Deplasmandaki Trabzonspor maçı Fenerbahçe için düşündüğünden kolay geçti. Her ne kadar maçın başında Trabzonspor atak üstünlüğünü elinde tutan takım olsa da, skor üstünlüğünü eline geçirecek pozisyonları çok bulamadı.
Penaltı ve kırmızı karttan sonra ise maçın havası tamamen değişti. Sow’un golünden sonraysa maç zaten bitti. Hatta Advocaat, 3-0’dan sonra Ozan Tufan ve Aatıf’ı oyuna alarak karşılaşmayı bir hazırlık maçına çevirdi.
Maçın adamı tartışmasız Lens’ti. Hollandalı yıldız, ne kadar doğru bir transfer olduğunu bir kez daha gösterdi.
Trabzonspor ise bir Fenerbahçe maçını daha kazanamadı. Oysa bu karşılaşmanın gerek Trabzon, gerekse de Trabzonspor tarihi açısından büyük bir önemi vardı. Çünkü Hüseyin Avni Aker Stadında oynanan son karşılaşmaydı. Trabzonspor’un ve Trabzonluların bu tarihi stada vedaları çok buruk oldu. Belki Trabzonspor yönetimi bu burukluğu telafi etmek için yeni stada geçişi erteleyebilir ya da devre arasında bir hazırlık maçı ya da gösteri maçı şeklinde bir organizasyonla vedayı gerçekleştirebilir. Her ne kadar Fenerbahçe maçı bu stattaki son maç olarak açıklansa da böyle bir organizasyon beni şaşırtmayacaktır.
Yeniden konuya dönersek, inanılması zor bir istatistikle karşı karşıyayız. Trabzonspor 2010’dan beri Fenerbahçe’yi yenemiyor ve 2012’den beri de gol atamıyor. Elbette bunun yarattığı stres Trabzonsporlu futbolcuları olumsuz anlamda etkiliyor. 2011’den beri devam eden kavga ve gerginliğin de Trabzonspor’a pek yaradığı söylenemez.
Trabzonsporlular şapkalarını önlerine koyup düşünmeliler. Trabzonspor’a son 20 ya da 10 yılda kaç yönetim geldi? Transfere ne kadar para harcandı? Sürekli yapılan teknik adam değişiklikleri ve gönderilen futbolcular Trabzonspor’u ne kadar zarara uğrattı? Neden sürekli yanlış tercihler yapıldı? İşte bu sorulara verilecek cevaplar Trabzonspor’un bugünkü halinin de nedenlerini oluşturmaktadır. Trabzonspor lig arasına 18 puanla 13.sırada girdi. Yani düşme hattıyla arasında sadece beş puan var.
Kısacası bu işler sloganvari konuşmalarla olmuyor. Muharrem Usta akıllı bir adama benziyor. Kendisi şehirde takımı toparlayacak bir ortam oluşturmalı ve kulübü geçmişe saplanıp kalmaktan kurtarmalı.
Sezon başında hepimizin ümidini kestiği Fenerbahçe’nin Dick Advocaat ile o durumdan kurtulup liderin beş puan gerisinde ilk yarıyı tamamlaması büyük bir başarıdır. Eğer sarı- lacivertliler devre arasında birkaç kilit noktaya transfer yapabilirlerse zirveyi çok daha ciddi anlamda zorlarlar.
Son sözü hakem Ali Palabıyık’a ayırmak istiyorum. Ali Palabıyık, MHK’nin umut bağladığı genç bir hakem. Ama hala kafasında çözemediği şeyler var. Eğer bir karar vermişsen olayı orada bitireceksin. Maçın kalan bölümlerinde hala o pozisyonun etkisinde kalmayacaksın. ‘’ Bundan sonra böyle yaparsam şöyle olur ‘’ gibi düşüncelere dalmayacaksın. Sadece gördüğünü ve inandığını çalmaya devam edeceksin. Maçın ikinci yarısında bazı Trabzonsporlu futbolcular Fenerbahçeli rakipleri karşısında Uzak Doğu dövüş sporlarından farklı örnekler sergilediler. Fakat Ali Palabıyık bunlara kart göstermeye cesaret edemedi. Hatta bazılarına faul bile çalmadı. Çünkü aklı hala o kırmızı kart ve penaltı pozisyonundaydı.
Kalitesiz ligimizin ilk yarısında maalesef hakemlerimiz de çok formsuzdular. Umarım ikinci devrede bu hatalar son bulur.