Pandemi nedeniyle lige verilen ara sonrasında oynadığı altı maçtan sadece iki puan çıkartabilen ve galibiyet yüzü göremeyen iki takımdan seriyi bozan Galatasaray oldu.
Karşılaşmanın ilk yarısı oldukça sıkıcıydı. İki takımın da kaleyi bulan şutu olmadan tamamlanan ilk yarıda, Galatasaray her zamanki gibi topa daha fazla sahip olsa da pozisyon üretmekte zorlandı. Göztepeli oyuncularda ise adeta isteksiz bir hava vardı.
İkinci yarı ise oldukça hareketli, heyecanlı ve dört gollü bir mücadeleye sahne oldu. Esasen ikinci yarıya iyi başlayan, arka arkaya iki penaltı kaçıran ve ardından da Sarrachi’nin jeneriklik golü ile öne geçmeyi başaran Galatasaray’dı. Ancak Göztepe, bu golden sonra oyunda ve hücumda daha etkili oldu. Nitekim Göz Göz, beraberliği yakalamayı başardı. Ancak Emre Akbaba’nın harika frikik golüyle yeniden öne geçen Galatasaray, maçın sonuna kadar skor üstünlüğünü korudu ve 90+7’de genç Yunus Akgün’ün golüyle de galibiyetini perçinledi.
Maçın geneline bakarsak, Göztepe’de kaleci Beto’nun hiç gününde olmadığını ve konsantrasyonunun da eksilerde bulunduğunu belirtmemiz gerekir. Diğer taraftan Atınç Nukan, ilk yarıda Adem Büyük’ü ceza sahası çizgisi civarında iterek tehlikeli bir faule sebebiyet verdi. İkinci yarıda ise benzer bir hareketi ceza sahasında yapınca penaltı oldu. Kısaca Atınç da bu maç özelinde hiç umut vermedi. Maç boyunca pek çok kez sakatlık yaşayan Alpaslan Öztürk’ün 86’da çıkmak zorunda kalması ise Göztepe’nin son bölümde hava toplarıyla gol bulma şansını önemli ölçüde bitirdi.
İlhan Palut, Mossoro’nun yerine oyuna dahil ettiği Kerem Atakan Kesgin’den beklediği verimi alamadı. Bence bu hamle, genç teknik adamın hanesine eksi olarak yazıldı.
Göztepe puan cetveli açısından rahat bir takım. Bunun üzerine bir de seyircisinden mahrum kalmak ve de sakatlıklar eklenince arka arkaya başarısız sonuçlar geldi. Ama ne olursa olsun Göztepe gibi köklü bir kulübün çok daha başarılı ve çok daha üst sıralarda olması gerekir. Bu maçta ise özellikle 60. dakikadan sonraki mücadeleleri iyiydi. Fakat bu durum puana dönüşemedi. Göz Göz, önümüzdeki sezonun planlamasını yaparken bu sezondan gerekli dersleri çıkartmalı.
Galatasaray ise ikinci yarıya iyi başlamasına rağmen golü bulduğu 60. dakikadan sonra eski hastalıklarını yaşamaya devam etti. Top kayıpları, pas hataları, yanlış tercihler, …
Adem Büyük ve Emre Akbaba ellerinden geldiğince mücadele ettiler ama onların da fiziki açıdan problemleri var. Kaleci Okan, ilk yarıda ciddi hatalar yaptı ama ikinci yarıda önemli kurtarışlara imza attı. Defans ise hiç güven vermiyor. Nitekim Fatih Terim de son bölümde skoru korumak için Ahmet Çalık’ı oyuna alıp stoperleri üç, defansı ise beşledi.
