Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başlığa bakıp kanaatkâr olmadığımı müşkülpesentlik yaptığımı düşünebilirsiniz; ancak mesele benim ne hissettiğim değil, takımın verdiği eforun karşılığını alamama ve hem kendi üzerlerinde duyduğu aynı zamanda da taraftara yansıttığı baskı halini vurgulamaya çalışıyorum.
Livakovic’in hatası sonrasında Ankaragücü’nün kazandığı penaltı ile karşılaşmanın hemen başında yenik duruma düşen Sarı-Lacivertliler sonrasında rakibine öyle bir baskı kurdu ki peş peşe yarattığı gol fırsatları, kaleye çektiği şutlarla bir anda maçı ne kadar çok istediğini net bir şekilde göstermiş oldu.
Özellikle Cengiz Ünder hırsı ile bu ifadenin sahada cisimleşmiş hali gibiydi.
Sonrasında attığı gollerle takımı rahatlatan da o oldu.
İlk golü orta şut karışımı herkesi şaşırtan akıl dolu bir vuruş sonrasında geldi.
İkincisi de ceza sahasında olmanın getirdiği bir fırsat vuruşuydu ki bir benzerini Gaziantep FK maçında İrfan Can atmıştı.
Böylece birbirinin yedeği iki oyuncunun taşıdığı bir takım haline geldi Fenerbahçe!
Devamında da ataklar peş peşe devam etti; özellikle Dzeko’nun yararlanamadığı fırsatları izledik.
İkinci yarının ilk 15 dakikasında da bu baskı sürdü ancak sonuç alınamadı.
10 isabetli şut; kaçan net 5 gol pozisyonu, 9 korner ama skor değişmedi!
2-1 ya da 5-1 neticede her iki durumda da 3 puan alıyorsunuz.
Ancak hafızalarda bir hafta önceki Samsunspor karşılaşması o kadar canlıydı ki ister istemez 2-1 devam eden karşılaşmanın gerilimi sonuna kadar hissedildi.
Daha fazlasını gerektiren durumun özeti de buydu işte!
Fenerbahçe rakiplerine karşı çok ağır ve net bir üstünlük kurarak oynuyor.
Savunmasında pozisyon vermiyor.
Bu maçta iki pozisyon ve aslında pozisyon bile sayılamayacak bir penaltı vardı sadece.
Djiku’nun gelişiyle birlikte savunma yine bir adım daha öne çıkmaya başladı. Oosterwolde’yi de son karşılaşmalarda her fırsatta övdük ancak orijini stoper olan oyuncunun farkını görmek için de bu karşılaşmada Djiku’nun ne yaptığını izlemek fazlasıyla yararlı oldu.
Fenerbahçe bu sezon Kasım ayında yaşadığı krizden sonra stoper hattına neredeyse yığınak yaptı.
Bonucci gibi usta oyuncunun yanına Çağlar Söyüncü’yü ekleyerek sadece bu sezon değil, önümüzdeki yılın kadrosu için çok önemli bir tandem oluşturdu.
Ayrıca sağ ve sol kanat bekleriyle de hattın güvenliğini sağlamlaştırmakla kalmıyor; hücum aksiyonları için yaratıcı bir takıma dönüşüyor.
Ferdi’nin topla ileriye her çıkışının rakibin savunmasına inen bir hançer darbesine dönüşmesini engelleyen tek şey takım arkadaşları ile yeterli koordinasyonu sağlayamamasıydı.
Bu anlamda Tadic ve Szymanski ile gereken uyum sağlandığında Fenerbahçe’nin sol kanat aksiyonlarının daha güçlü bir tehdite dönüşeceğini söyleyebiliriz.
Tadic bugün özellikle ilk yarı önemli katkılar sağladı, oynadığı bölümde.
İlk yarının son dakikalarında çektiği şutu Ankaragücü kalecisi Bahadır’ın son anda ters tarafta kalmasına rağmen ayaklarının ucuyla çıkarması oyuncu için büyük bir şanssızlıktı.
O top golle sonuçlansaydı bugün maçın golünü atan Tadic gerçeği üzerine güzellemeler okunacak, dinlenecekti.
Dzeko, Ocak ayını iyi geçiremedi. Her maç gol ortalaması biraz daha düşerken üzerine de bir baskı yükleniyor. Taraftarın, sahadan çıkarken gereken desteği vermesinin kendisi üzerinde olumlu etki yaratacağını, kariyerli profesyonelliği göz önünde bulundurulduğunda tecrübeli oyuncunun bu durumu iyi yöneteceğini tahmin ediyorum.
Diğer taraftan Dzeko’nun sahada sadece gol atmak için bulunmadığını hücum aksiyonlarında hem sırtı dönük oyunda, hem uzun mesafeli pas opsiyonlarında hem de Fenerbahçe’nin sağ ve sol kanat aksiyonlarında merkezde çok önemli rol üstlendiğinin farkında olarak karşılaşmaları izlemek gerektiğini notlarımız arasına alalım.
Ayrıca savunma yerleşiminde Szynmanski ile birlikte geriye en hızlı gelen oyuncu olduğu gerçeğini atlamamak gerekiyor.
Son bir not da duran top organizasyonları ve kullanımı için yazalım, bitirelim.
Fenerbahçe bu maçta 9 korner vuruşu kullandı ve hiçbiri etkili değildi.
Etkinin yerleşimle mi yoksa yapılan ortalarla yani bunları kullanan oyuncularla bağlantılı olup olmadığı ve bu soruna nasıl bir çözüm üretileceğinin cevabı hiç kuşkusuz İsmail Kartal’da bulunmaktadır.
Önümüzdeki karşılaşmalarda bu etkinin gücüne daha fazla ihtiyaç duyulacaktır!
Ocak bitti, Fenerbahçe adına zorlu bir Şubat ayı başlıyor.
Antalyaspor (D), Alanyaspor, Rizespor(D) ve Kasımpaşa maçlarının herbirinin zor geçeceği sonrasının da artık yokuş aşağı inmek anlamı taşıdığını söyleyebiliriz.