Yavuz Kocaömer

Yavuz Kocaömer

ykoca@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sene 1999. O günkü Ödül Yönetmeliği’nde engelsiz sporculara Olimpiyat veya Dünya Şampiyonu olurlarsa, söz gelişi 300 cumhuriyet altını, engelli sporcular aynı başarıyı gösterdiğinde 25 cumhuriyet altını veriliyordu.
Zamanın Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu ile konuşup, tartışıyoruz. ‘Üzülme, bu işi halledeceğim’ diyor. Bir süre sonra arayarak ‘Hallettim. 25’i 75’e çıkardım’ diyor. Ben de ‘Genel Müdürüm şaka mı yapıyorsunuz? Biz eşitlik istiyoruz. Aslında engelli sporu ile uğraşıp da, Türkiye’nin adını Dünya’da duyuran sporculara daha fazla vermek lazım ama, ondan vaz geçtim, eşitlik istiyorum’ diyorum. Bunun üzerine Genel Müdür Mutlu, ‘Sevgili Başkanım, sen böyle söylüyorsun ama, Merkez Danışma Kurulu’nda ‘Bunların sporu mu olur? Bunlar sakat, sporları dandik’ diyenler var diyor. Daha sonra birçok insanın bildiği süreç başlıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeden Kemal Mutlu’nun sağ duyusu ile sorun çözülüyor ve engelli ve engelsiz sporcuların alacağı ödüller eşit hale getiriliyor.
Aradan geçen 13 yıl içinde Ödül Yönetmeliği ile ilgili yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapıldı. Ama esas eşitlik dengesi korundu. Geçen seneler içinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden kimler geldi kimler geçti. Önemli olan yapılan iyi işlerle anılabilmek.
Şimdi Londra Paralimpik Oyunları’nda, o ‘Sakatın da sporu mu olur?’ diyenler hayatta ise herhalde utanmışlardır. Orada alınan 10 madalya, yüzülen finaller, takım halinde elde edilen başarılar, zamanında bu lafları edenlerden hayatta olanlara ‘kapak‘ olsun.