Galatasaray ile Trabzonspor arasındaki karşılaşma, Galatasaray lehine tek taraflı bir maç şeklinde geçti.
Sarı- kırmızılılar, rakip sahada boğucu bir presle maça başladılar ve bunun sonucunda da henüz 7.dakikada 1-0 öne geçmeyi başardılar.
Bu golden sonra da oyunun hakimi Galatasaray’dı. Bu durum 50.dakikaya kadar sürdü. 50.dakikadan itibaren Trabzonspor oyuna ortak olmaya başladı. Bordo- mavililer daha rahat top yapıp, daha hızlı çıkmaya başladılar. Nitekim en tehlikeli ataklarını da bu bölümde Yusuf Yazıcı’yla yarattılar.
Ancak Rıza Çalımbay’ın, takımının yakaladığı bu ivmeyi daha da yükseltip gole çevirmek amacıyla yaptığı Hubocan- Dame N'Doye değişikliği, oyun üstünlüğünün yeniden ve kesin bir şekilde Galatasaray’a geçmesine neden oldu. Çünkü bu değişiklikle birlikte Okay Yokuşlu stopere çekildi. Esasen, Trabzonspor orta sahasında Okay dışındaki diğer isimler çok etkisizdiler. Okay da stopere çekilince Trabzonspor orta sahası tamamen oyundan düştü ve Galatasaray oyunu yeniden ve yoğun bir şekilde Trabzonspor kalesine yıktı.
Öte yandan stopere çekilen Okay, stoper orijinli bir oyuncu olmadığı için daha ilk pozisyonda büyük bir hata yaptı ve bu hata Galatasaray’ın Gomis’le 2-0 öne geçmesine neden oldu.
Okay bunun dışında da hatalar yaptı. Kısacası Rıza Çalımbay, Trabzonspor’un yakaladığı ivmeyi kesen isim oldu. Okay’ın stopere çekilmesinin dışında Dame N'Doye’un sol kanatta oynatılması, ardından oyuna dahil olan kanat oyuncusu Olcay’ın ortada görevlendirilmesi ve ilk tercih olması gereken Hugo Rodallega’nın son tercih olarak oyuna alınması Rıza Çalımbay adına önemli hatalardı.
Trabzonspor’un tek bir oyun planı var. O da, Burak Yılmaz’ı rakip defansın arkasına kaçırmak. Tek bir futbolcu üzerine oyun planı kurmak doğru değil. Trabzonspor’un Hugo Rodallega gibi yetenekli bir isimden daha çok yararlanması gerekir.
Sonuç olarak, Trabzonspor’un bir ara uyanır gibi olduğu ama kendi teknik direktörü tarafından hızının kesildiği kısa zaman dilimi dışında oyun tamamen Galatasaray’ın kontrolündeydi. Sarı- kırmızılılar, maçın başlama düdüğüyle birlikte hırslarını, iştahlarını ve kazanma isteklerini ortaya koydular. Bu da doğal olarak oyuna yansıdı.
Selçuk İnan, mükemmel bir maç çıkarttı. Nagatomo savunmada yaptığı yerinde müdahaleler ve hücumdaki başarısıyla göz doldurdu. Feghouli, attığı golün dışında futboluyla da beğeni topladı.
Esasen Galatasaray’da kötü diyebileceğimiz bir futbolcu yoktu. Ancak ben, sahadaki Galatasaraylı oyuncular içerisinde en zayıf halka olarak Belhanda’yı değerlendiriyorum. Kendi yarı sahasında yaptığı büyük hatayla kalesini ciddi bir tehlikeyle baş başa da bırakan Belhanda’nın daha fazla sorumluluk alması gerekiyor.
Bugüne kadar uyumlarını övdüğümüz Gomis ve Rodrigues, her ne kadar yine etkili bir performans sergileseler de bazı yanlışlar yaptılar. Gomis bir pozisyonda Rodrigues’e pas vermeyince o da ikinci yarıda uygun bir pozisyonda Gomis’e pas vermedi ve kendisi gol yapmaya çalıştı. Bu maça kadar pek görmediğimiz bu tarz hareketler takıma zarar verir.
Öte yandan Rodrigues’in topu ayağından zamanında çıkartmaması ve topla çok fazla içeri girmesi de dikkatlerden kaçmadı.
Sonuçta Trabzonspor’un tamamen Kucka’nın oyun zekası ve harika vuruşuyla gol bulduğu maçta, Galatasaray hak ettiği bir galibiyet aldı. Fatih Terim’in etkisini takım ve oyun üzerinde net bir şekilde görebiliyoruz. Beğenilmeyen Donk bile Fatih Terim’in elinde parladı. İşte Galatasaray’ın en büyük avantajı, Fatih Terim’in takıma getirdiği bu inanmışlık. Galatasaray’ı rakipleri karşısında bir adım öne çıkaran da, kendi sahasında taraftarlarıyla bütünleşen bu ruh.