20.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ATTİLA GÖKÇE
Takvimler 2021’i gösterse de modern olimpik çağda 2020’yi yaşıyoruz. Tıpkı Avrupa Futbol Şampiyonası EURO 2020 gibi.
O zaman hem spor hem de olimpiyat tarihine bakarak günümüzün tek, eşsiz şampiyonunu anlatalım size…
Tenis kortlarındayız. Biliyorsunuz, dünyada hemen her ay bir tenis turnuvası var. Kimi para ödülüyle öne çıkıyor, kimi de dört büyük turnuva öncesi iddiasını parlatan şampiyon adaylarıyla..
Dört Büyük Turnuva… Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) tarafından her yıl düzenlenen dört açık şampiyona. Avustralya Open (Ocak), Fransa Open (Mayıs-Haziran), Wimbledon (Haziran-Temmuz), ABD Open (Ağustos Eylül)... Bu yıl bir de olimpiyat resmi programında yer alan tenis turnuvası: 24 Temmuz-1 Ağustos.
Sadece teniste değil, sporun tüm dallarında büyük turnuvaların, liglerin, şampiyonaların, kupaların şampiyonu olmak için vazgeçilmez ön koşul, bence “adanmışlık”. Başarıya ulaşmak için bir çok şeyden vaz geçmek, ertelemek, özveriyle çalışmak, inanmak, ısrar etmek ve yeniden çalışmak!
Kuşkusuz, Grand Slam dediğimiz tenis turnuvalarında da bir tane kupa alabilmek için adanmış sporcuların başarı ya da hayal kırıklıklarıyla dolu hayatlarını izleriz. O hayatlardan esinleniriz, ders çıkarır, kendi hayatımıza ve hedeflerimize ulaşmanın yollarını ararız.
Adanmışlıkla kazanılmış büyük başarılara örnek bir sporcuyu anlatalım:
“- Ben tekim, birim, 1 taneyim eşsizim ve rakipsizim!”
Bugüne kadar hiçbir sporcuya nasip olmayan başarısı, “Golden Grand Slam” sahibi olması..
Aynı takvim yılı içinde (1988) Avustralya Açık’ta (Ocak) dünya 1 numarası kimliğiyle korta çıktı ve Chris Evert’i 2-0 (6-1/7-6) yenerek şampiyon oldu. Yine aynı yıl, baharda Fransa Açık’ta finale çıktı. Belaruslu rakibi Natasha Zvereva’yı 2-0 (6-0/6-0) yendi, Kupa’yı çifte simitle (Double Bagel) aldı. Burada simit, rakibe sayı vermeden (0) kazanılmış seti ifade ediyor. Double Bagel, iki sette 6-0 kazanmak demek.
Yaz geldi, yılın üçüncü Grand Slam’i Wimbledon’da bir devle, o turnuvada 6 kez şampiyonluğu bulunan Martina Navratilova ile karşılaştı. İlk seti Navratilova kazandı. Steffi Graf teslim olmadı ve ilk kez aynı yıl sıradan üçüncü turnuvasını da birincilikle bitirdi: (5-7/6-1-6-2)..Yıl biterken, sonbaharda New York’a uçtu. Amerika Açık finalinde Gabriela Sabatini ile korta çıktı. Çekişmeli finali yine o kazandı : 2-1 (6-3/3-6/6-1). Bir takvim yılı içinde dört Grand Slam’i de şampiyonlukla bitiren üçüncü kadın tenisçi oldu.
Ama Steffi için ne yılın sonuydu, ne de yolun…
O bir aşk meleği
Erkekler Tenis’te 8 Grand Slam şampiyonluğu kazanan Amerikalı Andre Agassi, 1988’de televizyon programında izlediği Steffi Graf’a ilk görüşte aşık oldu. On bir yıl bekledi. 1999’da ikisi de France Open’da şampiyon oldu. Ödül töreninden sonra kutlama partisinde tanıştılar. Tam isabet!.. Steffi de Andre’ye vurulmuştu. O yıl Steffi Graf, annelik kararıyla tenisi bırakmaya karar verdi. Özel bir tören yapıldı. Andre Agasi’yi dinleyelim, bakalım ne demiş:
“Bu kadını tarif edecek kelimeleri veya renkleri bulmak çok zor. Yıllar önce evimizin mutfağında küçük kara tahta üzerine tebeşirle senin, benim için ne anlama geldiğini ifade edecek bir sözcük bulmaya çalışıyordum. Bazen tek bir satır, bazen uzun bir hikaye. Ama her zaman minnettar bir kalpten dökülen cümleler. Senin hayatıma kattığın ışığı tarif etmek için bu aylar ve yıllar içinde kolaya kaçmadım. Bir gün, kaldığım otelin penceresinden az aşağıdaki katedralin tepesini gördüm. O adamlar, yüzyıllarca önce kimsenin yukarıdan bakacağını düşünmeden aşkla şevkle çok güzel bir yapı oluşturdular. Onların, kendilerine böyle bir katedrali doğru yapmak kararı vardı, kimse görmese bile içgüdüleri buydu. Yüzyıllar sonra aldıkları ödül de buydu. Buradan seninle ilgili bir çıkarımda bulunabilirim: Senin en iyi olman için takdire ve ödüle ihtiyacın yoktu. Yapman gereken, ruhunun en iyisini ortaya koymaktı. Binlerce insanın doldurduğu kortlarda da, çocuğumuzun sessiz odasında da senin asaletin hiç değişmedi. Her zaman eylem insanı oldun. Kelimelerin esiri olmadın. Kendini hiç bir zaman başardıklarınla tanımlamadın. Ve tam aksine, kendini tanımladıklarınla da başarıya ulaşmadın. Şimdi raketini kenara bırakıp aynı adanmışlıkla kendini anneliğe vermen beni ayrıca büyülüyor.
