Kadıköy’deki Fenerbahçe - Galatasaray derbisi, zirve yarışını da yakından ilgilendiriyordu. Nitekim derbiden zaferle ayrılan Galatasaray, maç sonu itibariyle zirvenin yeni sahibi oldu.
Derbiye iyi başlayan Galatasaray’dı. Sarı- kırmızılılar, yaklaşık olarak yirmi beş dakika boyunca sahanın tek hakimiydiler. Kendi sahalarında oynuyormuşçasına rahat olan Galatasaraylı futbolcular, pas oyununu istediklerini gibi uyguladılar ve rakipten de ciddi bir baskı görmediler.
Galatasaray’da bu bölümde dikkat çeken, Onyekuru’ nun maça sağ kanatta başlaması ve ilk otuz dakikayı bu kanatta tamamlamasıydı. Fatih Terim bu hamleyle, Fenerbahçe’nin hücum gücüne büyük katkı yapan Caner Erkin’in ileri çıkmasını engelledi.
Ev sahibi Fenerbahçe, ancak bu ilk 25 dakikanın ardından ciddi bir şekilde ileride görülmeye başladı. Bunda da özellikle Nazım’ın çabaları etkili oldu. Nitekim Nazım, özellikle ilk yarıda Fenerbahçe’nin en başarılı oyuncusuydu.
Her ne kadar ilk yarıya oyun olarak hakim olan Galatasaray olsa da net pozisyonları bulan Fenerbahçe oldu. Gerçekten de sarı- kırmızılılar, oyundaki üstünlüklerini pozisyon anlamında üretkenliğe dönüştüremediler ve ilk yarıyı kaleyi bulan şutları olmadan tamamladılar. Topu Galatasaray’a bırakıp, kaptığı toplarda hızlı çıkışlarla gol bulmayı hedefleyen Fenerbahçe ise skoru değiştirebilecek şansları yakaladı. Ancak bunlarda da Muslera’yı geçemedi. Kalesinde yine devleşen Uruguaylı kaleci, bu yarıda Sosa’nın bir şutunu ve hemen ardından da Samatta’nın kafasını harika kurtardı.
İkinci yarıya iyi başlayan yine Galatasaray’dı. Nitekim sarı- kırmızılılar, Onyekuru ile kaleyi bulan ilk şutlarının ardından yeni transferleri Mostafa Mohamed’in ayağından gole ulaştılar. Mostafa Mohamed, gerçekten çok iyi bir transfer. Bir kere kafa vuruşları çok etkili. Bunu, Başakşehir maçının ardından Fenerbahçe derbisinde de bir kez daha gördük. Öte yandan attığı golde Serdar Aziz’den sıyrılışı ve vuruşu çok güzeldi. Bunun dışında oyunun her alanında mücadele ediyor. Mostafa Mohamed, Galatasaray’da çok işler başaracak ve sarı- kırmızılılara iyi para kazandıracak gibi gözüküyor. Bu transferi gerçekleştirenlere tebrikler…
Golden sonra Galatasaray’ın oyundaki üstünlüğü devam etti. Ancak Sosa’nın biraz sorumluluk alması ve Ozan’ın kendisini göstermesiyle Fenerbahçe hücum anlamında etkin olmaya başladı. Nitekim sarı- lacivertliler, bu bölümde Galatasaray kalesinde tehlikeler yaratmayı başardılar. Lakin, çoğunlukla uzaktan şutlar şeklinde gerçekleşen bu gol denemelerinde yine Muslera’yı geçmeyi başaramadılar.
Galatasaray, doğruları sahaya yansıttı. Kendi sisteminden ve oyun anlayışından vazgeçmedi. Maçın başında Onyekuru’ nun sağda, Arda Turan’ın solda yer almaları da Babel’in yerine santraforda Mostafa Mohamed’in tercih edilmesi de doğruydu. Bunun dışında sarı- kırmızılılar, mental olarak da derbiye rakiplerinden daha iyi hazırlanmışlardı.
