Yine futbol yazmanın zor olduğu günlerden geçiyoruz. Elazığ merkezli yaşanan depremde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Kalbimiz ve dualarımız deprem bölgesinde yaşayan yurttaşlarımızla…
Fenerbahçe, Medipol Başakşehir karşısında zirve açısından çok önemli bir galibiyet aldığı gibi gösterdiği mükemmel performansla da rakiplerine gözdağı verdi.
Gerçekten de sarı- lacivertliler her anlamıyla şahane bir maç çıkarttılar. Başakşehir’in son yıllarda bu kadar mahkum oynadığı bir karşılaşma hatırlamıyorum.
Maçın ilk yarısı tamamen Fenerbahçe lehine tek taraflı geçti. Eğer Tolga Ciğerci’nin vurduğu üç şut pozisyonu daha yetenekli bir oyuncunun eline geçseydi skor daha ilk yarıda açılabilirdi. Tabii aynı oyuncunun ceza sahasındaki kafa vuruşu ve Rodrigues’in şutu da cabası.
Buna karşılık Başakşehir tek pozisyonunu, Dirar’ın hatasından dolayı Visca ile buldu. Bunun dışında konuk takım sahasından bile çıkamadı. Bu durum 51. dakikaya kadar devam etti. Başakşehir ancak 51. dakikadan sonra cılız da olsa rakip kalede gözükmeye başladı. Fakat bunlardan istediği sonucu alamadı.
Fenerbahçe açısından tek handikap, Vedat Muriqi’nin kaleyi karşıdan görebileceği alanlarda topla buluşamaması oldu. Vedat bu topları alamadığı için çok fazla geriye ve kenarlara geldi. Bu anlamda ona o ara pasları atıp direkt çerçeveyi görmesini sağlayacak Emre Belözoğlu arandı. Ama onun da bu tempoyu kaldırıp kaldıramayacağı ayrı bir tartışma konusu.
Sarı- lacivertlilerin bir diğer problemleri de tek hakimi oldukları karşılaşmada gol yollarında son topları iyi kullanamamalarıydı.
Gelgelelim, bence sahanın en iyisi olan Max Kruse attığı güzel golle bütün problemleri ortadan kaldırdı. İkinci gol de yine onun içinde olduğu bir pozisyonda Rodrigues’in müthiş çabası sonucu Vedat Muriqi ile geldi.
Okan Buruk’ın 1-0’dan sonra yaptığı değişiklikler ve aldığı riskler hiçbir işe yaramadı. Kısacası Fenerbahçe, ligin flaş takımı ve Avrupa’da bir üst tura çıkabilen tek Türk ekibi olan Başakşehir’i resmen dağıttı. Sarı- lacivertlilerde görevini yapmayan tek futbolcu yoktu. Tempo, hırs, iştah, kısacası Fenerbahçe her açıdan mükemmeldi ve futbolun doğrularını tam anlamıyla yerine getirdi. Bunun sonucunda da tamamen hakimiyetinde geçen karşılaşmadan haklı bir galibiyetle ayrıldı.
Elbette burada inanmışlık ve hırsa ayrıca değinmek gerekiyor. Maçın son anlarında kendi ceza sahası civarında rakibiyle girdiği mücadeleyi kazanıp topu kornere gönderen Jailson’un sanki gol atmışçasına verdiği tepki bu konuda verilebilecek en iyi örneği oluşturdu. Şüphesiz bu inanmışlık, hırs ve bunun getirdiği inanılmaz tempo ve dolayısıyla da fiziksel güç Ersun Yanal ve teknik ekibin bir başarısı. Bu da bizi, yazının başlığıyla alakalı bir konuya getiriyor. Trabzonspor’da yönetimle sorun yaşayan Ünal Karaman istifa etti ve yerine Hüseyin Çimşir başladı. Beşiktaş’ta Abdullah Avcı ile yollar ayrıldı. Galatasaray’da da yönetim ve Fatih Terim arasında artık ekranlara yansıyan problemler söz konusu. Bu anlamda Fenerbahçe, kendi kategorisindeki takımlarla karşılaştırınca önemli bir avantaja sahip. Nitekim sarı- lacivertliler tek vücut olduklarının mesajını Başakşehir karşısında oynadıkları futbolla verdiler.
Şimdi Fenerbahçe için önemli olan bu başarıyı devam ettirebilmek. Bu anlamda Trabzonspor deplasmanı çok büyük önem taşıyor. Aynı şekilde Trabzonspor için de bu maç çok önemli. Önümüzdeki Cumartesi akşamı için sadece futbolun konuşulacağı centilmence bir karşılaşma diliyorum…
https://twitter.com/tolgaersari
https://www.facebook.com/tolgaersari/