Şimdi seni izleyenler, seninle konuşanlar 30 saniye içinde neler yaptığını unutabilirler. Ama seni hayat boyu unutmayanlar, seni gerçek tanıyanlar olacaklar. Tarih kitapları senin nasıl çalıştığını, emek harcadığını, bir daha bir daha, bir daha çalışıp, oynayıp kazandığını bilecekler. Tarih senin en iyisi olduğunu yazacak.
Gelecek kuşaklar senin başarılarını okuduklarında, seni tanımadıklarını düşünebilirler. Ama gerçekten seni tanımakla kutsanmış bizler için senin alçak gönüllülüğünü sporun hatasız bir şekilde ortaya koyduğunu gördük. Daha da kutsanmış olan bizler ise senin kahkahanla ruhumuzdan doğuyoruz. Gelecek kuşaklar hiçbir istatistikte bunu bilemeyecekler. Sen bizi daha iyi insanlar haline getirdin. Hiçbir zaman da aynı insanlar olmayacağız sayende.
Stefania, yıllarca yarıştığın ve şu anda geldiğimiz noktada benim ve çocuklarımın kalbinde rakibin yok! “
İki sevgili 21 Ekim 2001’de evlendiler. Çocukları Jaden Gil Agassi ile Jaz Elle Agassi’yi büyütüyorlar.
Sparring partner!
Davis Kupası ve FED Cup antrenörlüğü yapan, Hürriyet’in tenis yazarı dostum Engin Kratzer anlatıyor: “Dünyanın en başarılı kadın tenisçileri WTA turu için İstanbul’a geliyor. Sinan Erdem Spor Salonu’nda kort oluşturuyoruz. Portatif bir net yaptık ve gösterdik. Tanıtım kartında “Organizasyon Direktörü” yazan, İngilizce konuşan bir adam “Sen tenis oynayabiliyor musun?” diye sordu. “Biraz oynarım” dedim.
Çocuklar kurulmakta olan ağı iki yanından tutup gerdiler ve oynamaya başladık. Adam solak. Acaip servisler atıyor. Backhand, forehand çok sıkı bir oyuncu. Neyse oyun bittiğinde “Siz profesyonelsiniz galiba?” dedim. Güldü: “Evet, profesyonelim… Steffi Graf’ın sparring partneri idim” dedi. Avustralyalı imiş. Sonrasında Stefi’nin maçlarını yeniden izledim ve gördüm; Solak rakiplerine karşı özel taktikleri vardı. Çok başarılıydı.
Steffi 9 Navratilova 9
Steffi Graf’ın karakteristik özelliği sağak (sağ elli) güçlü bir forehandci olması. Raketi sağ eliyle tutup, önden, elinin iç kısmı karşıya gelecek biçimde servis atması, servis karşılaması… Graf en sıkı rekabeti solak Martina Navratilova ile sergiledi. Tenis uzmanları bunu en büyük yıldızların rekabeti olarak tanımlarlar.
Steffi Graf’la Martina Navratilova Grand Slam, WTA Şampiyonası ve WTA tur maçlarındaki başarılarıyla 9-9 berabere kaldılar. Grand Slam’lerde Martina rakibini 5-4 geride bırakırken, WTA Şampiyonası’nda da 2-1 öncelik kazandı. WTA Tur’da ise 4-2 kazanan Stefi oldu.
Uyuşturucu itirafı
Steffi Graf’ın çocuklarının babası Amerikalı tenisçi Andre Agassi, bir dönem (1997-1999) film oyuncusu ve model Brooke Shields’le evli kaldı. Hiç mutlu olamadılar. Gergin ve sorunlu beraberlikleri boşanmayla sonuçlandı. Agassi’nin bir röportajda o dönem çok yoğun uyuşturucu kullandığını itiraf ettiği anlatılır.