Galatasaray’da zaferin mimarları şüphesiz Muslera ve Mostafa Mohamed idi. Klasik tabirle atan ve tutan. Ama bu oyuncular dışında da pek çok sarı- kırmızılı futbolcunun performansının zirvesine çıktığını söyleyebiliriz. Örneğin Saracchi. Uruguaylı futbolcu müthiş mücadele etti. Defansta, özellikle ilk yarıda Fenerbahçe’nin sağ beki Nazım karşısında zor anlar yaşasa da hücumda mekik gibi çalıştı. Nitekim adelesi bu tempoya dayanamadı ve 87’de oyundan çıkmak zorunda kaldı.
Bunun dışında Arda Turan yine çok iyi mücadele etti. Donk savunmada adeta bir kale gibiydi. Linnes, ilk yarıda neredeyse hiçbir topu verimli kullanamamasına rağmen ikinci yarıda harika işler yaptı ve onun da vücudu maçı tamamlamasına izin vermedi. Taylan Antalyalı, her zamanki gibi maçın en iyi performanslarından birini sergiledi. Emre Kılınç, geçmiş karşılaşmaların çok ötesinde başarılı bir maç çıkarttı.
Belhanda’nın yine çok etkili olduğunu söyleyemeyiz. Bu arada Onyekuru çıkartılmamalıydı diye düşünüyorum. Çünkü Onyekuru, performansı düşse bile böyle maçlarda varlığı bile rakip için tehlike yaratan bir oyuncu. Keza, 90+5’de Babel’in yerinde Onyekuru olsaydı o pozisyon büyük ihtimalle golle sonuçlanırdı.
Fenerbahçe açından bakarsak, sarı- lacivertlilerin gol tehlikeleri yarattıkları ve Muslera’yı geçemedikleri bir gerçek. Bununla birlikte bu tehlikelerin daha çok bireysel çabalarla geliştiklerini de göz ardı etmemek gerekir. Bu da, yenilginin en büyük sorumluluğunun Erol Bulut’a ait olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.
Fenerbahçe gibi bir takımın oyun planını, hem de kendi evinde, topu rakibe bırakıp hızlı çıkışlarla gol arama üzerine kurması bence kabul edilebilir değildi. Bunun dışında, takımda bu sezon en çok gol atan oyuncu olan Thiam’ın maçı kulübede tamamlamasına karşılık, yaklaşık bir aydır forma giymeyen Sinan Gümüş’ün 78’de Samatta’nın yerine ‘’ kurtarıcı ‘’ olarak oyuna dahil edilmesi de Erol Bulut’a yazılan eksiler arasında yerini aldı. Ayrıca derbi performansı tatmin edici seviyede olmayan Osayi-Samuel’in oyunda tutulması da hataydı. Oysa sarı kartı da bulunan Saracchi’nin karşısında sağ kanatta hızlı bir Ferdi Kadıoğlu tercihi de düşünülebilirdi.
Fenerbahçe, Gustavo ve Pelkas’ın yokluğunu oldukça hissetti. Ancak bu, Erol Bulut’un hatalı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Geçen sezondan sonra bu sezon da Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenmeyi başaran Galatasaray, şu an için ligin yeni lideri oldu. Elbette ligin bitimine daha çok var. Ancak sarı- kırmızılıların yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen zirveyi bir kez daha yakalamaları, kendi açılarından büyük önem taşıyor. Feghouli ile diğer sakat oyuncuların iyileşmeleri ve yeni transferlerin takıma uyum sağlamarı, Galatasaray’ın oyununu daha üst seviyelere çıkartabilir. Buna benzer bir süreci Fenerbahçe de bekleyecek. Ancak sarı- lacivertlilerde öncelikle Erol Bulut’un kendi hatalarını görmesi gerekiyor. Diğer taraftan Beşiktaş da güçlü bir şekilde yarışın içinde. Bakalım bu uzun sürecin sonunda zirvede kimi göreceğiz?