konuşurken : “Sert yazılar yazıyorsun. Belli çevrelerden eleştiri alıyorsun. Sana, bu kadar çırpınıp, engelli sporunu bu ülkede oturtmak için çaba gösterirken bazı insanların “Kötü adam” demesi hoşuma gitmiyor. Neden böyle yapıyorsun ?” dedi.
Defalarca anlattık ama, bir kere daha yazalım.
- Bu ülkede sporun belli bölümlerinde görevli insanlar kişisel çıkarlarını düşünüp, bizlerin bazı konulara girmesini istemezse,
- Engelli sporcuları sanki onlar zavallı imiş gibi görüp, abuk subuk nedenlerle bazı spor yarışmalarına almazlarsa,
- Paralimpik Oyunları olmadan, Olimpiyat Oyunlarının düzenlenemeyeceğini hala içlerine sindiremeyenler mevcutsa,
- “Sakatın da sporu mu olur. Bunların sporu dandik” diyen kendini bilmezler ortalıkta dolaşırsa,
- Yaşamları boyunca hiçbir sosyal sorumluluk projesine destek olmamış, sadece “Dostlar alışverişte görsün” kafasıyla yaşayanlar, içki masalarında bize, “Çamur at izi kalsın” politikası uygulamaya kalkarlarsa,
- Ve bu tip insanlar bir araya gelip, sanki bir şey biliyorlarmış gibi atıp tutmaya başlarlarsa.!
O zaman biz de bu sütunlarda en ağır eleştirileri yaparız. Bundan gocunanlar olursa bize değil, kendi davranışlarına, bilgisizliklerine, kişisel çıkarlarını ön planda tutmak konusundaki etik olmayan davranışlarına bakacaklar.
Amacımız belli, hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, bu ülkede engelli sporlarının çağdaş seviyeye gelmesine elimizden geldiğince katkıda bulunmak ve bu konuda insanlarımızı bilgilendirmek.
Bu konuşmadan sonra Ömer Hayyam’ın aşağıdaki dörtlüğünü bir kere daha severek okuyup, sizlerle de paylaşmak isteriz;
Dünya üç-beş bilgisizin elinde,
Onlarca, her bilgi kendilerinde,
Üzülme, eşek eşeği beğenir,
Hayır var “Sana kötü” demelerinde.
Anlatabildim mi Sevgili Bülent ?