06.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Spor Toto Süper Lig'in 17'nci haftasında Trabzonspor, Giresunspor'u farklı skorla mağlup etti. Bordo-mavililerin futbolunu spor yazarları değerlendirdi. Milliyet Gazetesi yazarlarından Cemal Ersen, "Oyun mu, skor mu önemli" başlıklı yazısında çarpıcı ifadelere imza attı. Cemal Ersen, Trabzonspor'da Marek Hamsik'le ilgili verilen kararı değerlendirdi.
İşte Trabzonspor - Giresunspor müsabakasının ardından yapılan değerlendirmeler...
OYUN MU, SKOR MU ÖNEMLİ? / CEMAL ERSEN
Ligin yarıya yakını tamamlanmak üzere. Trabzonspor’un ezberlenmiş bir oyun planı, ideal bir kadrosu olduğu söylenebilir mi? Kesinlikle hayır. Gerekçeler değişik olabilir, teknik direktör tercihleri de önemlidir ama her maçta farklı bir takım görmeye alıştık artık.
Geçen sezonun şampiyonu istikrarlı bir tablo çizemiyor. Sistem ve oyuncu profili değişmiş olabilir. Ama bu kadar sürede soruna çözüm üretilemesi gerekiyordu. Geçen haftaki Karagümrük maçı ile dün geceki Giresunspor müsabakası arasındaki fark garip değil mi?
Trabzonspor ilk yarıda öne geçmesine karşın oyundan ve skordan memnun olan var mı acaba? Konuk ekibin şanssızlığı sonucu Bajic’e çarpıp ağlara giden top dışında, tribünleri heyecanlandıracak pozisyon izleyemedik.
Giresunspor ise istikrarlı bir ekip. Bakmayın fark yediğine. Mütevazı kadrosunu iyi tanıyan ve onlara güvenen bir teknik direktörü var. Hakan Keleş’in öğrencileri de bunun farkında. Oyunun ilk bölümünde Görkem ve Kuwas ile yakaladıkları iki fırsat vardı. Savunmada da çok iyi kapanıp, rakibe alan bırakmamaya çalıştı.
Trabzonspor cephesinde biraz Bakasetas, biraz da Trezeguet’in gayretli olduğunu gördük. Orta alanda ise Siopis direnişi.
Geçen hafta Karagümrük travması yaşayan bordo-mavili ekip kazanmak için istekli miydi? Evet ama sadece istekli olmak yetmiyor. O kadar yetenekli oyuncun var... Adam eksiltecek, savunma arkasına pas atacak, forvetini pozisyona sokacak, kanatları etkili kullanacaksın.
İkinci yarıda sınırları zorlayan ve futbolun doğrularını yapmaya çalışan bir takım vardı sahada. 60. dakikadan sonra adeta kimlik değiştirdi Karadeniz temsilcisi. Attığı ikinci golün hikayesi ilginçti. İki dakika içinde iki köşe atışı, Gomez’in iki kafa vuruşu, kaleci Onurcan’ın iki mükemmel kurtarışını izledik. Hani mahalle maçlarında derdik ya, “üç korner bir penaltı” diye. Ona gerek kalmadı, Gomez üçüncü korneri ‘es’ geçmedi. Hemen sonra Doğucan’ın daha formasını terletmeden tribünleri rahatlatan golü geldi.
Bakın, oyun farklı, skor farkı. Ben oyun tarafındayım. Doğrusu, tatmin edici bulmadım. Taraftar memnun olabilir, lakin gözlerim geçen sezonun ilk yarısındaki Trabzonspor’u arıyor. Coşkulu, arzulu, kendini kabul ettiren ve sahada ağırlığını hissettiren Trabzonspor’u. Umarım Giresunspor galibiyeti hasretin sona erdiği maç olur.
