Liglerin oynanması yönündeki kararla birlikte papatya falı da sona erdi, başlıyoruz…
Bu karar alınırken futbolcuların ve teknik yönetimlerin görüşleri alındı mı, bilmiyorum. Ama Süper Lig açısından konuşursak, devam kararının 18 kulübün ortak mutabakatı ve isteği ile alınmış olması, kimseye tartışılacak bir konu bırakmamış oldu.
Tartışılan konu ise anlamsızdı, eğer ligin sonunda bir şampiyon belirleniyorsa küme düşme de olacaktır.
Süper Lig’in 12 Haziran’da başlaması kararında mutlaka Bundesliga’nın da etkisi olmuştur. Esasen Almanya’nın ligleri başlatması, Avrupa ve hatta Dünya’nın pek çok ülkesini etkiledi ve ardı ardına liglerinin başlayacağı tarihler açıklanmaya başladı.
Ancak tam futbol heyecanını iliklerimizde yeniden hissetmeye başlamışken TFF’nin önümüzdeki sezondan itibaren yabancı oyuncu sayısına sınırlama getireceği yönünde çıkan haberler canımızı sıktı.
Bu konu ile ilgili daha önce defalarca yazdım. Futbolun doğasında yerli futbolcu, yabancı futbolcu diye bir şey yoktur; iyi futbolcu ve kötü futbolcu vardır. Ayrıca şu anki sistem kulüplere yabancı oyuncu bulundurma veya oynatma zorunluluğu getirmiyor. Hatta belli bir sayının üzerinde yabancı futbolcu bulunduramıyorsunuz. Ama yerli futbolcular için böyle bir sınır yok. İsteyen istediği kadar yerli oyuncuyu alabilir ve oynatabilir. Kısacası, Sayın Şansal Büyüka’nın geçen günkü yazısında belirttiği gibi, kimse size takımınızı yabancılarla doldurun diye baskı yapmıyor. Bu anlamda yabancı oyuncu sayısına sınırlama getirilmesini isteyen kulüpleri anlamak mümkün değil.
Herhalde bu kulüplerimiz ve çok değerli yöneticileri, geçmiş yıllarda bu konu yüzünden yaşanılan sıkıntıları unuttular. Yabancı sınırlaması nedeniyle kulüplerin yerli oyunculara yönelmeleri üzerine, bin lira etmeyecek kimi yerli futbolcular milyon Euro’lara transfer edildiler. Çok az maçta forma giyebilen bu oyuncular, yıllarca oturdukları yerden maaşlarını almaya devam ettiler. Bugün pek çok kulübümüzün, özellikle de büyük olarak adlandırılan kulüplerimizin yaşadıkları ekonomik sıkıntıların nedenleri arasında, sırf yerli oldukları için alınan kötü futbolculara savrulan milyonlar yok mu?
Yerli oyuncuyu geliştirmek istiyorsanız bunun yolu yabancıyı sınırlamak değil, altyapılara önem vermektir. İyi yetişmiş bir yerli futbolcuyu kimse elinin tersiyle itemez. Cengiz Ünder, Ozan Kabak, İrfan Can Kahveci, Merih Demiral gibi isimler ve Trabzonspor’un ekonomik krizi fırsata dönüştüren gençleri buna örnektir. Hatta Merih Demiral örneğinde olduğu gibi ülke içinde birileri sizi görmezden gelse bile Juventus gibi devlerden biri mutlaka görür. Yeter ki siz iyi futbolcu olun.
Yaşadığımız bu süreç altyapıları ön plana çıkartmak için bir şans. Ama biz bunu yapacağımıza yabancıya sınırlama getirmek gibi yüzeysel, çağdan kopuk ve yarardan çok zarar getirecek şeylerle uğraşıyoruz.
Laf altyapıya geldi mi, herkes çok önemli olduğunu söyleyip mangalda kül bırakmıyor. Sayın Prof. Dr. Ahmet Talimciler’in T24’deki dünkü yazısında belirttiği gibi, ‘’ herkes Altınordu örneğini veriyor. Ama bu örneği ülke çapına yayacak hamleleri tam anlamıyla gerçekleştiremediğiniz takdirde var olan durum, kendinizi avutmanın ötesine geçemiyor. ‘’ Daha da önemlisi Altınordu, var olan bu sistemde Sayın Seyit Mehmet Özkan’ın kişisel çabasıyla tek başına ne kadar dayanabilecek?
Türk futbolunun kurtuluşu altyapıları teşvik etmektir. Bu, Altınordu gibi kulüplerin sayısını arttıracağı gibi üstyapıya daha fazla yetenekli oyuncunun çıkmasına da neden olacaktır. Çözüm budur. Yabancı oyuncu sayısını sınırlamak değil!
https://twitter.com/tolgaersari
https://www.facebook.com/tolgaersari/