Galatasaray için zulüm gibi geçen sezon sona erdi. Sarı- kırmızılılar, bu sezon Avrupa’da başarılı oldular. UEFA Avrupa Ligi’nde, Şampiyonlar Ligi ayarındaki bir gruptan lider olarak çıkmayı başaran Galatasaray, son on altı turunda Barcelona’ya elendi. Kaldı ki sarı- kırmızılılar, Camp Nou’daki ilk maçta oldukça iyi bir futbol ortaya koymuş ve sahadan avantajlı bir skorla ayrılmışlardı. Ancak Galatasaray, İstanbul’daki rövanşta güçlü rakibine elenmekten kurtulamadı.
Avrupa’daki bu başarıya rağmen Türkiye’de, taraftarlarının hiç de hatırlamak istemeyeceği bir sezon geçirdi sarı- kırmızılılar. Ligde ve Türkiye Kupası’nda alınan başarısız sonuçlar, düşme hattına yakın geçirilen zamanlar, Fatih Terim’in görevine son verilmesi ve yönetimsel anlamda yaşanan sıkıntıların ardından gelen ibrasızlık, yeni seçim süreci, seçimin iptali ve en sonunda 11 Haziran gibi geç bir tarihe konumlanan seçim.
İşte sarı- kırmızılı camia açısından resmen eziyete dönen sezon, deplasmandaki Antalyaspor maçıyla nihayete erdi. Hiçbir iddiası olmayan iki takımın ligde oynadıkları son maçı teknik açıdan değerlendirmek çok doğru olmaz. Ancak yine de önümüzdeki sezona ışık da tutması açısından birkaç kelime ile özetleyelim.
Antalyaspor’un kısa süren iyi başlangıcının ardından yaklaşık 20 dakika boyunca nispeten etkili bir Galatasaray izledik. Kerem Aktürkoğlu’nu dinlendiren Domenec Torrent, 4-3-1-2 şeklinde bir dizilişle sürdü takımını sahaya. Halil Dervişoğlu’nun santrafor arkası, Gomis ve Babel’in de çift santrafor olarak yer aldıkları bu dizilişte, Kerem’in dinlendirilmesiyle birlikte kanatları kullanma düşüncesi rafa kaldırılmıştı. Bu Galatasaray, ilk yarının ortalarına kadar oyunu kontrol eden taraf oldu. Sarı- kırmızılılar, her ne kadar Kerem’in yokluğunu hissetseler de maçın başındaki kısa bölüm dışında Antalyaspor’un oyun kurmasına izin vermediler, oyunu kontrol etiler ve rakip kalede daha fazla gözüken taraf oldular. Ancak bireysel performanslardaki yetersizlik gol bulmalarını engelledi.
İlk yarının ortalarından itibaren yeniden Antalyaspor ön plana çıkmaya başladı. Nitekim kırmızı- beyazlılar, soyunma odasına 1-0 galip girmeyi başardılar.
İkinci yarıda iki takım da istediklerini çok fazla gerçekleştiremedi. Fakat Kerem Aktürkoğlu’nun oyuna girmesi, Galatasaray’a bariz bir hareketlilik getirdi. Nitekim Kerem’in pasında, oyuna onunla birlikte dâhil olan Mostafa Mohamed beraberlik golünü kaydetti.
Antalyaspor, geçmiş haftalardaki oyununun uzağında kaldı. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi son hafta olması itibariyle bunu doğal karşılamak gerekir. Kırmızı- beyazlılar, Galatasaray maçıyla beraber yenilmezlik serisini on altı maça çıkarttılar ki, bu anlamda Liverpool ve Milan ile birlikte Avrupa’nın üç takımından biri konumundalar. Bu arada bu on altı maçlık seride on galibiyet bulunduğunu da belirtmek gerekiyor. Ortada büyük bir başarı var ve bu başarının baş mimarı da Nuri Şahin. Alt sıralarda aldığı Antalyaspor’u nerelerden nerelere getirdi. Kendisini çok parlak bir teknik direktörlük kariyerinin beklediğine inanıyorum. Tebrikler Nuri Şahin…
Yine Galatasaray’a gelirsek… Evet, zulüm gibi geçen sezon bitti. Ama belirsizlikler bitmedi. Seçim çok geç. Seçimin ardından transferler için zaman çok az. Ekonomik durumun transferlere ne ölçüde imkân vereceği muamma. Diğer tarafta ise sözleşmesi sona eren futbolcular. Tabii bir de teknik direktör meselesi var. Bu arada yeni yönetimin camia ve taraftarlar ile ne ölçüde bütünleşebileceği de ayrı bir soru işareti.
Kısacası Galatasaray için şu aşamada gelecek adına bir şeyler söylemek, hele de umut dolu bir şeyler söylemek çok zor. Sarı- kırmızılılarda her şey 11 Haziran’a odaklanmış durumda. 11 Haziran sonrasının Galatasaray’a umut mu yoksa yeni sıkıntılar mı getireceğini hep beraber göreceğiz…