20.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
SERDAR SARIDAĞ - RÖPORTAJ
Alexander Jarvis... Blackbridge Cross Borders şirketinin CEO'su. Lise yıllarında kurduğu ilk şirketini sonrasında iyi bir karla sattı. Bir süre büyük hacimli Çin firmaları ve yatırım bankalarında, kurumsal hayat deneyimi yaşayarak kurduğu Blackbridge şirketiyle, global anlamda futbol sektörünün tanınmış aktörleri arasına girdi. Tüm Dünya'da özellikle Avrupalı futbol kulüplerinin; Çin, ABD ve diğer ülkelerdeki yatırımcılara tamamen satılmasına ya da azınlık hisse satışlarıyla ortak edilmelerine, aracılık ve danışmanlık hizmeti veriyor.
Çinli şirketlerin sadece 3-4 yıl içinde Avrupa'da tam 27 kulübe sahip veya ortak olduklarına vurgu yapan Jarvis, "Blackbridge olarak İngiltere ağırlıklı olmak üzere birçok kulübün tamamen ya da belli oranda hisselerinin satılmasına aracılık ettik. Özellikle ABD'li yatırımcıların, Körfez Bölgesi ve diğer başka bölgelerin yatırımcılarının da futbol yatırımları son yıllarda çok artmış durumda. Yayın ihaleleri, sponsorluk gelirleri ve diğer gelirlerde çok yüksek artış var. 3-4 sene önce belli bölgelerle yaptığım ilk toplantılarda, insanların tutucu olduklarını görmüştüm. Mesela bazı Fransız kulüp sahipleri özellikle Çinliler'e satmaya çok soğuk bakıyorlardı. Ama gelinen noktada şu anda Çinliler'in futbol yatırımları başladı ve birçok kulüp aldılar. Hemen arkasından başka bölgelerdeki yatırımcılar da Marsilya ve Lille'i satın alarak pazarı daha da büyültmeye başladılar. Aynı şey Türkiye için de gerçekleşmeli. Türkiye'de birçok kulübün yapısı dernek statüsü nedeniyle buna müsait değil. Bu durum bir an önce değişmeli ve bu konuda tutucu olunmamalı. Sektörü büyütmek için en önemli hamle, yabancı yatırımcıların futbola girmesidir" dedi.
Alexander Jarvis sözlerine şöyle devam etti:
"Sosyal medyadan İstanbul'da olduğumu duyan birçok yabancı medya kurumu, burada bulunduğum sürece beni aradılar. Herhangi bir yatırım olup olmadığını merakla izliyorlar. Özgün Koyutürk ile tanışmamız bizim için çok büyük bir kazanım oldu. Dünyanın en tanınan menajerleri bizlerle defalarca işbirliği içine girmek istediler. Hatta şu an Dünya'nın en büyük menajerlik firmalarından birinin de Çinli bir fona satışını tamamlamak üzereyiz. Ama Özgün Koyutürk, Paris'te yediğimiz bir akşam yemeğinde bizi çok etkiledi. Şaşırtıcı biçimde belli önemli noktalarda kendi işimize ve yaptığımız şeye olan bakış açısını değiştirdi. Sadece çok geniş bağlantılarıyla değil vizyonuyla da bize çok şey katıyor. Aldığımız karar ile sadece Türkiye'de değil; Fransa, Portekiz, Yunanistan ve bazı başka ülkeler için de iş ortaklığı kararı aldık. Kendisiyle birlikte Türkiye'de üç gün geçirdik. Bazı kulüplerle tanışma ve fikir alış-verişinde bulunma şansı elde ettik. Şu an bu toplantılarla ilgili detay paylaşmam mümkün değil ama Türkiye'nin bizim ve yatırımcılarımız için çok ilgi çekici bir ülke olduğunu belirtmeliyim.
Türkiye'nin büyüyen bir ekonomisi var. İpek Yolu'nun ise en stratejik noktalarından biri... Bu ülkede futbola olan tutku ise çok nadir bulunan cinsten. Tesisleşme yönünde müthiş gelişmeler var. Kulüpler gelirlerini arttırıyor. Gerekli değişiklikler yapılır ve de kulüpler doğru yönetilir ise Türkiye'nin en üst liglerle yarışabilecek seviyelere geleceğine inanıyorum. Birçok konuda Avrupa futbolunda ilkleri yaptığımız gibi, bu harika ülkede de ilk yabancı yatırımcı girişlerini biz yapmak istiyoruz."
'Formül şirketleşme'
Menajer Özgün Koyutürk, Alexander Jarvis gibi Türkiye'nin futbolda büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. 2-3 yıl için göreve seçilen yöneticilerin kulüpleri ödenemez borçların içine soktuklarını kaydeden Koyutürk, "Hem ülkemiz hem de ülke futbolumuz çok büyük potansiyele sahip. Gelişmekte olan bir ülke olarak belli sektörlerde altyapı, organizasyon ve de yönetimde sıkıntılar yaşayabiliriz. Futbolda bu sıkıntılar net biçimde mevcut. Özellikle de yönetim anlamında en önemli konu; Türk kulüplerinin bir çoğunun halen dernek statüsünde olması. İyi yönetilen kulüpleri ayrı tutuyorum. 2-3 seneliğine başkan ya da yönetici olarak seçilen bir çok insanın, kulüpleri kısa vadeli öznel başarılar ya da başka amaçları için ödenemez borçlandırmalara soktuklarını üzülerek görüyoruz. Öznel diyorum çünkü bana göre günlük başarılar elde edip borçluluğunu ödenemez bir hale getiren kulüp, başarısız bir kulüptür. Kulüplerin artan gelirlerinin yatırıma ve de karlılığa dönüşmesi gerekirken, yönetim anlayışı ve amaçları doğrultusunda borçların logaritmik olarak arttığını görüyoruz. Şirketleşebilmiş kulüplere baktığınızda ise (azınlık hisselerini borsaya açan büyük kulüpler hariç) hep doğru yönetim modelleri ve de sıfır borçluluk var. Öyleyse formül çok basit; kulüpleri dernek statüsünden çıkartıp şirketleştirmek... Biz şu an Türk futboluna, yabancı yatırımcının girişinin kapısını açmak istiyoruz" diye konuştu.
Türk futbolunda bir devrimi gerçekleştirebilmek için yoğun bir şekilde çalıştıklarını da sözlerine ekleyen Koyutürk, "Doğru modelleme ile yapılacak bir ortaklık ya da satınalma sonrası, doğru yönetim danışmanlığı ile de örnek modeli oluşturarak, Türk futbolunda bir devrimi gerçekleştirmek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ülke ekonomisi açısından baktığımızda ise Simon Kuper'in harika bir iş çıkardığı kitabının adı olan "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir"e ek olarak "futbol yatırımı da asla sadece futbol yatırımı değildir" diye değerlendirmek lazım. Blackbridge portföyündeki yatırımcılar, çok geniş hacimli fonların başında geliyor. Bir çok ülkede olduğu gibi futbolla başlayan yatırımları, yine bizim danışmanlığımız ile ülkemiz için çok farklı sektörlere de yönelecektir" ifadelerini kullandı.
Henüz 26 yaşında olan Alexander Jarvis zamanının büyük bölümünü seyahatlerde geçiriyor.