Türkiye bir Paralimpik Oyunları’nı daha alnının akıyla tamamladı. Sporcularımız, 2 altın, 4 gümüş, 9 bronz olmak üzere toplam 15 madalya ile spor tarihimizin en başarılı sonucunu aldılar. Daha fazlası olabilir miydi, belki... Ama şunu da unutmamak gerekir ki, biz engelli sporlarında emekleme safhasını daha yeni yeni geçmeye, artık ayağa kalkıp yürümeye başladık. Koşmamıza ise biraz daha zaman var.ürkiye bir Paralimpik Oyunları’nı daha alnının akıyla tamamladı. Sporcularımız, 2 altın, 4 gümüş, 9 bronz olmak üzere toplam 15 madalya ile spor tarihimizin en başarılı sonucunu aldılar. Daha fazlası olabilir miydi, belki... Ama şunu da unutmamak gerekir ki, biz engelli sporlarında emekleme safhasını daha yeni yeni geçmeye, artık ayağa kalkıp yürümeye başladık. Koşmamıza ise biraz daha zaman var.Çünkü, bu sporda dünyanın önde gelen ülkeleri ile aramızda nereden baksanız 40-50 yıllık bir mesafe söz konusu. Biz paralimpik sporlarını domine eden ülkelerden yarım asır sonra bu işe el atabildik ancak ve 20 yıllık yoğun bir çabanın ardından bu noktaya kadar gelebildik. Daha önce de bu köşede bir kaç kez belirttiğim gibi engelli sporlarında 2000’li yılların başında kurumsallaşmaya başlayan bir ülkeyiz. Bunda, bu satırların yazarının ve yanımızda yer alıp bizimle birlikte statükoya, liyakatsizliğe ve cehalete karşı omuz omuza mücadele veren bir avuç fedakar arkadaşımızın olağanüstü bir çabası ve emeği var. Daha kat edecek çok mesafemiz olduğunu da belirtmeliyim. Ancak, bizler ne yaparsak yapalım bu işin öznesi sporculardır. Asıl onların istemesi, çalışması, gayret ve azim göstermesi gerekiyor. Sağolsunlar sporcularımız da bu üstün gayretlerini her platformda gösteriyorlar. Her biri, makine gibi işleyen bir sistemin ürünü olan rakiplerine karşı inanılmaz bir mücadele örneği veriyor. Kazanıyorlar, kaybediyorlar; o kadar önemli değil. Aslolan bu yola koydukları iradedir. Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’nda bazıları boyunlarına madalyayı taktı, bazıları da kürsüyü kıl payı kaçırdı. Hiç kuşkunuz olmasın, bundan sonraki Paralimpik Oyunları’nda Tokyo kahramanlarının yanısıra kürsünün eşiğinden dönenlerin de bir kaçı ve daha pek çok yeni sporcumuz ülkemize madalyalarla dönecek. Zira sporcularımız, toplumumuzun büyük bir kesiminin baktığı gibi bakmıyor artık bu olaya. Paralimpik spor onlar için bir hobi ya da rehabilitasyon aracı değil, profesyonel bir iş; hayatlarının çok önemli bir parçası olmuş durumda. Bu bilinçle hareket ettikleri için de çok çalışıyorlar, bilimsel metotlarla antrenmanlarını yapıyorlar, kendilerini her geçen gün geliştiriyorlar ve başarıya giden merdivenleri birer birer değil, ikişer ikişer tırmanıyorlar. Rakipleriyle aralarındaki mesafeyi de gün be gün kısaltıyorlar. Çok değil, bundan 15 yıl önce bir, sadece bir sporcumuzun; Korhan Yamaç’ın 2004 Atina Paralimpik Oyunları’nda tarihimizde ilk kez ülkemize kazandırdığı altın ve bronz madalyaya tanıklık ederken, boğazımız düğümlenmiş, göz yaşlarımızı tutamamıştık. Şimdi ise onlarca Korhan Yamaçımız ve madalyalarımız var. Bu sayı yakın bir gelecekte yüzlere ulaşacaktır mutlaka. Başarılar karşısında daha soğukkanlı, daha mutedil davranıyoruz artık işin içindeki insanlar olarak. Başaracaklarını biliyoruz, görüyoruz. Onların taşıdıkları potansiyelin farkındayız. Ancak ülkemizde karşı karşıya oldukları birçok engelin hala karşılarında dağ gibi durduğunun da farkındayız. Sporcularımız da bunun farkında. Rakiplerinden ve kendi engellerinden çok toplumun ve yöneticilerimizin büyük çoğunluğunun zihinlerinde var olan bariyerleri aşmak için yoğun bir çaba ve enerji sarf ediyorlar. Bu da başarılarını bir kat daha anlamlı kılıyor. Paralimpik kelimesinin ne anlama geldiğini Türk sporunu yöneten birçok üst düzey yöneticinin dahi bilmediği bir ülkede bu başarıları elde etmek kolay bir şey değil. O nedenle bütün alkışlarımız onlara...