Öncelikle ölümüyle sadece bizleri değil, dünya spor kamuoyunu yasa boğan Naim Süleymanoğlu’na Tanrı’dan rahmet; ailesine, Türk ve dünya sporuna başsağlığı ve sabır diliyorum. Dünya, yeri doldurulamayacak bir sporcuyu kaybetti.
Futbol yazmanın anlamını yitirdiği akşamda, Başakşehir Fatih Terim Stadına Igor Tudor’un hataları damga vurdu. Her hafta yeni bir sistem denemeyi alışkanlık haline getiren Tudor, Başakşehir karşısında da bu alışkanlığını sürdürdü ve sonucunu da hezimet olarak aldı.
Tudor’u anlamak mümkün değil. Elinde çok kaliteli bir kadro var. Sezon başında da 4-1-4-1 ile müthiş bir hava yakaladı. Ancak ilerleyen haftalarda her maça farklı sistem ile çıkma sevdasına tutuldu. Bu nedenle de Galatasaray geri gitmeye ve puan kaybetmeye başladı. Başakşehir maçında da skandal, zirve yaptı!
Maç öncesinde dezavantajlı olan taraf ev sahibi Başakşehir’di. Çünkü Emre Belözoğlu, Mahmut Tekdemir ve Caicara gibi üç önemli eksiği vardı. Özellikle orta sahanın değişmez ikilisi olan Emre ve Mahmut’un ikisinin birden olmaması büyük bir handikaptı. Ancak Başakşehir, bu eksikleri hiç hissetmedi. Hatta elini kolunu sallaya sallaya farka gitti. Çünkü bir tarafta sistemden taviz vermeyen Abdullah Avcı, diğer tarafta ise sistemsizliği sistem edinmiş Tudor vardı. Elbette kazanan sistem oldu.
Abdullah Avcı, eksiklere rağmen siteminden taviz vermedi. Tudor ise 4-1-3-2 ile sahaya çıkarak yine herkesi şaşırtmayı başardı. Başakşehir karşısına dörtlü defansla çıkmaya sözüm yok. Her ne kadar sol bekte Visca’nın karşısında Linnes’in daha başarılı olacağını düşünsem de, Latovlevici tercihini de anlayışla karşılıyorum. Ancak orta sahadan ileriye bütün tercihleri yanlıştı. Hele Rodrigues’i kenarda bırakıp, çift santraforla Başakşehir’in karşısına çıkmak büyük bir hataydı.
Gençlerbirliği maçında sonra da yazdım, eğer çift santraforla oynuyorsanız rakip ceza sahasına kanat ortaları yapmanız gerekir. Kim yapacak bu ortaları? Tolga mı, Ndiaye mi?
Tolga Ciğerci, zaten bir kanat oyuncusu değil. Sol kanadı ona teslim ettiğiniz zaman hem Visca’yı rahatlatıyorsunuz, hem de kendi sol kanadınızın atak üretmesini imkansız hale getiriyorsunuz. Öte yandan Ndiaye bir taraftan sağ kanadı kullanacak, diğer taraftan içeriye yardım edecek! Bekler de, önlerindeki bu sakat dizilişe rağmen hem Başakşehir’in önemli silahlarını etkisiz hale getirecekler, hem de kanatlardan bindirecekler!
Elbette olmadı. Tudor’un sistem ve oyuncu tercihleri baştan aşağıya hatalıydı. Üstelik maçı tek oyuncu değişikliğiyle bitirdi. Yani Igor Tudor, resmen kenarda oturup Galatasaray’ın fark yemesini seyretti!
Kaldı ki, Gomis’in kalite standartlarının çok üzerine çıkan golü ile skor 2-1’e gelmiş ve sarı- kırmızılılar maça ortak olma şansı yakalamışlardı. Tudor, Rodrigues ve Yasin gibi iki etkili kanat silahını oyuna alabilirdi. Ama o hiçbir şey yapmadı. Sadece seyretti! Sistemlerine disiplinli bir şekilde bağlı kalan Başakşehirli futbolcuları seyretti! Onların karşısında dökülen Tolga Ciğerci’yi, Belhanda’yı, Ndiaye’yi seyretti! Yanındaki kulübede, galip olduğu halde oyuncu değiştiren ve futbolcularının sahada daha diri kalmasını sağlayan ve gittikçe oyun ve skor farkını arttıran Abdullah Avcı’yı seyretti! Galatasaray’ın oyun ve skor olarak ezilmesini seyretti!
İşte bu nedenlerle hakemin skora etki eden hatalarını ön plana çıkarmayı da anlamsız buluyorum. Başakşehir'in ilk golünde Latovlevici'nin Visca'ya bir müdahalesi yoktu. Visca kendisini abartılı bir şekilde yere atarak faul aldı. İkinci gol öncesinde Gökhan İnler tabanını gösterdi. Bu nedenle Galatasaray lehine serbest vuruş verilmesi gerekirdi. Penaltı kararı da hatalıydı. Ama bu hatalar yaşanmasaydı da sonuç pek değişmeyecekti. Çünkü Tudor'un bu maçtaki tercihleri ve performansıyla Galatasaray'ın sahadan bırakın galibiyeti, beraberlikle bile ayrılması mucize olurdu. İşte o nedenle bu kadar hatasına rağmen hakemi değil, Tudor'u konuşuyoruz.
Geçen haftaki Gençlerbirliği maçından sonraki yazımda, galibiyete rağmen Galatasaray’ın oyununu eleştirmiş ve sarı- kırmızılıları galibiyete kadro kalitesinin taşıdığını belirtmiştim. Yazımı da ‘’ Bakalım sarı- kırmızılılar, haftaya Başakşehir karşısına nasıl bir kadro ve sistemle çıkacaklar! ‘’ diyerek bitirmiştim.
Evet, maalesef Igor Tudor Galatasaray’ı deneme tahtasına çevirdi. Her hafta farklı sistem, sürekli değişen sistemlere ayak uyduramayan futbolcular, bunun da etkisiyle her hafta biraz daha düşen form grafiği ve bütün bunlardan zerre kadar sorumluluk duymayan ve ders çıkarmayan pişkin bir teknik direktör!
Futbol bir sistem oyunudur. Her takımın bir sistemi olur. Özellikle büyük takımların ne oynadıkları bellidir. Kimi maçlarda rotasyonlar ve ufak tefek değişiklikler olur. Ama her hafta şapkadan başka bir tavşan çıkarmaya çalışmazlar!
Özetle Tudor, kendi takımını yine kendisi frenledi. Onun hataları sonucu kaybedilen puanlar neticesinde Galatasaray ile Başakşehir’in puanları eşitlendiği gibi, kendisinin sürekli yeni arayışlar içerisinde olması, Galatasaraylıların gelecek için de korku duymalarına neden oluyor.
Galatasaray oldukça kaliteli bir kadroya sahip. Ancak herkesin bildiği o meşhur sözde ifade edildiği gibi, ‘’ kontrolsüz güç, güç değildir. ‘’ Teknik direktörlerin işlerine karışılmasına prensip olarak hep karşı oldum. Ama artık birilerinin Tudor’a ‘’ bu kulübün Galatasaray olduğunu ‘’ hatırlatması gerekiyor! Aynı, dünyanın örnek büyük kulüplerinde olduğu gibi…