Turkish Airlines EuroLeague Final Four yarı final maçında CSKA Moskova’yı 89- 86 mağlup eden Anadolu Efes, adını finale yazdırdı.
Temsilcimiz, üç çeyreğin tamamında oyuna hakim olmasına rağmen son çeyrekte Play Off’daki hastalığı nüksedince stres dolu anlar yaşamamıza neden oldu.
Gerçekten de Anadolu Efes maça çok iyi başladı ve üç çeyrek boyunca oyunun kontrolünü elden bırakmadı. Beaubois, karşılaşmanın başında üçlükleriyle skoru açarken oldukça sıkıntılı geçen dördüncü çeyrekte de kaydettiği sayılarla takımını rahatlatan isim oldu. Özellikle son bölümdeki soğukkanlılığı takdire şayandı.
Singleton savunmada çok iyi işler yaptı. Aynı şekilde Sertaç Şanlı’nın da savunma performansı başarılıydı. Ancak Sertaç Şanlı sadece savunmada değil hücumda da çok etkili oldu. Özellikle Simon ile çok iyi bir ikili oldular. Onların ikili oyunları Anadolu Efes’e sayı anlamında çok katkı yaptı.
Temsilcimizde beklentilerin altında kalan isim Larkin oldu. Ergin Ataman, oyun planında onu bir hamle oyuncusu olarak düşünmüştü. Bu nedenle de başarılı oyuncuyu ilk çeyreğin son anlarında parkeye sürdü. Ancak Larkin, süre aldığı bölümlerde arka arkaya hatalar yaptı ve bu hatalar çoğu kez Anadolu Efes’in hücumlardan eli boş dönmesine ve rakibin sayı bulmasına neden oldu. Söz konusu hatalar, Larkin’in mental olarak da oyundan düşmesine yol açtı. Ancak Ergin Ataman, onu maçın son anlarında yine parkeye sürdü ve Larkin, oldukça sıkıntılı geçen dördüncü çeyreğin son saniyelerinde aldığı ribaund ve CSKA hücumunda kesip dışarı gönderdiği topla bir anlamda maçı kurtaran adam oldu. Bu açıdan, kötü geçirdiği maçı iyi tamamlayıp final kapısının açılmasına ciddi anlamda katkı sağladığını söyleyebiliriz. Larkin, kalitesini ispatlamış iyi bir oyuncu. Herkes zaman zaman kötü oynayabilir. Başarılı oyuncu, bu maçı unutup final karşılaşmasına odaklanmalı. İyi bir Larkin, finalde Anadolu Efes’in en önemli kozlarından biri olur. Ben kendisine güveniyor ve finalde iyi bir maç çıkartacağına inanıyorum.
Ve gelelim Micic’e. Harika oynadı. İnanılmazdı, tek kelimeyle muhteşemdi… Boşuna MVP seçilmediğini bir kez daha ispatladı. Nitekim bu maçın da adamı oldu. Özellikle üçüncü çeyreğe damga vuran Micic, rakibin de adeta kimyasını bozdu. Bu nedenle de sert faullere maruz kaldı. Maçı 25 sayı, 6 asist ve 3 ribaundla tamamlayan başarılı basketbolcu, karşılaşmanın kazanılmasında büyük pay sahibi oldu.
Yukarıda da belirttiğim gibi üç çeyrek boyunca oyun ve skor olarak rakibine üstünlük kuran hatta bir ara farkı 21 sayıya kadar çıkartan temsilcimiz, dördüncü çeyrekte maçı zora soktu. Play Off’daki Real Madrid maçlarının son çeyreğinde yaşadığı sıkıntıyı bu karşılaşmada da yaşayan Anadolu Efes, rakibini maça ortak etti. Arka arkaya yapılan hatalar bitime bir dakika sekiz saniye kala farkın bir sayıya kadar inmesine neden oldu. Ancak Anadolu Efes, yukarıda da ifade ettiğim gibi Larkin’in son anlardaki savunma performansının da etkisiyle maçı kazanmayı ve finale çıkmayı başardı.
Micic’in dördüncü çeyreğin son bölümünde beş faulle oyun dışı kalması da şüphesiz Anadolu Efes’i olumsuz etkiledi. Aynı şekilde Singleton da faul problemi yaşadı. Elbette yorgunluğun da son çeyrekteki düşüşte etkisi olmuştur. Ancak ne olursa olsun Anadolu Efes kalitesinde bir takımın gerek Real Madrid maçlarında gerekse de bu maçta bu tür sorunları yaşayıp üstün olduğu maçı rakibine verecek duruma düşmemesi gerekir. Esasen Anadolu Efes’in yaşadığı bu ‘’ son çeyrek sendromu ‘’ nun mental kökenli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle telkin ve mental yönden yapılacak dokunuşlarla bu problemin ortadan kaldırılabileceği kanaatindeyim. Hepimizin ortak temennisi, bu sendromun final maçında da yaşanmaması.
Şimdi gözler Pazar gecesi oynanacak final maçına çevrildi. Temsilcimiz, ‘’ yarım kalan görev ‘’i tamamlamak için sahaya çıkacak. Kalbimiz Anadolu Efes ile…