Yine futbol yazmanın zor olduğu bir dönem yaşıyoruz. Güzel İzmirimiz çok şiddetli bir depremle sarsıldı. An itibariyle 39 yurttaşımız hayatını kaybetti. 885 yaralımız var. Pek çok insanımız da enkaz altında. En büyük dileğim, enkaz altındaki yurttaşlarımızın sağ salim bir şekilde kurtulmaları ve yaralılarımızın da en kısa sürede sağlıklarına kavuşmaları.
Söyleyecek söz, yazacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Kelimeler boğazıma düğümleniyor…
Depremi bizzat yaşadım. İnsanların yüzlerindeki korkuya, yaşadıkları şoka şahit oldum. Ölümle yaşam arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu bir kez daha gördüm…
Depreme dışarıda yakalandım. 27 saniye bitmek bilmedi. Önce büyük bir gürültü koptu. Ardından ağaçlar, binalar gürültüyle sallanmaya başladılar. Ayağımızın altındaki yer öyle şiddetli sallanıyordu ki, biz dışarıdakiler bile ayakta durmakta çok zorlandık.
Ardından insanlar çığlıklar içerisinde sokaklara fırladılar. Solmuş benizleri ve titreyen elleriyle telefonlara sarılıp yakınlarına ulaşmaya çalıştılar. Kimileri yola boylu boyunca oturmuş ağlıyor, kimileri şok içerisinde boşluğa bakarak yaşadıklarının gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyor, kimileri panik içerisinde ağlama krizine giren arkadaşını, çocuğunu sakinleştirmeye uğraşıyor, kimileri de korku ile okuldaki çocuğuna veya evdeki yaşlı anne babasına ulaşmaya çalışıyordu…
Şiddetini yaşayarak deneyimlediğimiz depremin rakamsal büyüklüğünü öğrendik önce; sonra da merkez üssünü. Ardından da olmasından korktuğumuz yıkım haberleri gelmeye başladı. Özellikle Bayraklı ilçesinde yıkılan binalar, enkaz altında kalan insanlar vardı.
Seferihisar’daki tsunami, yaşadığımız depremin şiddetini bir kez daha gösterirken saatler ilerledikçe artan ölü ve yaralı sayıları ile enkaz görüntüleri yüreğimizi dağladı.
Yaşadığımız acının, üzüntünün tarifi yok. Kalbimiz, dualarımız enkaz altında kalan yurttaşlarımız ve yaralılarımız ile. Umarım enkaz altında kalan insanlarımızın ve yaralılarımızın hepsinden iyi haberler alırız. Ve yine umarım ki böyle bir felaketi bir daha ülkemizin hiçbir yerinde yaşamayız. Ancak hepimiz biliyoruz ki, depremler yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke. Öyleyse bu tür felaketleri bir daha yaşamamak için yapmamız gereken, depreme dayanaklı konutlar inşa etmek ve bu konudaki bütün uyarıları dikkate almak.
Değerli okurlarım, sevgili dostlar, yaşadığımız bu acı gerçekler karşısında futbol bir anda önemini kaybediyor. Sonuçta futbol bir oyun. Yaşadıklarımız ise tüm acısıyla gerçeğin ta kendisi. Göztepe’nin ve diğer liglerdeki İzmir takımlarının maçları, çok doğru bir kararla ertelendi. İstanbul’da oynana Galatasaray - Ankaragücü karşılaşmasını ise işime ve siz değerli değerli okurlarıma duyduğum saygımdan dolayı kısaca değerlendireceğim. Ancak bu haftaki diğer müsabakalar için affınıza sığınıyor, müsaadenizi istiyorum.
Galatasaray - Ankaragücü karşılaşması oldukça vasat bir futbola sahne oldu. Ankaragücü, Galatasaray stoperlerine ve orta sahasına baskı yapmak, kaptığı toplarla da hızlı çıkarak rakip kalede tehlike yaratmak üzerine bir oyun planı kurmuştu. Nitekim bu şekilde bir kaç pozisyon da buldular.
Galatasaray ise oyunu tamamen sol kanadındaki Saracchi ve Babel üzerinden oynadı. Onlara kimi zaman Ömer Bayram da katıldı. Nitekim bu iş birliği sarı- kırmızılılara 45+2’de golü getirdi. Bu golde Saracchi’nin soldan çizgiye inişi ve Babel’e verdiği pas kadar Babel’in vuruşu da oldukça güzeldi.
Maçın adamı Saracchi’nin vücudu bu tempoya 56. dakikaya kadar dayanabildi. Ancak Galatasaray, Emre Taşdemir ve Arda Turan oyuna girdikten sonra da sol kanadı kullanmaya devam etti. Sağ kanat ise maç boyunca aktif olmayı başaramadı. Bu anlamda Galatasaray’ın en iyileri Saracchi ve Babel’di. Onlara Ömer Bayram ve oyuna girdikten sonraki mücadeleleri ile Emre Taşdemir ve Arda Turan da eşlik ettiler. Feghouli ise 82. dakikada Arda Turan’ın ‘’ al da at ‘’ dediği pasta topu boş kale yerine Atakan’ın üzerine nişanlayarak saç baş yoldurdu.
Galatasaray’ın iyi oynamadığı maçtan üç puanla ayrılması büyük önem taşıyor. Çünkü bu galibiyet, Erzurumspor deplasmanında alınan galibiyeti de anlamlı kılmış oldu. Gelgelelim sarı- kırmızılıların oynadıkları futbol ve yukarıda saydığım isimlerin dışındaki futbolcuların performansları gelecek adına hiç umut vermedi.
Değerli okurlarım, sevgili dostlar, güzel İzmirimizi sarsan deprem, yüreklerimizi yaktı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu asla göz ardı etmemeliyiz. Unutmayın ki, gerçekten de deprem değil bina öldürüyor. Bu nedenle binaların standartlara ve deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmaları ve bunların sıkı bir şekilde denetlenmeleri çok büyük önem taşıyor. Aynı şekilde eski binaların da düzenli olarak deprem testlerinin yapılması gerekiyor.
Geçmiş olsun İzmir… Enkaz altındaki yurttaşlarımız ile yaralılarımızdan güzel haberler almak umuduyla…