Kadrolar açıklandığında iki teknik adamın derbiye bakışları ve amaçları da belli olmuş oldu. Altıda altı yaparak ve oldukça formda bir şekilde derbiye gelen Beşiktaş’ın teknik direktörü Şenol Güneş, kazanan kadroyu bozarak Necip tercihiyle önceliğinin rakibini oynatmamak olduğunu ortaya koydu.
Galatasaray’ın oyun kurmasını engelleyip hızlı çıkışlarla bir şeyler yapmayı amaçlayan bu anlayış, ilk otuz dakika bir ölçüde uygulandı. Ama sonrasında kazanmayı daha çok isteyen, daha doğrusu hedefi kazanmak olan taraf, yani Galatasaray, oyunda tamamen üstünlüğünü kurdu. Nitekim devrenin son anlarında da sarı- kırmızılıların golü geldi.
Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’in maç başı sürprizi ise Donk’tu. Ndiaye’nin yerine yapılan Donk tercihi defansif bir hamle gibi gözükse de aslında kazanmak için yapılan bir hamleydi. Beşiktaş’ın kendisini başarıya taşıyan 4-2-3-1 dizilişiyle ve santrafor Burak Yılmaz’ın arkasında Ljajic’in oynayacağını düşünen Terim, böyle bir önlem almıştı. Ama yukarıda da belirttiğim gibi Şenol Güneş, orta sahada Necip’e yer verirken Ljajic’i de sol kanada hapsetti.
Yine de Donk, oyunda kaldığı süre içerisinde mükemmel bir performans ortaya koydu. Gerçekten de orta sahada gerek Donk gerekse de Fernando harika bir maç çıkarttılar ve galibiyette oldukça etkili oldular. Nitekim Fernando, karşılaşmayı bir gol ve bir asistle tamamladı.
Orta sahayı Donk’la kuvvetlendiren ve herkesin kendi yerinde oynadığı Galatasaray karşısına bütün takım kimyasını bozan bir anlayışla çıkan ve ilk yarıyı da mağlup kapatan Şenol Güneş’in ikinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlaması gerekirdi. Siyah- beyazlılar ikinci yarıya Necip’in yerine Kagawa ile başlamalılardı. Hatta Quaresma bile ikinci devrenin başında sahaya sürülebilirdi. Lakin Şenol Güneş bunları yapmak yerine saha içerisinde oyuncuların yerlerini değiştirmeyi tercih ederek Necip’i sol beke, Caner’i ise sol öne aldı. Ljajic de santrafor arkasına geçti. Nitekim Ljajic’in bu bölgeye geçmesi etkisini nispeten gösterdi ve Beşiktaş oyunda hakimiyet kuramasa da ileride daha etkili olmaya başladı. Ancak yine bir taç atışında ve yine takım halinde yapılan bir hata, Galatasaray’ın ikinci golüyle sonuçlandı.
Quaresma’yı Galatasaray’ın ikinci golünden sonra, Kagawa’yı ise ancak 75. dakikada oyuna dahil eden Şenol Güneş’in oyuncularının kalan bölümlerde yarattıkları tehlikeleri de Muslera önleyince mağlubiyet kaçınılmaz oldu.
Kısacası Galatasaray, teknik direktöründen futbolcusuna kadar tüm bireyleriyle kazanmaya odaklanmıştı. Donk tercihi de dahil olmak üzere saha içerisinde tüm hamleler kazanmak hedefiyle yapıldı. Sonuçta da haklı bir galibiyet alındı. Beşiktaş ise Şenol Güneş’in derbiye bakışı ve tercihleriyle aslında maçı daha başlamadan kaybetmişti. Şenol Güneş’in son altı maçı kazanarak kendisini yeniden zirveye ortak eden kadroyu ve oyun kurgusunu bozmaması gerekirdi. Beşiktaş’ın Atiba- Dorukhan – Necip orta sahasıyla ve Lens’in sağda, Ljajic’in solda olduğu bir oyun yapısıyla Galatasaray’ı yenmesi mümkün değildi. Bu oyun yapısında Atiba, canla başla Galatasaray ataklarına karşı koymaya çalıştı. İleride ise Burak Yılmaz beslenemedi. Çünkü onu besleyecek isimlerden Ljajic solda etkisizleştirilmişken, diğerleri de kulübedeydiler. Bu arada Ljajic’in solda oynama opsiyonunun sadece Kagawa sahadayken olabileceği yönündeki düşüncemi tekrarlamak istiyorum.
Özetle takımını maça her açıdan ama özellikle mental anlamda oldukça iyi hazırlayan ve tek hedefi kazanmak olan Fatih Terim, bunların tam tersini yapan Şenol Güneş karşısında galip geldi.
Bülent Yıldırım maalesef başarılı bir yönetim gösteremedi. Özellikle ilk yarıda Beşiktaş aleyhine çok hatalar yaptı. Bülent Yıldırım, Galatasaray’ın ilk golü öncesindeki taç pozisyonunda topun kimden çıktığını tam olarak süzemedi. Yan hakemi de kendisine yardımcı olmayınca tacı Galatasaray’a verdi. O pozisyon da gol oldu. Benim şahsi düşüncem topun Caner’e değmediği yönünde. Ama bu golde hakem kadar Beşiktaşlı futbolcuların da hataları var. Adeta uyudular. Diagne’nin rahatça tacı kullanmasının dışında topun kendi kalelerine gelmesine kadar geçen süreçte de hatalar yaptılar. İlginçtir, aynı şeyi ikinci golde de yaptılar. Esasen siyah- beyazlı futbolcuların gaflet içerisindeki bu durumlarının, mental yapılarının sahaya bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu nedenle, hakem çok kötü bir yönetim göstermiş olmasına rağmen Beşiktaş’ın yenilgisi tamamen hakeme bağlanamaz. Hakemden önce bakılması gereken yer, Beşiktaş teknik yönetimidir.
Sonuç olarak Muslera, Donk, Fernando, Feghouli ve Onyekuru’nun ön plana çıktığı derbiyi kazanan Galatasaray, zirvenin yeni sahibi oldu. Ancak henüz her şey bitmedi. Sarı- kırmızılıları haftaya zorlu Rize deplasmanı, ardından da içeride Medipol Başakşehir karşılaşması bekliyor. Galatasaray’ın mutlu sona ulaşabilmesi için Beşiktaş derbisindeki motivasyonunu kalan maçlarda da sergilemesi gerekiyor. Bakalım bu heyecan kasırgası nasıl sonuçlanacak?