Galatasaray’daki kötü gidişat devam ediyor. Şampiyonlar Ligi’nde sahalarında PSG’ye mağlup olan sarı- kırmızılılar, Gençlerbirliği karşısındaki beraberlikle de Türkiye Ligi’nde üç haftada üçüncü beraberliklerini alarak altı puan kaybetmiş oldular.
Ancak işin daha da kötüsü, sarı- kırmızılıların bu karşılaşmalardan sadece PSG maçında göze dokunur bir futbol ortaya koymaları. PSG dışındaki karşılaşmalarda yokları oynayan Galatasaray, Gençlerbirliği karşısında da resmen kayıptı.
Hafta içerisindeki PSG maçının fiziksel anlamda etkileri olabileceğini kabul ediyorum. Ama bu tek başına Galatasaray’ın kötü futbolunu açıklamaya yetmez. Çünkü ortada olmayan şey sadece futbol değildi. Hırs yoktu, ruh yoktu, mücadele yoktu, yoktu da yoktu…
Elbette bu yoklar arasında Seri ve Lemina’yı da sayabiliriz. Gördük ki, onlar olmayınca Galatasaray orta sahası tamamen bitiyor. Lemina ve Seri de henüz tam olarak hazır değiller. Ama onların o halleri bile bu orta sahadan çok daha iyi.
Elbette burada Selçuk İnan’a da değinmek gerekiyor. Selçuk’a eksik futbolculardan dolayı oynama fırsatı geldi. Lakin o bu fırsatı hiç de iyi değerlendiremedi. İnsanın inanası gelmiyor. Bir futbolcu bu kadar mı geriler?
Fatih Terim de Selçuk İnan’ı ikinci yarının başında oyundan almayarak hata yaptı. Esasen olması gereken, Selçuk’un ikinci yarının başında yerini Ömer Bayram’a bırakmasıydı. Çünkü Ömer Bayram, Galatasaray’ın durgun oyununa hareketlilik getirebilecek en uygun isimdi. Gelgelelim Fatih Terim, diğerlerine göre hareketli ve pozitif izlenim veren sayıca az futbolculardan Feghouli’yi oyundan çıkarttı ve yerine de Jimmy Durmaz’ı aldı. Elbette bu değişiklik hiçbir işe yaramadı. Feghouli’yi küstürmek de işin cabası!
Selçuk ancak 65’de oyundan çıktı. Ama bu maçta sahada olması gereken Ömer Bayram maçı kulübede tamamladı.
Kısacası Galatasaray’da futbolcusundan teknik direktörüne kadar uzanan bir formsuzluk var. Belhanda inanılmaz derecede top kaptırıyor, ilk on birde oynayan futbolcular verimsiz olduğu gibi oyuna sonradan girenler de hiçbir katkı yapamıyorlar. Hele Emre Mor son saniyede öyle bir top ezdi ki... Galatasaray, Emre Mor’un son şansı. Ama o, bunu da değerlendirebilecekmiş gibi bir izlenim vermiyor.
Andone topla çok az buluştu. Elbette bunun en büyük nedeni, Galatasaray’ın durgun ve donuk oyunuydu. Nitekim Falcao da aynı şekilde topla buluşmakta sorun yaşıyor.
Kısacası Galatasaray’ın başarılı olmak için bu oyun anlayışını değiştirmesi gerekiyor. Bu durgun, donuk, yavaş ve mücadele anlamında da cılız kalan oyun ile Galatasaray bir yere varamaz.
Bu konu ile alakalı olarak Galatasaray’ın zamana ihtiyacı olduğunu daha önce defalarca yazdım. Lakin zaman geçiyor. Milli ara bu açıdan sarı- kırmızılılar için son büyük şanslardan biri olabilir.
Hakem Halil Umut Meler açısından da kötü bir maç oldu. 29.dakikada Mariano’ya kırmızı yerine sarı kart gösteren Halil Umut Meler, 90.dakikada Belhanda’ya yapılan penaltıyı da vermedi. Elbette böyle pozisyonlarda insan VAR’ın ne işe yaradığını sorguluyor.
Sonuç olarak ilk yarısı vasatın altında kalan, ikinci yarıda biraz hareketlenen, son dakikalarda nispeten heyecanlanan ve Gençlerbirliği’nin galibiyete daha yakın taraf olduğu karşılaşmada Galatasaray iki puan daha kaybetti. Sarı- kırmızılılar açısından milli maç arasının çok büyük bir şans olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Tabii eğer değerlendirilebilinirse…