Geçtiğimiz hafta Pazar günü Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından düzenlenen Asya’dan Avrupa’ya Yüzme Yarışları’nda milli engelli yüzücümüz Ali Uzun yarışmalara kabul edilmedi.
Ali Uzun, bu yıl 29 Haziran’da Meis - Kaş arası yapılan 7 km. mesafeli yarışmalara, ayrıca değişik tarihlerde Çanakkale Boğazı’nı geçme maratonu ( 4.3 millik ), GAP Spor Şenlikleri (3,5 km), İznik Gölü Maratonu (5 km) yarışmalarına katılmış bir sporcumuz. Bunun yanı sıra geçen yıl Güney Afrika’da yapılan Dünya Engelliler Yüzme Şampiyonası’nda 5 km. maratonunda yer almış bir engelli yüzücümüz.
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Genel Sekreteri’nin, Organizasyon Komitesi Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Usta ile yaptığı görüşme çok enteresan; Nihat Usta “Bu yarışlara engellileri almıyoruz. Çünkü boğazda yüzmek ölümcül tehlikeli olabilir” diyor. Engelli yüzücülerimizin yukarıdaki performansları kendisine anlatıldığında bir sonuç alınamıyor ve TMPK Genel Sekreteri İbrahim Gümüşdal’ın bunun eşitlik ilkesine ve olimpiyat ruhuna aykırı olduğunu belirttiğinde aldığı cevap şu oluyor: “Öneri getirin, seneye düşünürüz.”
Kim bu Nihat Usta?
Nihat Usta, zamanında TMOK Başkanı Togay Bayatlı’dan ricamız üzerine Milli Olimpiyat Komitemizi temsilen Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Yönetim Kuruluna gelen kişi. Bu spor adamının yukarıdaki gerekçelerle engelli sporcuları yarışmaya almamasını anlamak mümkün değil. Son Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Genel Kurulunda statüye aykırı olarak, seçimleri kazanabilmek için 2 oğlunu ve gelinini son anda TMPK’ya üye yapan, ayrıca Genel Kurul’da sözlü olarak bu yanlışlığı savunan ve bütün bunları yaparken de Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi sıfatını taşıyan bir kişi. Sormazlar mı adama “Çoluk çocuğunuzu üye yapmak, genel kurul kararı alınca mı aklınıza geldi?” diye.
Engelli yüzücümüzün yarışmalara alınmayışının altında acaba başka şeyler mi yatıyor?
Milli Olimpiyat Komitesinin ilgili komisyonu acaba bu kararıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konvansiyonu’nun engelli insanlarla ilgili kararlarını çiğnediğini biliyor mu? Adı geçen konvansiyonun 30’uncu maddesinin 5’inci paragrafı aynen şöyle demektedir. “Engelli sporcular da her türlü genel spor yarışmalarında, her sınıfta yarışlara katılma hakkına sahip olmalıdırlar.”
Şimdi bu sporcumuz Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvurursa Milli Olimpiyat Komitemiz acaba kendini nasıl savunacak? Bekleyip, görelim !