Ülkemizin demokratikleşme konusunda adımlar attığı bugünlerde bundan yaklaşık 5 yıl önceki yazımızı aşağıda sizlerle tekrar paylaşıyoruz.
Almanya’nın Frankfurt kentinde, Hessen Eyaleti Tenis Federasyonu’nun genel kurulu yapılıyor. Misafir konuşmacı olarak davetliyim. İçişleri ve Spor Bakanı, Federal Alman Spor Teşkilatı Eyalet Başkanı ve Alman Tenis Federasyonu Başkanı konuşmalarını yaptıktan sonra kürsüye çıkıyorum. İçişleri ve Spor Bakanı’na tenisle ilgili birçok şey söylediğini, ama tekerlekli sandalye tenisi konusunda tek bir kelime etmediğini hatırlatarak üzüntümü belirtiyorum.
Konuşmamın devamında Alman Tenis Federasyonu Başkanı ile Eyalet Spor Federasyonu Başkanı’nın bir şeyler konuştuğunu görüyorum. Ve Alman Tenis Federasyonu Başkanı’na şöyle diyorum: “Sayın Bay Dr.Kraus birkaç dakika daha konuşmadan sabrederseniz, benden bir şeyler öğrenebilirsiniz. Ayrıca birazdan federasyonunuz ile ilgili söyleyeceklerim de olacak” diyerek devam ediyorum. “Geçen hafta federasyonunuzu aradım. Almanya’da federasyonunuza bağlı 9 bin 500 tenis kulübünden kaçında engelli tenisi oynandığını, kaç bay ve bayan tekerlekli sandalyeli tenisçi olduğunu sordum, cevap veremediler. Bu nasıl bir federasyon anlayışıdır? Yoksa, engelli sporcuları sporcudan saymıyor musunuz?” Toplantı bitiyor, vedalaşıp ayrılıyoruz.
Geçtiğimiz hafta bilgi olarak bir mail geliyor. Alman Tenis Federasyonu, Eyalet Tenis Federasyonu Başkanları’na gönderdiği mailde “Önümüzdeki iki hafta içinde, eyaletinizdeki tenis kulüplerinin kaçında engelli tenisi olduğunu ve kaçar sporcu olduğunu bildirmenizi rica ederiz.”
İşte Almanya böyle demokratik ve eleştiriye önem veren bir ülke. Biran düşündüm, bu kadar ağır eleştirileri 250 kişilik bir topluluk önünde ülkemizde benzeri makamlardakilere yapsaydık acaba ne olurdu?
Şimdiye kadar çoğunun yaptığı gibi hatalarını görüp, onları düzeltmeye çalışmak yerine küserler, konuşmazlardı herhalde. Daha öğreneceğimiz çok şey var.