İlker, 1994 yılında Almanya Baden-Württemberg eyaletinde Brackenheim’da dünya’ya geliyor. Annesini ve 5 yaşındaki ağabeyini, kendisi 2 yaşında iken trafik kazasında kaybediyor.
İlker, bir doktor hatası sonucu doğum sırasında, yazılması bile çok güç olan bir şekilde, kafatasının yarısı kopmuş halde dünyaya geliyor. Yoğun bakımda geçen haftalardan sonra, gelişmesi ilerledikçe, yürüyememek, konuşamamak, kendi başına yemek yiyememek şeklinde engelleri ortaya çıkıyor. Ancak, zekası tamamıyla normal. Şimdi 17 yaşında olan İlker, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyor ve bundan birkaç yıl önce Boccia’ya merak salıyor.
Geçtiğimiz ekim ayında Bad Kreuznach’ta yapılan 8. Almanya Booccia Şampiyonası’nda BC 1 sınıfında Almanya 2.’si oluyor. İlker, azimli bir insanın neler yapabileceğinin en güzel örneklerinden. Ülkemizde bir zamanlar, ‘Sakatın da sporu mu olur?’ diyenler, acaba bu satırları okuyunca utanırlar mı?
Bu arada, son Almanya Şampiyonası’nı organize eden Jürgen Erdmann-Feix yakından tanıdığımız bir dostumuz. Bundan yaklaşık 10-11 sene evvel ülkemize gelip, tekerlekli sandalye masa tenisi konusunda antrenör seminerleri vermişti.
Bugünlerde İlker’in en büyük arzusu, Türkiye’de yaşayabilmek. Ancak babası aynı fikirde değil. Bunun kötü bir tecrübesini de, Nisan 2010’da Nazilli’de yaz tatillerini geçirdiklerinde, İlker’e geçici bir süre için gerekli olan bir akülü tekerlekli sandalyeyi, o yörede, belediye başkanından savcılığa kadar birçok yere başvurmasına rağmen sağlayamaması onun bu konudaki ümitlerini kırmış. Nazilli’de nereye başvursa, bir başka yere yönlendirmişler.
Herhalde İlker’in babası, engelli insanlara verilen destek konusunda ülkemizi ‘Almanya’ zannetti!!!