Çok zor bir dönemde göreve geldi İsmail Kartal. Ligin ortasında, takımın lider Trabzonspor’dan 17 puan geride kaldığı, futbolcuların fiziksel ve mental açıdan tükendikleri, taraftarların neredeyse her maç tepkilerini gösterdikleri bir ortamda giydi ateşten gömleği, sevdası için. Üstelik yönetimin, görüştükleri yabancı teknik direktör adaylarının sezon ortası yerine yeni sezon itibariyle göreve başlamayı tercih ettikleri yönündeki açıklamalarının gölgesinde! Zaten her kulüpte böyle olmuyor mu hemen hemen? Dışarıdan isimlerle hovardaca maceralara gir, sıkışınca da içinden çıkan evlatlarına sarıl!
Uzun lafın kısası, söz konusu Fenerbahçe olunca hiçbir egonun esamesinin okunamayacağı saf ve tertemiz bir sevgiyle kabul etti ‘’ sezon sonuna kadar İsmail Kartal ‘’ formülünü.
Kelimenin tam anlamıyla bir enkaz devraldı İsmail Kartal. Her açıdan bitmiş futbolcu topluluğuna hırsını, azmini aşıladı. En önemlisi ise ruh kazandırdı. Bu yolda takıma ayak bağı olan Mesut Özil gibi bir yıldız isim, yönetimin de onayıyla kadro dışı bırakıldı. Çünkü performans olarak hiçbir katkı sağlayamayan egosu tavan yapmış isimlerle değil, sahaya yüreğini koyan futbolcularla Fenerbahçe’nin kendi DNA’sına geri dönebileceğini ve yeniden kazanan bir takım hüviyetine bürünebileceğini biliyordu. Nitekim de öyle oldu. Daha önce taraftarlarca ıslıklanan Mert Hakan Yandaş ve İrfan Can Kahveci adeta çehre değiştirerek sarı- lacivertlilerin en önemli kozları haline geldiler. Zajc, performansının zirvesine ulaştı. Crespo zaten iyiydi, daha da parladı. Osayi- Samuel, orijini olmadığı sağ bekte ülkenin en iyileri arasına girdi. Gaziantep maçında gördük ki, bu rekabet Nazım Sangare’nin de performansını yükseltmiş. Aynı şekilde Ferdi de asıl mevkisi olmayan sol bekte çok başarılı işler yapıyor. Müzmin sakat Serdar Aziz, taş gibi bir stoper oldu. Geleceğin büyük yıldız adayı Arda Güler, kendisini çok daha fazla geliştirdi. Pedagoji biliminin ışığında kendisine verilen ‘’ kontrollü süreler ‘’ zamanla artacak, arttıkça da yeteneklerini daha fazla gösterme imkânı olacak. Rossi artık daha bir güzel oynuyor. İsmail Kartal’ın sistemi, Rossi ve Serdar Dursun’un gol bölgelerinde daha fazla topla buluşmalarına ve daha fazla gole ulaşmalarına neden oluyor.
Özetle İsmail Kartal’ın oyunculara ve oyuna dokunuşu, ligin şampiyonundan bile daha iyi bir futbol ortaya koyan ve oyun anlamında ligi forse eden bir Fenerbahçe çıkarttı ortaya. Taraftarlar takımla barıştı ve sarı- lacivertliler yine dolu tribünlere oynamaya başladılar. Bütün bunların sonucunda da ligde 15 maçta 11 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyetten oluşan muhteşem tablo çıktı ortaya.
Sonuç olarak ortada çok büyük bir başarı var. Bu başarının baş mimarı da tartışmasız bir şekilde İsmail Kartal. Futbolcuların sevdiği, taraftarların bağırlarına bastıkları, Fenerbahçeli olsun olmasın herkesin saygı duyduğu İsmail Kartal, önümüzdeki sezon da Fenerbahçe’nin başında olmayı hak ediyor. Fakat tüm bunlara ve başarılara rağmen Ali Koç, fotoğrafları basına da yansıdığı üzere ironik bir şekilde yabancı teknik direktörlerle görüşüyor. Gelgelelim aklın ve vicdanın sesi İsmail Kartal diyor. 3 Temmuz sürecinde takımın teknik kadrosunun içerisinde olan, sonrasında yine o zor süreçte teknik direktörlük görevini üstelenen, kurşunlanan otobüste takımın başında olan, bu sezon ortasında her anlamda tükenmiş halde devraldığı takımı tırnaklarıyla kazıyarak bu duruma getirme başarısını gösteren İsmail Kartal’a bu şans verilmeli. Tribünlerin ‘’ Arap İsmail’i ‘’, ‘’ Fenerbahçe’nin çocuğu ‘’ İsmail Kartal, bu şansı hak ediyor. Öyle değil mi Sayın Ali Koç?