Kendi sahasında Copenhagen ( Kopenhag ) ile oynadığı Şampiyonlar Ligi maçının adeta bir dejavusunu yaşadı Galatasaray, Ankaragücü karşısında. Sarı- kırmızılılar, aynı Kopenhag mücadelesinde olduğu gibi hakemin başlama düdüğüyle birlikte yoğun bir ön alan baskısıyla oyunu rakip sahaya yıktılar. Arı gibi çalışan bekler, sağdan soldan gelen toplar, şutlar…
Ancak yine Kopenhag maçında olduğu gibi topu ağlarla buluşturmayı başaramadı sarı- kırmızılılar. Bunda yine son tercihler ve son vuruşlardaki hatalar da etkili oldu elbet. Ancak Galatasaray ablukasının golle sonuçlanmasını engelleyen daha büyük bir faktör vardı, Ankaragücü kalecisi Bahadır. “ Devleşti “ ibaresini bile yetersiz kılan bir performans sergiledi Ankaragücü kalecisi ve maç boyunca kalesine gelen onca atak ve 13 isabetli şuta rağmen skorun 2-1 olmasının en büyük nedenlerinden biri oldu. 2007/ 2008 sezonundan bu yana Süper Lig’de ilk on birde çıktığı on üç maçta da gol atan tek oyuncu konumundaki Icardi’nin de dört net gol vuruşunu kurtararak onun bu serisini sonlandırdı Bahadır. Kelimelerle ifade etmenin çok zor olduğu bu performans çok büyük bir saygıyı, tebriği ve alkışı hak ediyor…
İkinci yarıda gol bulmak zorunda olan Okan Buruk, ilk yarının aksayan tek ismi Tete’nin yerine Mertens veya hiç olmadı Barış Alper Yılmaz ile başlamalıydı. Ama o, aynı kadro ile sahaya çıkmayı tercih ederken rakibi Tolunay Kafkas iki değişiklikle başladı ikinci devreye ve henüz 48. dakikada da bunun semeresini gördü. Kerem Demirbay’ın kaptırdığı topta, oyuna yeni dâhil olan Efkan Bekiroğlu’nun güzel pası ile buluşan Cephas, Galatasaray filelerini havalandırdı. Çok güzel bir maç çıkartan ve Galatasaray ataklarından dönen toplara ilk basan ve böylece hücumun yeniden başlamasını sağlayan Davinson Sanchez, ilk defa bir rakibini kaçırdı ve o da gol oldu!
Kendi sahasında tek kale oynadığı maçta 1-0 geriye düşerek Kopenhag dejavusunu iliklerine kadar yaşayan sarı- kırmızılılar, kesinlikle Galatasaray’ın en iyisi diyebileceğimiz Zaha’nın harika golü ile beraberliği yakaladılar ki, Kopenhag maçında da güzel bir asiste imza atmıştı Fildişi Sahilli futbolcu.
Ardından yine Kopenhag karşılaşmasında mükemmel bir gol atan Boey çıktı sahneye ve yine benzer bir yerden yaptığı vuruşta bu sefer kendisi atmasa da rakibin topu gol çizgisinden geçirmesini sağladı. Bu arada yeri gelmişken ligimizdeki büyük bir eksiklikten söz etmek gerekiyor, gol çizgisi teknolojisi. Ligimizin marka değerinden bahsedip buna hizmet etmeyeceği çok belli olan Play- Off gibi garabetleri bile gündeme getiriyoruz ama gol çizgisi teknolojisi gibi elzem bir şeyi bir türlü uygulamaya geçirmiyoruz. Bu maçta bu uygulamanın önemi bir kez daha net bir şekilde görüldü. VAR hakemleri farklı kamera açılarından dakikalarca pozisyonu inceleyip karar vermeye çalıştılar. İleride şampiyonluğun kilit maçlarından birinde bundan daha flu bir pozisyon olursa ne olacak? 8+3 ve Play- Off gibi Türk futboluna hiçbir fayda sağlamayacak şeyleri bir kenara koyup bir an önce gol çizgisi teknolojisi gibi zaruri uygulamaları hayata geçirmemiz gerekiyor.
