Yeni bir yıla girmenin heyecanı içerisindeyiz. Herkesin yeni yıldan bir takım beklentileri var. Buna futbol dünyamız da dahil.
Elbette yeni yılda ülke futbolumuzdan beklentilerimizin başında Türk Milli Takımı ve UEFA Avrupa Ligi’ne katılan takımlarımızın başarılı olması geliyor. Hepimizin temennisi bu beklentinin gerçeğe dönüşmesi.
Gelgelim biraz düşünüp ayrıntıya girince geçmiş yıllardan süregelen bazı olumsuzlukların artarak devam ettiğini görüyoruz. Örneğin, Avrupa’da başarı hedefliyoruz ama Türkiye Süper Ligi’nde oynanan futbol Avrupa’nın önemli liglerinin çok gerisinde.
Öncelikle ülkemizde futbol çok yavaş oynanıyor. Tempomuz çok düşük. Örneğin Avrupa’nın önemli liglerindeki sıradan maçlarda bile bizden daha hızlı ve göze daha hoş gelen bir futbol oynanıyor.
Elbette bunun önemli bir unsuru da hakemler. Türk hakemleri son yıllarda maalesef pek iyi durumda değiller. Hele bu sezon tam anlamıyla dökülüyorlar. Verdikleri ve vermedikleri kararlar evlere şenlik. Özellikle ikili mücadelelerde hemen düdüklerine başvuruyorlar. Oysa Avrupa’nın önemli liglerinde futbol kuralları içerisindeki ikili mücadelelerde oyun katiyen kesilmiyor. Yani futbolun hızlı ve tempolu oynanmasında hakemler başrolü oynuyorlar.
Diğer yandan hakem dünyasındaki en büyük sıkıntılarımızdan olan maça göre düdük çalmak da Avrupa futbolunda az görülen bir olay. Sahadaki takımlar kim olursa olsun takımların isimleri değil, futbolun kuralları ön planda tutuluyor. Benim gördüğüm kadarıyla İspanya bu konuda biraz bize benziyor. Orada da Real Madrid ve Barcelona’nın diğer takımlara göre korunduğunu gözlemleyebiliyoruz.
Elbette futbolcuların futbol mantaliteleri de bu güzel oyunu etkileyen önemli bir faktör. Türkiye’de futbol çok sert oynanıyor. Fakat bu sertlik topa değil, daha çok rakibe yönelik uygulanıyor. Böyle olunca da teknik kapasitesi yüksek futbolcuların başarı şansları azalıyor.
Tabi seyir zevki olmayınca tribünlere seyirci çekmek de gittikçe zorlaşıyor. Süper Ligde bile takımlar genellikle boş tribünlere oynuyorlar.
Altyapıdan yıldız futbolcuların yetişememesi de önemli bir problem. Bu konuda en ciddi çalışan kulüp Altınordu. Kırmızı- lacivertliler orta vadede Türk futboluna önemli yıldızlar kazandırabilirler.
Türkiye’de büyük olarak nitelendirilen takımlar başta olmak üzere ekonomik açıdan yapılan yanlışlar da kulüpleri iflasın eşiğine getiriyor. Bugün dört büyük takımımız da UEFA’nın mali kriterlerinin kıskacında. Bu da insanları tribünlere çekecek ve Avrupa’da önemli zaferler getirebilecek önemli yıldızların transfer edilmelerini engelliyor. Elbette bunun kökeni geçmiş yıllarda yapılan transfer hatalarına ve plansız harcamalara dayanıyor.
İşte bu şartlar altında 2017’nin futbolumuz için yeni umutlar ve başarılar getirmesini diliyoruz. Ama var olan şartlar altında kafamızın soru işaretleriyle dolu olduğu da bir gerçek. Esasen futbolumuzun bir mantalite reformuna ihtiyacı var. Benim 2017’de Türk futbolundan en büyük beklentim bu mantalite reformunun gerçekleşmesi.
2017’nin Türkiye ve dünyaya barış, huzur ve mutluluk getirmesini dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum. Sağlık ve sevgi dolu nice yıllar dileğiyle…