Geçtiğimiz hafta sonu, Sessiz Milli Takımımız, Almanya’nın Hannover kentinde yapılan Avrupa İşitme Engelliler Futbol Şampiyonası’nda, finalde Rusya’yı 4-0 mağlup ederek şampiyon oldu.
Medyamızda, kısıtlı da olsa haberlerine rastladık. Teşekkürlerimiz öncelikle, Milli Takımımızı 9 yıldır çalıştıran ve ay-yıldızlı ekiple bir Dünya Şampiyonluğu ve bir de ikinciliği bulunan teknik direktör Ali Metin’e. Şampiyonadan önce, alçak gönüllü davranarak “Şampiyonadaki hedefimiz ilk 3” diye konuşmuştu.
İşitme Engelliler Spor Federasyonu’na da bir teşekkürümüz var. Ancak bir de isteğimiz var. Futbola gösterdikleri ilgiyi, diğer branşlara da göstersinler.
Bu arada Futbol Federasyonumuzun, engelliler futboluna verdiği destekler için de şükranlarımızı sunuyoruz. Bunda da en büyük pay sahibinin, Federasyon Yönetim Kurulu’nun yanında, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Engelliler Koordinasyon Kurulu Başkanı Ömer Gürsoy’a ait olduğunu unutmamalıyız.
Daha önceki bir yazımızda, Alman İşitme Engelliler Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü’nün, Türklerden çekindiğini yazmıştık. Haksız da çıkmadı. Ama her zaman söylediğimiz gibi, ülkemizde engelliler sporu hâlâ bir sistem içinde yürütülmüyor. Kişilere, teknik direktörlere, federasyon başkanlarının tutumlarına bağlı olarak gelişirken, spor yapmak için canla başla uğraşan engelli sporcularımızın içinden sivrilenlerle bu başarılar geliyor.
Geçen hafta yazdığımız gibi umudumuz, yeni hükümetimiz kurulduktan sonra, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü’nün , bir ‘Engelliler Spor Çalıştayı’ yaparak, her engelli branşına göre uygulanabilecek bir sistemi ortaya koymalarıdır.