Bana ve pek çok spor yazarına göre ligimizin en iyi kadrosuna ve bu kadroyu doğru kullanamayan bir teknik direktöre sahip Fenerbahçe. Sarı- lacivertlilerin oynadıkları futbol, aldıkları sonuçlar ve puan cetveli de bu düşüncemizi doğruluyor. Beşiktaş çok büyük hatalar yapıp şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptırsa bile bu düşüncem değişmeyecek.
Fenerbahçe’nin bu haftaki rakibi Mersin İdman Yurdu idi. Ligde son sırada bulunan, gündüz Kayserispor’un Kasımpaşa’yı yenmesi üzerine ligde kalma umutları iyice azalan, sakat ve cezalı futbolculardan dolayı kadro kurmakta bile zorlanan bir Mersin İdman Yurdu. Düşünün ki Ümit Özat çaresizlikten daha çocuk yaştaki Gökhan’ı stopere yerleştirmek zorunda kalmış. Yani Fenerbahçe’nin rakibi için takım demek bile çok zor. En doğru deyimiyle futbol oynamaya çalışan bir ekip.
Peki Vitor Pereira ne yapıyor? Maça Galatasaray karşılaşmasının kadrosuyla çıkıyor. Ortada yine Mehmet Topal- Souza, önlerinde Nani. Pereira bu sisteme iyi alıştı. Ezeli rakibine de, lig sonuncusuna da aynı sistem ve kadro. Korkunun gözünü seveyim!
Buna rağmen daha dokuz dakikada Volkan Şen’in kişisel gayretleriyle skor 2-0 olunca Fenerbahçe ilk yarıda skoru daha da arttırır, ikinci yarıda da Konya maçını düşünerek oyunu rölantiye alır diye düşündüm.
Fakat tam tersi oldu. Volkan Şen’in sakatlanmasından sonra sahada Fenerbahçe’nin sadece forması vardı. İçinde ise ruh yoktu. Mersin İdman Yurdu ‘’ ekibi ‘’ ise o formadan korkarak oynuyordu. İlk yarının son dakikasında korkarak ilk defa geldiler Fenerbahçe kalesine ve gol buldular.
Pereira, Volkan Şen’i daha fazla riske atmamayı düşünebildi ve nasıl olduysa ikinci yarıya Fernandao ile başladı. Ama sakın yanlış anlamayın, 4-4-2 oynamak çok ayıp, ayrıca sakıncalı! O nedenle Pereira, Van Persie’yi Fernandao’nun arkasına yerleştirerek santraforları yine yan yana oynatmadı. Daha sonraki değişiklikleri ve sistemi vay anlayabilenin haline.
Üzerinde Fenerbahçe forması bulunan adamlar ikinci yarıda da saçma sapan işler yaptılar. Ama her şeye rağmen o forma iki gol daha attı. Biri kaleci hatasından, diğeri penaltıdan da olsa forma iki gol atmayı başardı ve şampiyonluk yarışındaki takım bu sezon ilk defa dört gol kaydetmiş oldu.
Bu maçla birlikte iyice görüldü ki, Fenerbahçe’nin işi çok zor. Futbolu bir kenara bırakın. Daha futbolcular ısınmak için sahaya çıkar çıkmaz Fenerbahçe taraftarları kendi futbolcularını protesto etmeye, ıslıklamaya, yuhalamaya başladılar. Takım maç için sahaya çıkarken de, maç boyunca da aynı protestoları devam ettirdiler. Özellikle bazı futbolcular bu protestodan daha çok nasiplendiler. Örneğin Van Persie, Nani, Diego ve elbette ki Teknik Direktör Vitor Pereira.
Şampiyonluk önce mental olarak kazanılır. Yarışta en tehlikelisi psikolojik yara almaktır. Fenerbahçe’de şu anda olan da tam olarak bu.
Bundan kurtuluş olur mu? Olur. İki, üç maç taraftarları etkileyecek içten mücadele, yani Fenerbahçe gibi oynamak ve iyi futbolla birlikte alınacak galibiyetler, geçmişi bir anda unutturabilir. Ama bu kafayla gidilirse hüsranla sonuçlanan sezonlara bir yenisi daha eklenir.