Sene 2003. Kırklareli Bedensel Engelliler Spor Kulübü kuruluyor. Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın (TESYEV) destekleri ile Kırklarelili engelli gençler sporla hem yaşama bağlanıyor, hem de isimlerini duyurmaya başlıyorlar.
O zamanki kulüp başkanı Erol Gökçe. Kırklareli’ndeki spor salonunda rampa yok, engellilere uygun tuvalet yok, soyunma odası yok. Erol Gökçe çırpınıyor. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gidiyor, “Bakarız” diyor. Valiye gidiyor “Yaparız” diyor, ama bir ilerleme yok.
Sonunda “Sayın Yavuz Kocaömer’e” diye bir mektup hazırlıyor. Yaşadıklarını anlatıyor, olumsuzlukları sıralıyor . Aslında mektubu bana göndermeye niyeti yok. Amacı bir şekilde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne ulaştırıp tepkisini ölçmek. Ve bunun için de o zamanki il müdürünün şoförünü ayarlıyor, şoför de il müdürüne “Erol Ağabey böyle bir yazı yazmış, masasının üstünde bırakmış, kapı açıktı okudum” diyor. Hemen o il müdürü (Şimdi emekli , ismini verip rahatsız etmek istemiyorum) Erol Gökçe’nin yanına geliyor “Ne yapalım? Sen söyle biz yapalım” diyor. Erol Gökçe de, benim Kırklareli’ne geleceğimden bahsediyor. Ve bir hafta içinde hem dış rampalar hem tribün ulaşılabilirliği ve 2 adet soyunma odasını engellilere uygun hale getiriyor. Erol Gökçe’ye aynen şöyle diyor: “Beni o deli ile uğraştırma Allah aşkına”.
Eğer bazı il müdürleri veya başka yetkililer bana bu yaptıklarım için “Deli”’ diyorlarsa hepsinin yanaklarından öperim. Keşke onlar da benim gibi “Deli” olup, bu ülkenin sporuna, kişisel çıkar ve komplekslerini bir kenara bırakıp hizmet edebilselerdi.
Yalnız bu 2003 yılındaki Kırklareli Gençlik ve Spor İl Müdürü mü konu olan? Bugün bile engelli milli takımların kamp yaptığı illerdeki Gençlik ve Spor İl Müdürleri hiç utanıp sıkılmadan “Biz de burada size yardım ediyoruz”diye ilgili federasyonlardan kendilerine ödenek tahsis edip, ödetiyorlar. Ama bu dünyada olmasa da, bir gün herkes layık olduğu şekilde kendisine davranıldığını görecek.