Tam 22 senedir ülkemizde engelliler sporunun içindeyiz. Bu çalışmalara başladığımızda, bizim de bu konudaki bilgilerimiz, halen ülkemizdeki milyonlarca insanımız gibi çok kısıtlı idi. Bunun nedeni de Türkiye olarak engelliler sporuna Batılı ülkelerden 45-50 sene sonra başlamamızdı. Geçen sürede kendimizi, özellikle Almanya’da yetiştirdik. Ve sonrasında öyle bir noktaya geldik ki, son yıllarda bazı Alman kurumları, engelliler sporunu anlatmamız için bizi konuşmacı olarak davet ediyor.
Ülkemizde ise maalesef yukarıda yazdığımız nedenlerle, özellikle devlet kurumlarında görevli sporla ilgili insanlarımız, hala engelliler sporu konusunda birçok şeyi bilmiyorlar. Bu doğaldır. Ama öğrenmemek, konuyla ilgisi olan yetkililer için artık biraz ayıp oluyor.
Bu geçen 22 senelik süre içinde çok şeyler duyduk. Bazen üzüldük, bazen güldük! Birkaç örnek vermek gerekirse; 1999 senesinde ‘Ödül Yönetmeliği’ni ‘engelli-engelsiz’ sporcular arasında eşitleme çabalarımız sırasında, o zamanki bir Merkez Danışma Kurulu Üyesi, “Ne eşitlemesi? Sakatın da sporu mu olur? Bunlar dandik!” diyebildi. Ki kendisi de eski bir milli sporcuydu!
4 büyük kulübümüzden bir tanesinin başkanı, “Biz tekerlekli sandalye branşımızı sosyal sorumluluk olarak görüyoruz” diyerek, bu konudaki cehaletini ortaya koydu.
Bir başka büyük kulübümüzün genel sekreteri, yine engelli basketbol takımına, “Sizler için kafi derecede pozitif ayrımcılık yapıyoruz” demişti.
Elbette bu üç örneği çoğaltmak mümkün. Bu tarz yaklaşımlar ülkemizde insanların engelli sporuna karşı olan bakış açılarının en çarpıcı örnekleridir.
Tabii ki göreve gelen spor bakanlarımız, Türkiye’nin koşulları dolayısıyla engelliler sporunu bilmek zorunda değiller. Bugüne kadar 22 senede 10 ayrı ‘Spor Bakanı’ ile çalıştık. Bunlardan bir tanesi de Sevgili Mehmet Ali Şahin’di. Eğer bugün ülkemizde engelliler sporu gelişmişse, buna en büyük katkıda bulunan bakanımız Sayın Şahin’dir.
Ve tabii ki devlette spor ile ilgili konularda görevli olanlar da her şeyi bilmek zorunda değiller. Ancak kötü olan, bilmediğini bilmemek ve böylece kendilerini komik duruma düşürmektir!