Yavuz Kocaömer

Yavuz Kocaömer

ykoca@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu vefa İstanbul’da bir semt adı değil. Meşhur vefa bozacısı da değil. Vefa, insanların, kurumların birlikte yaşadıkları, birlikte yaptıkları için kendilerine teşekkür borcu olduğunun unutmamasıdır.
Bu günden itibaren önümüzdeki haftalarda size Galatasaray ile ilgili bizzat yaşadığım vefasızlıkları anlatacağım. Hemen belirteyim Galatasaray Kulübü’nde 11529 Sicil numarası ile kongre üyesiyim. Kendimi bildim bileli Galatasaraylıyım. Ama liseli değilim. Son zamanlarda ortaya çıkan liseli- liseci ve diğerleri ayrımını yapanları ayıplayanların başında gelmekteyim. Sicil numaramı vermemin nedeni, bugün Galatasaray Disiplin Kurulu Başkanı olan kıymeti kendinden menkul, kendini hem yargıç hem savcı zanneden, Kulübün eski başkanı Adnan Polat’ı disiplin kuruluna verip sonra da yaptığı hatayı anlayarak talebini geri çeken Celal Açar isimli şahıs beni de disiplin kuruluna vermek isterse üye listesinde adımı ararken fazla uğraşmasın diye.
Vefasızlık nerede ise son yıllarda Galatasaray’da bir gelenek haline geliyor. Bilmediğim şeyler muhakkak vardır. Ama önce Jupp Derwall ile başlamak istiyorum.
Jupp Derwall ile dostluğumuz 1986 senesinde Türk- Alman Genç Sporcuları Değişim Derneği’nin Frankfurt’ta Yönetim Kurulu’nda birlikte çalışırken başladı. Ve sonra gerçekten nerede ise bir baba-oğul gibi ölene kadar devam etti.
2005 senesinde, Derwall’e yakınlığımı bilen yöneticilerden biri beni arayarak “100. yılımızda Derwall için bir plaket ve forma yaptırdık. Kendisine bunları Almanya’ya götürüp verir misiniz” dedi. Ben de Almanya’ya gitmeyeceğimi söyleyince, o da “Olsun, postaya verirsiniz” dedi. Cevaben “Derwall’in yaptıkları ortada. Ben de Galatasaraylıyım, yok mu bir yönetim kurulu üyeniz, bir elemanınız kendiniz götürün verin” dedim. O yönetici de bana “Başkanımız Özhan Canaydın böyle olsun” dedi. Plaket ve formayı alarak Derwall’in evine gittim. “Jupp, ben bunları getirdim ama içime hiç sinmiyor. Bu adamlar sana haksızlık ettiler” dedim. O da bir bacağımı bir eliyle tutarak “Çocuk üzülme, insanlar bazen çok yoğun işlere giriyorlar, unutabiliyorlar, beni bu kadar düşünmeleri bile çok önemli” dedi, ama gözünden de iki damla yaş aktı.
Not: Haftaya devam edeceğiz.