Mustafa Denizli’yi iyi tanıyanlar kadroda sürprizler yapmayı sevdiğini bilirler. İşin gerçeği Manisa deplasmanındaki Akhisar kupa maçında kadroda revizyon beklenen bir şeydi. Ancak sarı- kırmızılıların, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile kıyaslanınca oldukça kısıtlı kalan kadrosunun çok geniş çaplı bir rotasyona elverişli olmadığı da herkesin bildiği bir gerçekti.
Mustafa Denizli de gayet normal olarak sol bekte Carole’e yer verdi. Çünkü Yasin çok formsuzdu ve açık pozisyonunda Olcan’ın oynaması da verim açısından daha uygundu. O nedenle sol bekte Olcan yerine Carole’ü tercih etti. Ancak Olcan’ın sol değil de sağ açıkta, Linnes’in önünde oynatılması Mustafa Denizli’nin yaptığı yeni bir sürprizdi.
Bunun yanında Bilal de büyük ihtimalle Akhisar’ı ve saha şartlarını daha önceden bildiği için tercih edildi. Kaldı ki Bilal, benim her zaman güvendiğim bir oyuncu olmuştur. Çünkü her an skoru değiştirebilecek özelliklere sahip.
Elbette Selçuk ve Donk’a ilaveten Bilal’e de yer verilmesi Mustafa Denizli’nin orta sahayı güçlü ve kalabalık tutarak gol yemeden avantajlı bir skorla İstanbul’a dönme isteğinin de bir yansımasıydı.
Fakat ilk yarıda işler Mustafa Denizli’nin istediği gibi gitmedi. Olcan, yerini gözle görülür bir şekilde yadırgadı ve hiçbir varlık gösteremedi. Sneijder sol kanatta oynatıldığı için çizgiye çok yakın oynadı ve bu nedenle ceza sahasına doğru içeri kat edemediği gibi orta bölgeye yaklaşıp şut şansı da bulamadı. Bilal de etkisiz kaldı.
Bunlara bir de saha şartları eklenince Galatasaray pas yapmakta çok zorlandı. Her ne kadar ilk yarının ilk bölümünde atak üstünlüğü sarı- kırmızılılarda gibi gözükse de, aslında maç ev sahibi konumundaki Akhisar’ın istediği gibi gidiyordu. Nitekim Akhisar takımı bu yarıda birkaç net pozisyon yakaladı. Galatasaray’ın şansı her zamanki gibi Muslera’ydı.
İkinci yarıda da değişen bir şey olmadı ve kendi sahasında kazandığı topla çok hızlı çıkıp rakibini mükemmel bir şekilde geçmeyi başaran gecenin başarılı ismi Muğdat’ın pasında Rodallega, mükemmel bir vuruşla topu Galatasaray filelerine yolladı.
Mustafa Denizli sahadaki kadrodan ve bu kadronun etkisiz oyunundan nasıl bir mucize bekliyorsa, bu golden sonra 12 dakika daha oyuna müdahale etmedi. Bu nedenle de maç Akhisar’ın istediği gibi devam etti.
Mustafa Denizli, ancak 66.dakikada Bilal’i Sabri’yle değiştirdi ve o andan itibaren aynı ligdeki Torku Konyaspor maçında olduğu gibi Galatasaray bir anda hareketlenmeye başladı.
Sabri, Olcan’ın yerine sağ açığa, Olcan Sneijder’in yerine sola ve Sneijder de ortaya geçti. Böyle olunca Galatasaray da, Olcan ve Snaijder de kendilerine geldiler. Nitekim sarı- kırmızılılar o andan itibaren sağdan Sabri’yle, soldan Olcan ve kimi saman Sneijder’le ve de ortadan yine Sneijder ile rakip kaleyi ablukaya aldılar ve de golü bulmakta gecikmediler.
Gerçekten de Sabri’nin oyuna girmesi ve adı geçen futbolcuların orijinal yerlerine dönmelerinden sadece dört dakika sonra Galatasaray beraberlik golünü buldu. Hemen ardından da yine Sabri’nin içinde olduğu ve Sneijder’in ortaladığı topta kaptan Selçuk, takımının galibiyet golünü attı.
Galatasaray böylece son derece kötü hava ve saha şartları ile hatırı sayılır bir rakip karşısında ilk maç için çok avantajlı bir skor elde etti ve turu bir ucundan yakalamış oldu.
Burada asıl konuşulması gereken ligde şampiyonluk ümidi iyice azalan ve tek alternatifi kupa olan Mustafa Denizli’nin böylesine önemli bir maçta neden böyle riskler aldığı? Geçen yazımda da belirttiğim gibi Yasin şu haliyle 18’e bile giremez. Sinan Gümüş sakat, Podolski hem grip hem maç eksiği var. Öyleyse sağ açıkta görev verebileceğin en makul isim Sabri. Fakat Mustafa Denizli yukarıda da belirttiğim gibi maça sağda Olcan’la başladı. Sneijder de daha önce solda çok denenmiş ve başarılı olamadığı görülmüştü. Yani Mustafa Denizli’nin tercihleri Galatasaray’ı 66 dakika etkisiz bir oyuna mahkum etti. Tecrübeli çalıştırıcının bu tercihinin tek mantıklı izahı Sabri’nin kondisyonu olabilir ama benim gerek geçen haftalarda, gerek hafta sonundaki Konya maçında, gerekse de bu maçta izlediğim Sabri hiç de öyle bir soruna sahip gözükmüyor. Hatta şu yaşıyla hala takımın en çok koşan oyuncularından biri.
Hakem Mete Kalkavan maçı yönetmedi, idare etti. Kart gerektiren pozisyonların neredeyse tamamını hafif uyarılarla geçiştirdi. Örneğin 29.dakikada Sneijder’e kırmızı kart bile gösterebilirdi ve bence çok tartışılmazdı bile. Bu, Sneijder’in Galatasaray’ın attığı iki golde de çok etkili olduğu düşünülürse maçın sonucunu etkilemiş bir karar gibi gözüküyor. Aynı şekilde Akhisarlı Muğdat’ın her hızlı çıkışında Galatasaraylı futbolculara arkadan yaptığı faullerde de seyirci kaldı. Kaldı ki, bu pozisyonların ilkinde Muğdat, kaleci Muslera ile karşı karşıya kaldı ve mutlak gol pozisyonunu Muslera önledi. Kısaca bu maç kesinlikle tek sarı kartla bitecek bir maç değildi.
Dediğim gibi, Galatasaray turu bir ucundan yakaladı. Ancak ligde İstanbul’da oynanan Akhisar maçını hatırlarsak Galatasaray’ın ikinci maçta da işi sıkı tutması gerektiği açık bir şekilde kendisini gösteriyor.