Gelelim gündemdeki isimlere yani Belhanda ve Feghouli’ye. Belhanda bildiğimiz gibiydi. Yine çok savruk bir görüntü sergiledi, top kayıpları yaptı ve etkisiz kaldığı maçlara bir yenisini daha ekledi. Feghouli de öyle ahım şahım değildi. Galatasaray’ın aklı sahada olan oyunculara ihtiyacı var; içinde bulunulan durumu fırsata çevirmeye, takımını sorumsuzca yalnız bırakıp sonra da kulübe ihtarname gönderen oyunculara değil! Sarı- kırmızılıların bu tip futbolculardan bir an önce kurtulmaları gerekiyor. Esasen Cim Bom’da bir kadro revizyonu da şart. Lakin daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir de ekonomik gerçekler var. Kısacası Galatasaray’ın ciddi bir hesaplama ve planlamanın ardından savaşçı, mücadeleci ve şampiyonluk için yarışabilecek bir kadro kurması gerekiyor.
Hakemler hakkında konuşmayı ve yazmayı sevmiyorum. Ama onlar verdikleri ve vermedikleri kararlarla insanı bir nevi mecbur bırakıyorlar. Nitekim bu maçta da çok ciddi hatalar oldu.
Galatasaray’ın Adem Büyük ile bulduğu ve Adem’in Beto’ya faul yaptığı gerekçesiyle sayılmayan golde faul kararı doğruydu. Bu pozisyonda VAR da pozitif anlamda bir müdahalede bulunmuş oldu.
Cim Bom’un kazandığı penaltıda ise sorumluluk tamamen Atınç Nukan’a ait. Ceza sahası içerisinde öyle şeyler yapmayacaksın.
Penaltı vuruşuyla birlikte maalesef hatalar da bir anlamda başlamış oldu. Koray Gençerler, VAR’ın doğru müdahalesiyle Beto’nun kurtardığı ilk penaltı atışını iptal etti ve Beto’ya sarı kart gösterdi. Ancak Beto, Belhanda’nın kullandığı ve üst direkten dışarı çıkan ikinci penaltı vuruşunda da çizgiyi ihlal etti. Bu durumda hakemin penaltıyı bir kez daha tekrarlatması ve Beto’ya ikinci sarı kartı göstererek oyundan ihraç etmesi gerekirdi. Burada bir kural hatası yapıldı. İkinci penaltıya müdahale etmeyen VAR hakemi Zorbay Küçük de bu hatanın baş müsebbibi oldu.
Galatasaray’ın Sarrachi ile bulduğu ilk gol öncesinde Feghouli, Berkan Emir’i itti ve Berkan, Beto’nun üzerine düştü. O nedenle bu golün de iptal edilmesi gerekirdi. Burada da hakem ama özellikle VAR hakemi Zorbay Küçük önemli bir hata yaptı.
Napoleoni’nin sayılmayan golü ise gecenin önemli eksileri arasında kendisine yer buldu. Çünkü birazcık futbol oynayan veya futboldan birazcık anlayan herkesin bileceği gibi ortayı yapan Halil Akbunar’ın ayağını indirebileceği başka bir yer yoktu. Halil rakibe değil kale sahasına bakıyordu ve ayağı da yaptığı ortadan sonra doğal halinde indi. Halil’in ayağının doğal haliyle indiği bölgeye ayağını sokan Sarrachi idi ve bu durum faul ve gol iptaliyle sonuçlanmamalıydı. Burada da önce VAR hakemi Zorbay Küçük ardından da pozisyonu izleyip golü iptal eden Koray Gençerler çok önemli bir hata daha yaptılar.
Futbolumuzun önemli sorunları var. Hakem sorunu da bunlardan biri. Hatta en başta gelen sorunlardan birisi. Türkiye Futbol Federasyonu ise yabancı oyuncu sayısını sınırlamak gibi saçma ve anlamsız işlerle uğraşıyor. TFF, yabancı oyuncu sayısını sınırlamak gibi boş ve yüzeysel şeylerle uğraşacağına Türk futbolunun yapısal sorunlarını çözsün. Öncelikle de şu hakem sorununu!