Kısacası Boey’in golüyle dejavuyu sonlandırdı sarı- kırmızılılar ve Kopenhag mücadelesinin aksine Ankaragücü maçından galibiyetle ayrılmayı başardılar. Yukarıda da belirttiğim gibi iki bek arı gibi çalıştılar ve hem hücumda hem de savunmada önemli işler yaptılar. Boey, güzel oyununun yanında bir kez daha skora katkı yaptı. Geçen sezonun başında kadroda düşünülmeyen bu oyuncu, artık kadronun değişmezleri arasında. O da ciddi anlamda saygıyı, tebriği ve alkışı hak ediyor.
İlk kez ilk on birde sahaya çıkan Zaha, gerçekten de Galatasaray’ın en iyi oyuncusuydu. Bildiğimiz Zaha performansına henüz tam olarak ulaşamasa da çok etkili bir performans ortaya koydu. Attığı gol, güzel vuruşun dışında akıl doluydu. Henüz daha doksan dakikayı çıkartacak durumda değil. Ancak kısa süre içerisinde o aşamayı da geçecektir. Tete’nin ise Zaha’ya göre biraz daha fazla zamana ihtiyacı olduğu gözüküyor.
Başakşehir maçı sonrası yazdığım yazıda, Davinson Sanchez’in gösterdiği harika performansın devamının onu ilk on birin değişmez oyunsusu yapacağını yazmıştım. Kolombiyalı futbolcu, Ankaragücü karşısında daha yüksek bir performans sergiledi. Sadece savunmada değil rakip sahada da top rakipteyken ilk basan ve topu yeniden hücuma kazandıran oydu. Hatta kendisini Ankaragücü ceza sahası civarında bile gördük. Bir defa rakibini kaçırdı, o da gol oldu. Zaman içerisinde daha da iyi olacağına inanıyorum. Şampiyonlar Ligi başta olmak üzere Abdülkerim Bardakcı’nın partnerinin, rotasyonlu maçlar dışında Davinson Sanchez olacağını söyleyebiliriz.
Muslera, Galatasaray için ne kadar önemli bir isim olduğunu kalesine gelen tek ciddi topta bir kez daha gösterdi. Henüz 19. dakikada gelebilecek o gol, Ankaragücü’nün direncini daha da arttırıp maçın hikâyesinin daha farklı bir hal almasını sağlayabilirdi. Bununla birlikte Muslera’nın ayağıyla kötü toplar atmaya devam etmesi maçın dikkat çeken noktaları arasında yerini aldı.
Okan Buruk, Tete yerine Kerem Demirbay’ı çıkartıp Barış Alper Yılmaz’ı oyuna dâhil etti. Torreira’yı tek başına bırakmak büyük riskti. Fakat bu değişiklikten kısa süre sonra galibiyet golü geldi ve işler Okan Buruk’un lehine gelişti. Zaten galibiyet golünden kısa bir süre sonrada Oliveira’yı o bölgeye takviye olarak aldı. İkinci yarının başında sahada olmasını beklediğimiz Mertens de Oliveira ile birlikte 73’te oyuna girdi! Tete de 73 dakika sahada kaldı!
Galatasaray, Salı gecesi Şampiyonlar Ligi’nde Old Trafford’da Manchester United karşısında zorlu bir maça çıkacak. İşlerin hiç iyi gitmediği kırmızı şeytanlar için Galatasaray karşılaşması bir çıkış maçı anlamı taşıyor. Manchester’in kırmızı tarafının bu gözle baktığı müsabaka, Erik ten Hag için de tamam veya devam karşılaşması olabilir. Galatasaray ise oldukça iyi ve kaliteli bir kadroya sahip ve bu mücadeleden iyi bir sonuçla dönmesi sürpriz olmayacaktır. Başarılar Galatasaray…