Galatasaray’ın geçen hafta oynadığı Gençlerbirliği maçıyla ilgili yazdığım yazıda maçın kahramanının yine Muslera olduğunu belirtmiş ve ‘’ çekirge her zaman sıçrayamaz ‘’ diyerek yazıyı bitirmiştim. Nitekim çekirge bu hafta Trabzonspor karşısında, hem de kendi sahasında sıçrayamadı.
Maçın genelinin Trabzonspor kalesinde oynandığı bir gerçek. Lakin Galatasaray bireysel girişimlerle gol şansı yaratabildi ve bunlarda da Trabzonspor savunması ile kalecisini geçemedi.
Esasen maça konuk takım daha iyi başladı. Galatasaray’ın orta sahayı geçerken çok zorlandığı görüldü. Nitekim yine çıkarken Carole’ün kaptırdığı top, gol olarak Galatasaray filelerine gitti.
Trabzonspor’un bundan sonraki en büyük şanssızlığı, golde de büyük payı olan Castillo’nun sakatlanarak çıkması oldu. Nitekim bordo- mavililer bu dakikadan sonra bir daha rakip kaleye gidemediler.
Evet, maç 25.dakikadan itibaren Trabzonspor yarı sahasında adeta tek kale oynandı. Galatasaray’ın özellikle ikinci yarıdaki hırsı, iştahı ve mücadelesi gerçekten güzeldi. Ama yukarıda da belirttiğim gibi aynı şeyi oyun için söyleyemem. Bütün tehlikeler başta Bruma olmak üzere bireysel yeteneklerin sergilenmesiyle gelişti.
Riekerink de birkaç defa oyuna müdahale etti. İlk yarıda 4-2-3-1’den 4-4-2’ye döndü. İkinci yarıda ise üçlü savunmaya döndü. Fakat istediğini elde edemedi. Çünkü özellikle Podolski çok durgundu. Eren Derdiyok iyi beslenemedi. Selçuk ve Tolga Ciğerci özellikle ilk yarıda çok tutuktular. Sneijder de çok içeri girdi. Oysa Galatasaray’ın oyunu kanatlara yayması gerekiyordu. Fakat sarı- kırmızılılar bunu maç boyunca yapamadılar.
Bu maçta net olarak görüldü ki, Podolski tam hazır değil ve şu haliyle ancak hamle oyuncusu olabilir. O nedenle Riekerink’in maçlara Yasin’le başlaması daha doğru olacaktır.
Sneijder’in hafta içerisindeki özel durumundan dolayı oyundan alınmasına bir eleştiri getiremem. Fakat Selçuk- De Jong değişikliğini anlamak mümkün değil.
Trabzonspor ise ilk 25 dakika Galatasaray’a bariz bir üstünlük kurdu. Ancak gerek Castillo’nun oyundan çıkmak zorunda kalması, gerekse de Trabzonsporlu futbolcuların skoru koruma içgüdüsüne kapılmaları kalan dakikaların bordo- mavili yarı sahada geçmesine neden oldu. Trabzonspor’da beğendiğim diğer bir futbolcu Matus Bero’ydu. Ancak o da ikinci yarıda sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Bu isimlerin yerlerine giren futbolcular ise çıkanların yerlerini dolduramadılar. Castillo ve Matus Bero dışında Trabzonspor’da en maçın genelini baz alırsak en başarılı futbolcular kaleci Onur ve iki stoperdi.
Galatasaray’ın bu haliyle daha fazla sıçrayamayacağını futboldan anlayan pek çok kişi tahmin ediyordu. Daha sistemli ve daha hızlı bir futbol dışında bazı futbolcuların da biraz daha form tutmaları gerekiyor. Şu ana kadar iyi gelmişlerdi. Ama asıl bundan sonrası önem taşıyor.