Son olarak; teknik direktörlerin işine karışmak gibi bir huyum yok. Abdullah Avcı’nın da oyuncu tercihlerine her zaman saygı duymuşumdur. Takıma kimi koyuyorsa vardır bir bildiği diye düşünürüm.
Ancak Hamsik konusunda kafam karışık. Lider oyuncu sakat mı, hocası ile arasında bir sorun mu var? Yoksa böyle bir maçta son on dakikada oyuna girmesi garip geldi bana. Haksızlık olmuyor mu bu düzeyde bir futbolcuya? Kaygılarımda yanılmak isterim. Sağlıklı bir Hamsik’i izlemek her zaman keyif veriyor çünkü.
Bir de Abdülkadir Ömür konusu. Sevgili kardeşim; hocan sana bu kadar inanıyor ve güveniyor. Sen de eski günlerine dönmek için daha fazla çaba göster. Senden beklentilere karşılık ver. Hamsik’e övgü yağdırdım ama, sen çok daha değerlisin benim için.
ÜÇ PUANDAN FAZLASI…! / AKSAL YAVUZ
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kazanarak devam ettiği Süper Lig’de Trabzonspor’un kaybetmeye tahammülü yoktu. Zira sezon başından bu yana o kadar çok kaybettiler ki… Bu hafta da kaybetmiş olsaydılar; Trabzonspor adına yazılacak ve de söylenecek ilk cümle ‘Son şampiyon çok erken havlu attı!’ olabilirdi.
Bitexen Giresunspor, hafife alınacak takım değil. Bazen deplasmanlarda inanılmaz skorlara imza atıyorlar, attılar da. Mesela bu sezon Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi İstanbul’da devirdiler.
Doğrusunu söylemek gerekirse dün gece de istedikleri gibi başladılar; Trabzonspor’a oranla ne yaptığını ve nasıl oynanmasını gerektiğini bilerek. Tıpkı İstanbul’da Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı oynadıkları gibi; oyunu kendi yarı alanında kabul edip, kaptıkları toplarla rakip kaleye gitmek. O anlamda bir iki kez de Trabzonspor kalesini yoklamadılar değil…
Bordo-mavililer al gülüm, ver gülüm oyunuyla başladı. Üstelik kanatlardan biri yok, yüksek tempo senelik izindeydi. Topu ayağına olan bir şeyler yapmaya çalıştı, topsuz oynayanı, alan daraltanı, kendine boş alan yaratanı görene aşk olsun!
Ligin kırılma karşılaşmalarının birinde bu kadar isteksiz olunmamalı, yüksek tempoyla oynamalı… Bir de kendi sahanda, taraftarının önünde oynuyorsun…
30. Dakikada Bajic’in kendi kalesine attığı gol, Trabzonspor’un imdadına hızır gibi yetiştiği andı; piyangodan servet çıkmışçasına. Yenilen o gol yeşil-beyazlı oyuncuların moralini alt üst etti, ayarını kaçırdı. Rakibe gol atmasını beklediğiniz, istediğiniz oyuncunun böyle bir maçta kendi kalesine gol atması; Trabzonspor için büyük şans, komşu Bitexen Giresunspor için büyük şanssızlıktı…
Temposuz, renksiz oyununu ikinci yarıda da sürdürdü Avcı’nın öğrencileri… Haklarını yemeyelim, 67 ile 70 dakikaları arası tribünlerin de ateşlemesiyle rakip ceza sahasında üç dakika çok sert estiler. Köşe vuruşları eşliğinde Gomez ile ikinci golü bulduktan beş dakika sonra da Djaniny, Doğucan ortak yapımı attıkları golle fişi çekip işi bitirdiler ama Trabzonspor’un oyunu keyif vermedi…
İyi oynamamalarına rağmen onlar adına alınan üç puan harika. Böylelikle hem moral buldular, hem Galatasaray ve Fenerbahçe ile farkın açılmasına, hem de ‘Son şampiyon çok erken havlu attı’ diye yazmak için sırada bekleyenlere müsaade etmediler…