Geçen hafta derbide Beşiktaş’a hem skor hem de oyun olarak boyun eğen Galatasaray, Akhisar karşısında da büyük sıkıntılar yaşadı. 4-2’lik skora rağmen Tudor ve Galatasaraylı futbolcular gerilim dolu bir gece yaşadılar. Hatta Tudor, ilk yarının sonunda tribünler tarafından istifaya davet edildi ve Fatih Terim tezahüratları yapıldı.
Esasen Galatasaray maça iyi başladı. Ancak önce Mariano’nun sakatlanıp çıkması, sonra da Maicon’un kendi kalesine attığı gol sarı- kırmızılıları olumsuz etkiledi. Devrenin sonuna doğru Muslera’nın hatasıyla gelen ikinci gol de işin tuzu biberi oldu.
Ancak ikinci yarıya gol için yoğun bir baskıyla başlayan Galatasaray, istediğini almayı başardı. Fernando’nun çabası ve ikinci yarının başında attığı gol dışında ilk yarının etkisiz isimleri Belhanda ve Feghouli’nin ikinci yarıda biraz hareketlenmeleri ve Ndiaye’nin öne doğru oynatılması Galatasaray’ın geri dönüşünde etkili oldu. Ama şüphesiz bu geri dönüşteki en büyük faktör Galatasaray taraftarlarıydı. Sarı- kırmızılı taraftarlar kendi futbolcuları üzerinde itici bir güç oluşturdukları gibi rakip takım üzerinde de büyük bir baskı meydana getirdiler.
Gelgelelim bu maçın biraz derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Her ne kadar ikinci yarıdaki etkili futbollarıyla galibiyette pay sahibi olsalar da, Belhanda ve Feghouli’nin iyi bir sezon geçirdiklerini söylemek zor. Nitekim bu ikili geçen haftaki derbide de çok etkisiz kalmışlardı. Buna rağmen Tudor tırpanı Rodrigues’e attı. Oysa kanatlarda Rodrigues ve Yasin’in oynamaları daha mantıklı olabilirdi.
Zaten tırpanı Rodrigues’in yerine ilk hak eden Belhanda. O nedenle santrafor arkasında Ndiaye veya hiç olmazsa Feghouli düşünülebilirdi. Ndiaye, Osmanlıspor’da kaleye daha yakın oynuyordu. Ndiaye’nin oradaki performansı ve attığı goller herkesin hatırında. Nitekim Akhisar maçının ikinci yarısında öne doğru oynatılınca oyuna ve skora nasıl katkı sağladığını herkes gördü.
Bu bölgede ikinci planda Feghouli bile değerlendirilebilirdi. Feghouli, zaten sürekli içeri giriyor. Hatta bu yüzden onun kanadını kullanmak daha çok beklere düşüyor. Bu nedenle istenilen performanstan uzak olsa bile, bu kadar kötü bir Belhanda’nın yerine düşünülebilir.
Diğer taraftan sarı- kırmızılılarda ciddi bir Muslera sorunu yaşanıyor. Tecrübeli kaleci, geçen haftaki Beşiktaş maçının ardından bu hafta da yediği iki hatalı golle takımının geriye düşmesine neden oldu. Muslera’nın ilk golde Olcan’ın ortasını altı pas içerisinde çıkıp alması gerekiyordu. İkinci golde ise o kadar ileride beklemesi yanlıştı.
Aslında Muslera’nın formsuzluğu bir süredir devam ediyor. Elbette bu durumda gözler kaleci antrenörüne döner.
Bu maçta hakem de çok ön plana çıktı. Ümit Öztürk, 43.dakikada Akhisarlı Miguel Lopes’e yanlış bir kırmızı kart gösterdi. O pozisyonda faul bile yoktu. Diğer taraftan Akhisar’ın ilk golü öncesinde de faul söz konusu değildi. O nedenle devam kararı doğruydu. Gomis’e gösterilen kırmızı kart da doğruydu. Ümit Öztürk’ün Galatasaray’ın son golünde penaltıyı çalmayıp avantajı uygulaması da çok doğru bir hareketti.
Sonuçta Galatasaray kazandı ama oynadığı futbol hiç umut vermedi. Tudor’un ve futbolcuların üzerinde büyük bir baskı var. Diğer taraftan takımın genelinde bir performans düşüklüğü yaşanıyor. Bir de bunların üzerine Malatya maçında Gomis’ten yoksun kalacaklar. Görüldüğü gibi Galatasaray’ı zorlu iki hafta bekliyor. Bu iki hafta, teknik direktör maharetinin gösterilmesi gereken haftalar. Tudor, bu mahareti gösterebilirse kredi kazanır. Aksi takdirde işi çok zor.