Şampiyonlar Ligi’nde destan yazan Beşiktaş, Türkiye Ligi’nde puan kaybetmeye devam ediyor. Bu anlamda Beşiktaş için Türkiye Ligi adeta bir sendroma dönüştü. Siyah- beyazlılar Akhisar maçıyla, evlerinde kaybettikleri puanlara bir yenisini daha eklediler.
Esasen Beşiktaş, her Şampiyonlar Ligi maçı öncesi benzer senaryoları yaşıyor. Şenol Güneş, gerek milli maç dönüşü olmasını, gerekse de hafta içindeki Porto maçını düşünerek rotasyonlu bir kadroyla sahaya çıktı. Ancak yine rotasyondan beklediğini bulamadı.
Tabii kabul etmek gerekir ki, Akhisar kalecisi Lukac’ın Quaresma’nın penaltısını kurtarması maçın kaderini değiştirdi. O penaltı gol olsa şimdi çok daha farklı bir hikayeyi konuşuyor olabilirdik. Çünkü Akhisar, geriden gelme refleksine sahip bir takım değil.
Kaçan penaltı Akhisar’ın direncini arttırırken, Beşiktaş artık istediklerini sahaya yansıtamamaya başladı. Özellikle rotasyonda Babel’in yerine şans bulan Lens, bu şansı yine değerlendiremedi. Hollandalı futbolcu, ilk yarıda inanılmaz bir şekilde kaçırdığı net gol pozisyonuyla maçın kaderini etkileyen isimlerden oldu.
Şenol Güneş’in ikinci yarıya Lens’in yerine Babel ve Tolgay’ın yerine Oğuzhan’la başlaması isabetli olurdu. Ama o tercihini Cenk Tosun’dan yana kullandı ve Kara Kartal ikinci yarıya 4-4-2 ile başladı. Hatta kısa bir süre sonra 4-2-4’e döndüler. Ama bunların hiçbiri Beşiktaş’ın oyununa efektif bir fayda sağlamadı.
Şenol Güneş bunun üzerine önce Negredo’nun yerine Babel’i, sonra da Tolgay’ın yerine Oğuzhan’ı sahaya sürerek klasik düzenine döndü. Ama sonuç değişmedi. Hatta siyah- beyazlılar baskılı oyunlarına rağmen pozisyona giremezlerken, Akhisar skoru lehine değiştirebilecek pek çok pozisyon buldu. Üstelik tartışılacak bir şekilde on kişi kaldıktan sonra da ciddi gol şansları yakaladı. Eğer Fabri’nin kritik kurtarışları olmasa konuk takım, Vodafone Arena’dan üç puanla da dönebilirdi.
Elbette Şenol Güneş’i rotasyondan dolayı eleştiremeyiz. Hatta bu rotasyonların yapılması bir zorunluluk. Sorun, rotasyonda kullanılan futbolculardan verim alınamamasında. Örneğin Lens, bu maçta da hayal kırıklığı yarattı. Rotasyon olarak değerlendiremeyeceğimiz Tolgay da, Akhisar karşısında eski formundan çok uzaktı. Bununla birlikte stoperde görev verilen Medel, gördüğü gereksiz sarı kart dışında oldukça iyiydi. Negredo da, belki gol atamadı ama sahada kaldığı sürece pozitif bir futbol ortaya koydu.
Esasen yukarıda belirttiğim gibi Şenol Güneş, ikinci yarıya Cenk Tosun değil de, Babel’le başlasaydı daha fazla verim alabilirdi. Çünkü Beşiktaş’ın öncelikle ikinci bir santrafora değil, Lens’in yerine rakip ceza sahasına daha iyi top taşıyabilecek Babel’e ve orta sahadan ileriye servis yapabilecek Oğuzhan’a ihtiyacı vardı.
Beşiktaş, Türkiye Ligi’nde yaşadığı her puan kaybının ardından çıktığı Şampiyonlar Ligi maçlarında başarılı sonuçlar aldı. Dilerim bu gelenek bu sefer de devam eder. Porto karşısında başarılar Beşiktaş.